Kamuoyunda “Ankara JİTEM davası” olarak bilinen davada verilen beraat kararlarına karşı oy kullanan üye hâkim, dosyanın neden bozulması gerektiğini 160 sayfa ile anlattı. Karar, ailelere tebliğ edildikten sonra Yargıtay’a taşınacak.
Ankara JİTEM davasında Mehmet Ağar, Korkut Eken, İbrahim Şahin ve ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 19 sanıklı faili meçhul cinayetler davasında tüm sanıklara beraat kararı verilmişti. Yapılan itiraz üzerine istinaf mahkemesi ayrıntılı bir kararla beraat kararına karşı oy birliği ile bozma kararı verdi.
ÖNCE MAHKEME DEĞİŞTİ, ARDINDAN BERAAT ONANDI
Sonrasında ilk derece mahkemesi bozma nedenlerinin hiçbirini yerine getirmedi ve yine beraat kararı verdi. Bunun üzerine dosya tekrara istinaf mahkemesine geldi. Başkan’ın görevi bırakması ile birlikte bir üye, yerine başkan olarak atandı. Yeni başkan ve yeni bir üyenin yer aldığı mahkeme bu kez beraat kararını onadı. Her iki istinaf heyetinde de olan üye ise bir kez daha karşı oy verdi. Üye, 160 sayfa karara katılmadığına dair bozma gerekçesi yazdı.
“ADAM ÖLDÜRDÜKLERİ KESİN BİR YARGI”
BirGün’den Kayhan Ayhan’ın haberine göre karşı oy veren üye, gerekçesinde, “Ülkemiz sathında yoğun terör olaylarının yaşandığı 1993-1996 yıllarını kapsayan dönemde toplam 12 olayda 18 kişinin öldürülmesine ilişkin olan iş bu dosya, sanık polis memuru Ayhan Çarkın’ın ifadeleri sonrası ilgili soruşturma evraklarının değişik mahal Cumhuriyet Başsavcılıkları’ndan getirtilip birleştirilmesi neticesinde oluşturulmuştur. İki iddianameye konu edilen öldürme olaylarının suç yerleri farklı farklıdır. Ancak mahkemenin yetkisi hususunda bir sorun bulunmamaktadır.
Zira öldürme olaylarının suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün faaliyeti çerçevesinde çoğunlukla kamu görevlilerinden oluşan sanıklarca gerçekleştirildiği iddia edilmekte olup söz konusu suç örgütünün, kesinleşmiş mahkeme kararlarında işaret edildiği üzere Ankara merkezli oluşturulması nedeniyle suç yeri Ankara olmakta, mahkemenin yetkisinde bir tereddüt bulunmamaktadır. Gerçekten, sanıklardan bir kısmı ülkenin çeşitli yerlerindeki faaliyetleri nedeniyle suç işlemek amacıyla Ankara merkezli örgüt kurmak veya kurulan örgüte üye olmak suçlarından Ankara mahkemelerince mahkum edilmişlerdir. İlgili mahkeme kararları kesinleşmiştir.
Böylece mahkemenin yetkisi de kesinleşmiştir” ifadelerini kullandı. Üye, “Yine, bir kısım sanıklar hakkındaki İstanbul 6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 1997/180 esas ve 2001/36 karar sayılı, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı ile kesinleşmiş bulunan ilamı: “..halk arasında korku, endişe ve panik yaratacak şekilde, ammenin selameti aleyhine, kasten adam öldürme, adam kaldırma, yağma cürümlerini işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturdukları,..” kesin kaydını taşımakla, sanıkların halk arasında korku, endişe ve panik yaratmak saiki ile (diğer suçların yanı sıra) kasten adam öldürme suçlarını işlemek amacıyla örgüt kurdukları ya da kurulan örgüte üye oldukları, suç örgütünün faaliyeti kapsamında adam öldürdükleri kesin bir yargı” diye belirtti.
Üye karşı oy gerekçesinde, “Zira, sanıkların ekseriyetinin iş bu yargılamanın ya da istinaf incelemesinin konusu olsun ya da olmasın birilerini öldürdükleri; suç örgütünün yöneticisi konumunda olan sanıkların da infaz emrini verdikleri tartışmasızdır” ifadelerini kullandı.
1993-1996 yılları arasında Ankara’da Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın aralarında olduğu 19 kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak 2011 yılında başlayan soruşturma 19 Aralık 2013 yılında davaya dönüştü. Zaman aşımı nedeniyle Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame 20 Eylül’de 2013’te düzenlendi ve aynı yıl 19 Aralık’ta tarihinde iddianame genişletildi. Sanıklar “Silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargılanıyorlardı.