Twitter hesabından açıklama yapan Ceza Kanununun mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç, "Hatırlatmak gerekir ki, İsrail, bu yönteme en fazla başvurmuş ve başvuran bir haydut “devlet”tir." ifadelerine yerdi.
Yaptığı açıklamaların Erdoğan'a bir bilgi notu şeklinde iletildiğini belirten İzzet Özgenç'in paylaşımları şöyle:
İADE VE SINIR DIŞI ETME İLE İLGİLİ İKİ OLAY ÜZERİNE HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER
(1) Son zamanlarda medyada yer alan haberler itibarıyla, iade hukuku ile ilgili iki ilginç olaya muttali olmuş bulunmaktayız.
(2) Olay 1. Pakistan’da bir özel okulda yönetici olarak görev yapan ve “F..Ö” ile irtibatlı olduğu değerlendirilen bir Türk vatandaşı hakkında, Pakistan makamlarınca sınır dışı etme kararı verilir.
(3) Bu karar üzerine kişi henüz Pakistan’dan sınır dışı edilmeden önce, Türkiye Cumhuriyeti otoriteleri tarafından, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmak üzere Türkiye’ye getirilir.
(4) Olay 2. Kosova’da bulunan ve Türkiye’de “F..Ö” ile irtibatlı olduğu şüphesiyle haklarında soruşturma yapılan altı Türk vatandaşı, Türk istihbarat ve Kosova emniyet görevlilerinin müşterek operasyonuyla yakalanarak, Kosova’dan Türkiye’ye getirilirler.
(5) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile gerek Pakistan gerek Kosova arasında ikili iade anlaşmaları bulunmaktadır:
(6) - “Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Arasında Suçluların Geri Verilmesi Anlaşması” (Anlaşma metninin yayımlandığı RG: 3 Eylül 1984/18508).
(7) - “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi Anlaşması” ile söz konusu Anlaşmaya ilişkin “Notalar” (Anlaşma metninin yayımlandığı RG: 26 Şubat 2018/30344 Mükerrer).
(8) Her iki olayda da “terör örgütü” ile ilişkileri bulunduğu şüphesiyle Türkiye’de haklarında soruşturma yapılan kişiler mevcuttur.
(9) Ancak söz konusu anlaşmalar çerçevesinde bu kişilerin bulundukları ülkeden
Türkiye’ye iadesine yönelik süreç işletilmemiştir. Başka bir ifadeyle bu kişiler, milletlerarası ceza hukuku kurallarının dışına çıkılarak Türkiye’ye getirilmişlerdir.
(10) Her iki olayın ortak bir özelliği daha bulunmaktadır. Bu kişiler, haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmak üzere, bulundukları ülke devletinin açık veya zımni muvafakatiyle Türkiye’ye getirilmişlerdir.
(11) Bu devletlerin açık veya zımni muvafakati bulunduğu için, iade anlaşmaları hükümleri bir kenara itilerek Türkiye’ye getirilmiş olsalar bile, bu kişiler hakkında Türkiye’de soruşturma ve kovuşturma yapılmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
(12) Abdullah Öcalan’nın Kenya’dan Türkiye’ye getirilmesi ve yargılanarak cezaya mahkûm edilmesi, bu bakımdan bir örnektir.
(13) Ancak, kişi, bulunduğu yabancı ülke devletinin muvafakati olmadan, herhangi bir şekilde “paketlenerek” Türkiye’ye getirilmiş ise, bu yabancı devlete rağmen, Türkiye’de herhangi bir suç sebebiyle soruşturulamaz ve kovuşturulamaz.
(14) Bu durumda kişi hangi devletten getirilmişse bu devlete teslim edilerek, Türkiye ile bu devlet arasında usulüne uygun iade prosedürünün işletilmesi gerekir. Aksi uygulama, milletlerarası hukuk bakımından bir sorun oluşturur.
(15) Getirildiği devletin kişinin Türkiye’den kendisine teslim edilmesini istemesine rağmen, bu isteğe olumlu cevap verilmemesi, milletlerarası ceza hukuku uygulamalarında Türkiye’nin hukuk kurallarına sadık kalmadığı yönünde bir yargının oluşmasına sebebiyet verir.
(16) Bu örnekler gerekçe gösterilerek, Türkiye’nin çeşitli suçlar sebebiyle kişilerle ilgili
olarak başka devletlerden bulunduğu veya bulunacağı iade taleplerine olumlu cevap verilmekten imtina edilecektir.
(17) Hatta, iade talebinin sebebini oluşturan suç, iade edilebilecek bir suç olmasına rağmen, Türkiye’nin milletlerarası ceza hukuku kurallarına ve özellikle insan haklarına riayet etmesi hususunda taşınan endişeler sebebiyle, vaki talepler kabul görmeyecektir.
(18) 15 Temmuz 2016 tarihli “darbe” teşebbüsüne iştirak ettikleri için haklarında soruşturma yapılan askerler, bilahare kaçarak sığınma talebinde bulundukları Yunanistan tarafından bu gerekçeyle Türkiye’ye iade edilmemişlerdir.
(19) Ayrıntılı bilgi için bkz. Özgenç, Suç Örgütleri, 11. bası, Ankara, Şubat 2018, sh. 82 vd.
(20) Oysa, iade talebinin sebebini oluşturan söz konusu suç (“darbe” teşebbüsü) bakımından, Türkiye ve Yunanistan’ın taraf olduğu Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi ve bu Sözleşmeye ek Protokoller hükümlerine göre iade engeli bulunmamaktadır.
(21) Hatırlatmak gerekir ki, 15 Temmuz 2016 tarihli “darbe” teşebbüsüne iştirakleri sebebiyle çeşitli devletlerden iadesi talep edilen kişilerden hiçbiri henüz Türkiye’ye iade edilmiş değildir.
(22) Milletlerarası ceza hukuku kurallarına ve özellikle insan haklarına riayet konusunda taşınan endişeler sebebiyle iade taleplerinin reddedilmesi,Türkiye’nin, Rusya’nın özellikle Türkiye’de ve çeşitli Arap ülkelerinde bulunan Çeçen direnişçilerin ya da İran’ın çeşitli ülkelere kaçan rejim muhalifi kişilerin bulundukları ülkede infazı yöntemine başvurmasını akla getirebilir.
(23) Hatırlatmak gerekir ki, İsrail, bu yönteme en fazla başvurmuş ve başvuran bir haydut “devlet”tir.
24) Bütün bu gelişmelerin, devletler arasında barış esasına dayalı dostane ilişkilerin zamanla kaybolmasına sebebiyet vermesinden endişe duymaktayız.
(25) Bu nedenle, özlem ve beklentimiz, ülkemiz uygulamalarında hukukun esas alınmasıdır.
(26) Bu bilgiler, Sayın Cumhurbaşkanına bir Bilgi Notu olarak arz edilmiştir.