Assange, Strazburg’da yaptığı konuşmada, yıllarca hapis yattıktan sonra sadece “gazetecilik” suçunu kabul ettiği için serbest bırakıldığını söyledi ve ifade özgürlüğünün artık “karanlık bir kavşakta” olduğu uyarısında bulundu.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Assange’a yapılan muamelenin “insan hakları üzerinde caydırıcı etkisi” olduğunu söyleyerek bu muameleden duyduğu endişeyi dile getiren bir rapor yayınlamıştı.
AKPM, yarın İzlanda vekili Thórhildur Sunna ÆVARSDÓTTIR tarafından hazırlanan “Julian Assange’ın tutuklanması ve mahkum edilmesi ve insan hakları üzerindeki caydırıcı etkileri” başlıklı bir rapor ve karar tasarısını oylayacak.
Assange son 14 yılın büyük bir bölümünü ya tutuklanmamak için Londra’daki Ekvador Büyükelçiliğinde ya da Belmarsh Hapishanesinde kilitli olarak geçirdi. Assange, ABD hükümetine ait yüz binlerce gizli belgeyi yayınlamaktan aldığı cezayı çektikten sonra Haziran ayında yapılan bir anlaşma ile serbest bırakıldı.
Assange, “Sonunda özgürlüğü gerçekleşmesi mümkün olmayan adalete tercih ettim… benim için adalet artık engellenmiş durumda” dedi ve 175 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya olduğunu belirtti.
Assange’ın açıklamalarından bir bölüm şöyle:
“Tamamen açık olmak istiyorum. Sistem işlediği için bugün özgür değilim. Bugün özgürüm çünkü yıllarca hapis yattıktan sonra gazetecilik suçunu kabul ettim. Bir kaynaktan bilgi alma suçunu kabul ettim.
Umarım bugünkü ifadem, mevcut güvencelerin zayıflıklarını vurgulamaya ve davaları daha az görünür olan ancak aynı derecede savunmasız olanlara yardımcı olmaya hizmet edebilir.
Daha fazla cezasızlık, daha fazla gizlilik, doğruyu söylediği için daha fazla misilleme ve daha fazla oto-sansür görüyorum. ABD hükümetinin gazeteciliği uluslararası düzeyde kriminalize ederek geri dönüşü olmayan bir yola girmesi ve şu anda ifade özgürlüğüne karşı caydırıcı iklim arasında bir çizgi çekmemek zor.”
“WikiLeaks’i kurduğumda basit bir hayalim vardı: insanları dünyanın nasıl işlediği konusunda eğitmek ve böylece anlayış yoluyla daha iyi bir şey ortaya çıkarabilmek. Bilgi bize güçten hesap sorma ve adaletin olmadığı yerde adalet talep etme gücü verir.
On binlerce gizli kayıp ve savaşın görünmeyen dehşeti, suikast, gözaltı, işkence ve kitlesel gözetleme programları hakkındaki gerçekleri elde ettik ve yayınladık. Bu olayların sadece ne zaman ve nerede gerçekleştiğini değil, sıklıkla arkasındaki politikaları, anlaşmaları ve yapıları da ortaya çıkardık.
ABD hükümeti… bana ve meslektaşlarıma karşı bir soruşturma başlattı. İzlanda’ya yasadışı bir şekilde ajan uçakları gönderdi, yasal ve gazetecilik çalışmalarımızı çalmak için bir muhbire rüşvet ödedi ve resmi bir süreç olmaksızın bankalara ve finansal hizmetlere aboneliklerimizi bloke etmeleri ve hesaplarımızı dondurmaları için baskı yaptı. Birleşik Krallık hükümeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Birleşik Krallık’taki avukatlarımı hukuka aykırı bir şekilde dinlediğini kabul etti.”
“Eşim ve küçük oğlum da hedef alındı. Bir CIA ajanı eşimi takip etmek üzere kalıcı olarak görevlendirildi ve altı aylık oğlumun bezinden DNA elde edilmesi için talimat verildi. CIA’in beni, ailemi ve iş arkadaşlarımı agresif hukuk dışı ve ülke dışı yollarla hedef alması, güçlü istihbarat örgütlerinin ulus ötesi baskıya nasıl başvurduğuna dair nadir bir fikir vermektedir.
Bu tür baskılar benzersiz değildir. Benzersiz olan, çok sayıda ihbarcı ve İspanya’daki adli soruşturmalar sayesinde bu konuda çok şey biliyor olmamızdır. Ulusötesi baskı aynı zamanda yasal süreçler kötüye kullanılarak da gerçekleştirilmektedir. Buna karşı etkili güvencelerin olmaması, Avrupa’nın karşılıklı adli yardımlaşma ve suçluların iadesi anlaşmalarının yabancı güçler tarafından Avrupa’daki muhalif seslerin peşine düşmek üzere gasp edilmesine karşı savunmasız olduğu anlamına gelmektedir.”
“Güçlü devletler sınırlarının ötesindeki bireyleri hedef alma hakkını kendilerinde gördüklerinde, güçlü güvenceler ve bunları uygulamaya istekli bir devlet olmadığı sürece bu bireylerin hiçbir şansı yoktur. Bunlar olmadan hiçbir bireyin, bir devlet saldırganının kullanabileceği geniş kaynaklara karşı kendini savunma umudu yoktur.
Haber toplama faaliyetlerinin kriminalize edilmesi her yerde araştırmacı gazetecilik için bir tehdittir. Avrupa’da bulunduğum sırada yabancı bir güç hakkında doğru bilgi istediğim, aldığım ve yayınladığım için yabancı bir güç tarafından resmen mahkum edildim.
Temel mesele basittir: Gazeteciler işlerini yaptıkları için yargılanmamalıdır.”
“Gazetecilik bir suç değildir; özgür ve bilgili bir toplumun temel direğidir. Avrupa, konuşma ve gerçekleri yayınlama özgürlüğünün birkaç kişinin sahip olduğu ayrıcalıklar değil, herkes için güvence altına alınmış haklar olduğu bir geleceğe sahip olmak istiyorsa, benim başıma gelenlerin başka hiç kimsenin başına gelmemesi için harekete geçmelidir.
İfade özgürlüğü ve ondan kaynaklanan her şey karanlık bir kavşakta. Korkarım ki AKPM gibi norm belirleyici kurumlar durumun vahametini fark etmedikçe çok geç olacak. Gelin hepimiz özgürlük ışığının hiç sönmemesi, hakikat arayışının yaşaması ve azınlığın çıkarlarının çoğunluğun sesini susturmaması için üzerimize düşeni yapmaya söz verelim.”
“Diğer yayınlardan, gazeteci sendikalarından, ifade özgürlüğü örgütlerinden gelen destek farklı aşamalarda farklı oldu. Herkese yönelik tehdidi görenler ve davayı ilk anlayanlar büyük yayınların avukatlarıydı. New York Times’ın avukatları gibi…
İfade özgürlüğü STK’ları tehdidi daha sonra gördüler. Büyük medya kuruluşlarının birçoğu ne yazık ki jeopolitik hizalanmaları doğrultusunda hareket etti. Dolayısıyla, tarafsız devletlerdeki ve tabii ki [ABD’ye] düşman devletlerdeki medya kuruluşlarından destek almak kolaydı. ABD’nin müttefiklerinden destek almak daha uzun sürdü.
ABD içindeki medya kuruluşları, oradaki gazeteciler – avukatlar değil ama gazeteciler – daha da uzun sürdü.”
“Bu bir endişe kaynağı ve Gazze ve Ukrayna’da öldürülen gazetecilerle benzer bir olgunun yaşandığını görebiliyorum. Medya kuruluşlarının siyasi ve jeopolitik hizalanmaları, bu kurbanları haber yapmamalarına ya da sadece belirli kurbanları haber yapmalarına neden oluyor. Bu gazetecilik dayanışmasının ihlalidir…
Çizgiyi korumak için hepimiz birlikte hareket etmeliyiz. Herhangi bir yerde sansürlenen bir gazeteci sansürü yayar ve bu da hepimizi etkileyebilir. Benzer şekilde, istihbarat örgütleri tarafından öldürülen ya da hedef alınan gazeteciler için de yazılı ya da görsel olarak kesin kararlılığımızı ortaya koymamız gerekiyor.
Bu tartışmayı anlıyorum. Çalışmalarımda titizlikle doğru olmaya çalıştım. Doğruluğun her şey olduğuna inanıyorum. Birincil kaynaklar her şeydir. Ancak benim aktivist olduğum ve tüm gazetecilerin aktivist olması gereken bir alan var. Gazeteci hakikat için aktivist olmalıdır.”
“Bir zamanlar kamuoyunda tartışma yaratan önemli savaş suçları videoları yayınlarken, şimdi her gün Ukrayna ve Gazze’deki savaşlardan canlı yayınlanan dehşet görüntüleri var. Ukrayna ve Gazze’de yüzlerce gazeteci öldürüldü. Cezasızlık artmaya devam ediyor… ve bu konuda ne yapabileceğimiz belli değil.”