İyi Parti Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Siyasi cinayetler" söyleminin ardından "Bizim de aldığımız suikast duyumları var" dedi.
Aydın, “Eğer böyle bir planlama varsa başta ülkeyi yönetenler olmak üzere ileride bunun hesabını vermek zorunda kalır ağır bir bedel öderler, çok acı sonuçlar doğurur. Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
- Erdoğan'ın tartışma yaratan, "Dur bakalım daha başınıza neler gelecek" ifadesini, "Çok tehlikeli bir cümle" olarak değerlendiren CHP lideri, "Gerilimden kaçınmak lazım. Karşı taraf gerilimi tırmandıracaktır. Çok daha sert bir ortamda siyaset yapmayı nasıl sağlayabiliriz, onun arayışına girecektir ama ben şundan eminim eğer iş belli grupların ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse, bir gerilim olmaz. Siyasi cinayetler... Böyle kaygılarım var. Erdoğan'ın bizzat kendi ifadeleridir. ‘Dur bakalım daha başınıza neler gelecek' dedi. Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir. İşin Türkçesi bu. Gitmemek için her yolu deneyecektir. Çünkü iktidardan gitmenin kendisi için maliyetinin ne kadar ağır olduğunu görüyor" ifadelerini kullanmıştı.
"Erdoğan’ın yerine olsam bu seçimde aday olmam çünkü hayatının hezimetini yaşayacak"
"Cumhurbaşkanımız abandone olmuş durumda, ne söylediğinin çok farkında değil"
“Sayın Cumhurbaşkanımız abandone olmuş durumda, ne söylediğinin çok farkında değil. Hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı, birinciliği kendisinden alma iddiasında olan bir parti var. Anketlerde gücümüzün yükseldiğini görüyor, şu anda kendi teşkilatını sahaya indiremeyen bir Ak Parti var, bizde ise milyonlarla bütünleşmiş bir seferberlik hali var, Teşkilat Başkanıyım, partinin ruhunu biliyorum, kimse durmuyor, herkes memleketi kurtarmaya çalışıyor. Bu artık parti meselesi değil, Türkiye meselesi. Bu ülkede kimsenin birbiriyle problemi yok, siyaset kurumu problem yaratarak insanları ayrıştırıyor. Düne kadar İYİ Parti'ye “HDP ile iş birliği” suçlaması yapıyordu, bunun doğru olmadığını, yalan konuştuğunu bu sözleriyle kendisi açıklamış oldu. Kimin hayal gördüğü ise yerel seçimlerde ortaya çıktı. Partimizin adını ağzına almamak gibi bir stratejisi vardı, şimdi her hafta İYİ Parti'den konuşuyor.”
Sözcü yazarı Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtlayan Aydın'ın açıklamaları şöyle:
“Adayımızı açıklamamızı zıt kutuplarla dövüştürmek için istiyorlar”
Ak Parti bunu istiyor çünkü adayla partilerin içini karıştıracaklar. Erken açıklanırsa zıt kutuplarla dövüştürecekler. İnsanları zaafları üzerinden kullanıyorlar. Genel başkanlar dışında bir isim olabilir şu anda karar verilmiş de değil, açıklamak da doğru değil. İttifaklar noktasında ise bazı partiler birlikte hareket edebilir veya farklı ittifaklar yapabilirler ama burada Millet İttifakı'nın iki büyük aktörü CHP ve İYİ Parti'nin yaklaşımı ve politikası belirleyici olacak. Şu anda bile anketlerde Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nı geçmiş durumda.
"Sarayda Lale Devri yaşanırken ekonomimiz tefecilerin elinde"
Maalesef dünyada güvenini kaybetmiş bir ülke halindeyiz, bu haliyle ülkeyi sağlıklı yönetmeleri mümkün değil, onun için her şey daha kötüye gidecek. Enflasyon rakamlarıyla oynuyorlar, ilan edilenin çok üstünde enflasyon var, işsizliğin arttığını herkes biliyor ama bu rakamların düştüğünü söyleyen TÜİK var, o bile hâlâ yüzde 12 olarak açıklayabiliyor. Bütçe açığın gittikçe artıyor, Merkez Bankası'nda eksi 50 milyar dolar kadar açığın var. Bunlar ne gösteriyor, dünyadaki ekonomik tefeci piyasasının eline düştük. Ülke bu durumdayken hükümet ne yapıyor? Kasada para yok, hâlâ 75 milyar liraya Kanal İstanbul projesi yapıyor. Okluk Koyu'nda 640 milyon liraya yazlık saray, Ahlat'ta 125 milyon liraya başka bir saray yapıyor. Bu saraylarla birlikte Cumhurbaşkanlığının tam 12 sarayı olacak. Sadece Beşetepe'dekinin bir günlük harcaması 3 bin asgari ücrete eşit. Halk geçinemezken iktidar saraylarda Lale Devri yaşıyor. Ekonomi daha da sıkışacak, her ay giderek oy kaybedecekler, iktidar bunları göz önüne alarak bir erken seçim yapabilir. Muhalefetin adayını belirlemesi konusundaki baskının arkasında bu da yatıyor olabilir.