KADİR GÜRCAN
Booby Trap
Meğer en son yapılan İBB seçimleri hala devam ediyormuş. Halbuki, sandıklar mühürlenip, oylar sayıldıktan sonra her şeyin geride kaldığını düşünmüştük. Bizimki de dert mi? iktidar ve Saray’ın son üç senede çektiklerini bir kendileri bir de Saray duvarları biliyor. O günlerde, iptal edildikten sonra tekrarlanan İstanbul’a özel seçimin sonucu değişmemişti. Epey toz kalktığını bugün gibi hatırlıyorum. Hatta Yunus Merhum’un “Bir sinek bir kartalı /Salladı vurdu yere/Ben de gördüm tozunu!” sözlerini hatırlatmıştım.
Kantarın topu kaçtığı için, bir hukukçunun“Bir insanın öyle ya da böyle, suçsuz olduğu halde ceza almasını konuşacağımız yerde, bunun seçimlerde kimin işine yarayacağını konuşuyoruz!” zihni savurulma uyarısı kimsenin dikkatini çekmiyor. İktidarın Saray için tepe tepe kullandığı ‘hapisten-iktidara başarı (!) ‘ hikayesi olmadık yerde boşa çıkarsa ne olacak? Türkiye’de seçim sath-ı mailine girildiğinde, zihni işleyişin dumura uğraması adettendir.
En son İstanbul yerel seçimleri Saray ile şimdiki İBB Başkanı arasındaydı. “İktidarın adayı kimdi?” diye sorsam eminim, bir çok kişi hatırlamayacaktır. Vasat bile olamayan zamanın adayı, o gün de silik ve beceriksizdi hala öyle. En büyük talihsizliği Saray’a vekaleten seçime girmiş olmasıydı. İki kez üst üste knock out oldu. Kaybetmekle kalmadı bir daha da Saray’ın gözüne giremedi. Kolay mı? Veliyyü Nimetlerine, siyasi hayatının en büyük iki yenilgisini tattıran oyunda konu mankeni kendisiydi. Saray’ın omzuna çıkıp sefa sürenlerin ibretlik akibeti için güzel bir örnek.
Aslında yenilen pehlivan güreşe doymazmış ama Saray İmamoğlu ile yeni bir karşılaşmayı göze alamayacağı anlaşılıyor. Havuz medyasının “Saray, İmamoğlu’nun aday olmasını istiyor!” dediklerine bakmayın. Artık iş, despot idarelerde sadece muhalifleri önüne katıp kovalayan sürek avına dönüştü. Hani şu malum ve mahud, A’sından Z’sine Saray iç avlusuna mevzilenen hukuk camiası varya, işte onlar mesailerini bu işlerle dolduruyorlar.
Mahkeme kararının ardından herkesin sorduğu “Bundan sonra ne olur?” sorusunun, Saray ve iktidar lehine dillendirilen bütün seçeneklerin bir opsiyon olarak masada olduğu konusunda neredeyse konsensus var. YSK Başkanı bile topa girdi. “İmamoğlu kazansa da, cezası kesinleşince mazbatayı vermeyiz!” ifadeleri ülkenin YSK Başkanına ait. Yani seçim sonrası ihtimaller de düşünülmüş. Dostlar alışverişte görsün tavrıyla alternatif sunan kapıkulları hallerinden memnun. Neden? Saray ve iktidarın ağız birliği edip dikta idarelerin reflekslerine kafa sallayacakları kesin.
Putin’in Lavalny’si hapiste ve bundan sonra güneş yüzü görmesi düşük bir ihtimal. İran’da gösteri yürüyüşüne katılan genç, tutuklandığının ertesi günü idam edilmiş. Rusya’da iki alternatif var; hapis cezası ya da suikast. Türkiye’de şimdilik sadece hapis cezası var ama, yazarınız bir sonraki manevra konusunda endişelerini sürekli sizinle paylaşmıştı. Kanun, mahkeme süreci, delillerin toplanması...Eğer siz de benim gibi bu demokratik topluma ait entelektüel sorularla meşgulseniz, Hollywood filmlerine kafayı takmış olmalısınız.
Demokratik ülkeler, seçime girecek başkan adaylarını mevcut iktidarın devlet gücünü kullanarak avantaj sağlaması konusunu çok ciddiye alıyorlar. Eski Başkan Trump’ın, 2020 seçimleri öncesinde demokrat aday Biden için yeltendiği belden aşağı manevralar başına bela oldu. Trump’ın ilk Yüce Divan’a sevkedilme sebebi buydu. ABD kanunları, muhtemel adaylar hakkındaki bir çok soruşturmayı, seçimlere müdahale olarak anlaşılması endişesi ile seçim sonrasına erteliyorlar. Gerçekten, Trump bir şekilde Biden’ı saf dışı etmiş olsaydı, hala başkan olarak kalacaktı.
İBB Başkanı hakkındaki mahkeme kararı, bundan sonra hangi neticeyi doğurursa doğursun iktidar ve Saray derin bir yara aldı. Saray’ı hiçbir şey yapmamış kabul etseniz bile, adaylığı ihtimaller arasında olan bir muhalifi oyun dışında bırakmaya yönelik gayretler, anti-demokratik uygulamalar hanesine silinmemek üzere kaydedildi. İstinaf mahkemesinden çıkacak karar da bu derin hasarı tamir etmeye yetmeyecek.
Hukuka müdahale edildiği konusunda kimsenin bir şüphesi yok. Havuz medyası ve sözümona münevver takımı “Saray ayağına mı sıktı? Kafasına mı sıktı?” hafifliği içinde gelip giderken, hadisenin büyüklüğü konusunda, yutkunma zorluğu yaşadıklarını düşünüyorum. Saray ve iktidar bu söylenenlerden daha kötü bir tecrübeyi test ediyor. Bundan böyle her hareketleri, bütünüyle havaya uçma tehdidi ile karşı karşıya. Neden mi? Anti-demokratik seçimler despot idareleri aklamaya yetmiyor da ondan.
Peşinen söyleyeyim, yazarınız böyle bir ihtimali bekliyordu. Sadece zamanlama olarak biraz erken oldu. İktidarın önümüzdeki altı ayı geçirmek için elindeki tek malzemeyi daha iktisatlı kullanması gerekiyor. Alışa geldiğimiz üzere Saray bu tür işler için daha çok İçişleri Bakanı gibi harcanabilir ve dış kapının mandalı gibi ucuz tipleri kullanırdı ama, ne olduysa, son operasyonda Booby Trap’ın (Aptal Tuzağı) üzerine bizzat kendisi oturmayı tercih etti. Ya iş başa düştü diye düşünüyor ya da İstanbul seçimlerinde yaşadığı yenilginin bir benzerine artık tahammülü yok. Neylersiniz, korkunun ecele faydası yok. Bu da ne demekse?