Takan'a göre Ahmet Davutoğlu'nun eli zayıf da olsa bazı hamleler yapıyor, Milli Savunma Bakanlığı'na getirilecek isim yeni dönem hakkında fikir veriyor.
İşte o yazı
***
Hafta içinde oyalandığımız gündem maddelerinden biriydi...
"Başbakan" Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısının "kapalı" bölümünde şu sözlerle vekilleri uyarmış (!); "Eğer bir parti görevlisi, görev aldıktan sonra evini, arabasını, yaşam tarzını değiştiriyorsa ben o adamı partiye sokmam. Eğer şaibeli bir durum varsa bunun hesabını sorar, yollarımızı ayırırız. Bu konuda benden de hesap sorabilirsiniz. Hanımın çalıştığı yer belli, benim ekonomik durumum belli. Buna rağmen farklı ekonomik bir değişim görürseniz gelin hesap sorun. Ben de sizden hesap soracağım."
Tabii, esas merak konusu olması ve sorulması gereken bu sözlerin neden kamuoyuna açık bölümde söylenemediği de, neyse!.. "Kapalı kısımda" söylendiği iddia edilen, ne kadar doğru olduğu su götürür bu sözleri bazı yandaşlar (bazı yandaşlar diyorum çünkü iki arada bir derede kalanların neler yaşadıklarını çok iyi biliyorum) eline aldı, evirdi, çevirdi. Fincancı katırlarının da ürkütülmemesine pek dikkat edildi!..
İşin aslı;
Ahmet Hoca, kendi çapında algı operasyonu yapmak istedi. Danışmanları vasıtasıyla "kopyala-yapıştır" metodu ile sızdırılan "haber"de gaye başkaydı. Herhalde, adı yolsuzluk iddialarına karışmış 4 Bakanı Yüce Divan'a Erdoğan baskısıyla gönderemeyen "Başbakan"dan bu söylediklerini de düz okumamı beklemiyorsunuzdur!.. 4 Kasım'da kaleme aldığımız "İhaleciler mi?, "Makaleciler mi?" başlıklı yazımızı hatırlarsanız şifreleri daha iyi çözeriz. Erdoğan ile Davutoğlu arasında çıkan kabine listesi krizini, isimlendirmeleri vs. medyadan yarı doğru yarı yanlış okuyorsunuz. Gerçek; topu topu 3-4 isimde Ahmet Hocanın varlık göstermeye çalışması. Başka bir şey değil. Ahmet Hocanın söylediği iddia edilen o sözler de bu yüzden sızdırıldı. Güya, Hocanın eli Erdoğan'a karşı güçlendirilmeye çalışıldı. Ne ince zekâ değil mi?.. Erdoğan da çok tındı. O yüzden hafif yollu fırçalarla Hocayı gerisin geriye gönderdi.
Kabine kulislerinde çok fazla isim ayrıntısına girmeyeceğim. Kestirmeden söyleyeceğim (bugün itibarıyla) Ahmet Hoca, kafasının üstünde sürekli sallandırılan Binali Yıldırım ile Süleyman Soylu etkisini kırmakta başarılı olamadı. Diyelim ki; Davutoğlu'nun kapalı kapılar arkasında söyledikleri doğru. AKP içinde bu sözlere de herkes güldü geçti. Neden?.. Çünkü; en yakın halkası içinde eski danışman, şimdi bakan yapmak için çok uğraştığı fakat Erdoğan'dan sürekli "bu isimle bana gelme" dediği şahsın mal varlığındaki gelişmeler AKP'de dillere destan. Benim de çok yakından bildiğim bir kaç(!) madde var. O yüzden, Ahmet Hocaya atfen inşa edilen "hassasiyet" çıkışı pek inandırıcı gelmedi bana...
R. Erdoğan'ın yeni kabine listesinde kimler olacağına dair kulisleri de bu satırların fakir yazarından bekliyorsunuzdur diye düşünüyorum.
İnanın!.. Ekonominin dümenine kim oturacakmış?.. Adalet ve İçişleri Bakanı kimler olacakmış?.. Başbakan Yardımcılıklarının sayısı artar mı?.. Hiiç, alakadar değilim. Çünkü, her yol Roma'ya çıkıyor. Sadece ve sadece tek bir yeri merak ediyor ve çok önemsiyorum; Millî Savunma Bakanlığı koltuğuna kimin oturtulacağını... Meramımı anlatabilmek için biraz geriye sarayım;
AKP'nin ilk kurulduğu günler ile 2002 seçimlerinde ilk iktidara geldiği günlerde en temel sıkıntı "askerle ilişkiler" ve "temas kurulacak kanallar için isimler" di. AKP'nin bazı kurucuları da ilk kabindeki bazı isimler de, gayri resmi elçiler de hep buna göre şekillendirildi. Şimdi, tam aynısı olmasa da benzeri bir durum söz konusu. 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonucun ardından bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmeler de R. Erdoğan'ı farklı bir hassasiyete itmiş gibi gözüküyor. Saray çevresinden edindiğim izlenim, bu sefer Millî Savunma Bakanlığı koltuğuna daha öncekiler gibi bürokrat fotoğraflı bir ismin değil, daha etkin, kamuoyunun önüne çıkıp geniş izahatlar yapabilecek, kameralar karşısında eskilerine göre daha çok görebileceğimiz bir ismin oturtulabileceği. Aynı zamanda çok kritik anlarda çıkabilecek sıkıntıları çözebilecek, "kriz yönetimini" çok iyi bilen biri. Tabii burada başka hesaplar da (Genelkurmayın hassasiyetiyle beraber) söz konusu... Devlet dengeleri içinde Ahmet Hoca'nın önüne geçecek, saraya göre Ahmet Hocayı geri planda bırakabilecek biri... Kim olur? Elimde çok kesin bir isim yok. Fakat, AKP kulislerinde Cemil Çiçek ismi çok geçiyor...
Yeni kabinede kim nereye oturtulur?.. Bakanlar kurulu "Hoca" ağırlıklı mı yoksa "Reis" ağırlıklı mı olur?.. "Kimin mührü vardır?" Açıklanınca en değme yorumculardan en tafsilatlı şekilde öğreneceğimizden eminim!..