KADİR GÜRCAN
Saray kubbesinden yükselen sesten, seçim hazırlıklarının başladığını anlıyoruz. Erken seçim olmasa bile, şunun surasında bir yıl kaldı. Herkesin elini çabuk tutması lazım. Bu konuda muhalefete daha çok iş düşüyor. “Erken seçim şart!” deyip, bütün seçimlere hazırlıksız yakalanmak daha sonra da yenilgilere bahane üretmek muhalefet liginin onulmaz hastalığıdır. Alın size yer, alın size zaman!
Demokratik ülkelerde siyasi partilerin aynı şartlarda katıldığı seçimler, Türkiye için söz konusu değil. Hükûmet kanadı, devlet imkânlarını kendi seçim kampanyası için seferber etmekten çekinmiyor. İBB ile uğraşmak, kalifiyesiz İç İşleri Bakanı'nın günlük rutinleri arasında. Terör olayları hakkında verdiği doğru-yalan haberlerden ziyade, İBB belediye başkanı ile dalaşa girdiği zamanlarda popülaritesi tavan yapıyor.
Muhalefetin durumunu anlaması için geniş tabanlı kamuoyu araştırma şirketlerine para yedirmesine gerek yok. Yüzyıllık siyasi tecrübemiz hiç olmazsa bu kritik dönemde işe yarasa! Bu yüzden muhalefetin her topa kafaya çıkıp, don-gömlek ceza sahasına gömülmekten kaçınması gerekiyor. Profesyonel boksörlere yapılan, “İplerden uzak dur!” tavsiyesini acil arama tuşuna kaydetseler yeridir. Ringe çıkmak kadar, maçın sonuna kadar ringde kalmak da önemli. Bu ne ilk maç ne de son maç olacak, nefesinizi iyi ayarlayın. Bir sonraki seçimler bazıları için ölüm-kalım rövanşı olsa da seksen milyon Türk halkı için değil.
Laf aramızda, demokratik tecrübemizin en kötü dönemini geçiriyor olmamıza rağmen, Türk halkının sandığa sakladığı ilginç sürprizler için hazırlıklı olmakta fayda var. Saray'ın maaşlı anketçi ve kamuoyu yoklama şirketlerinin bütün zorlamalı sonuçları iktidarın ciddi kan kaybettiğini haykırıyor. Seçmen tabanındaki ağır ama kararlı değişimin yeni bir adres aradığı şeklinde yorumlanması abartılı bir niyet okuması değil. Hayat pahalılığı tam mevzi, Saray ve iktidar bataryalarını hedef almış durumda ve geçen sürede, herhangi bir strateji üretilemedi. Demek ki, beceremiyorlar. Siz bunu, vatandaşın iktidarı sırtında taşımaktan bıktığı şeklinde de anladığınızda yanılmış sayılmazsınız. “Hayat pahalılığı Saray'ı havaya uçuracak!” diyen yandaş ve yalaka yazar sayısı her geçen gün artıyor.
Daha önce birkaç kez yazmıştım. Zorba idarelerde, kânunlar muhalifler için vardır. Bile bile ladeslenip, sobelenmeyelim. Kânun arkanızda değil. Devlet imkânları sınırlı. Medya organlarındaki muhalif kanat, tuvalet peçetesi kadar dayanıksız ve üzerine damla düşse dağılacak kalitesizlikte. Ortaya salınan oyuncak fare arkasından koşan bir sürü yaşlı, tombul ve hırsız kedinin kaldırdığı toza aldanmayın. Geçen hafta muhalif parti temsilcisi kadına, sosyal medya hesapları yüzünden, Saray'ın takdir ettiği ceza, hukuki değil, siyasi ve ideolojik. İnşallah, rehavet içindeki muhalefet vaziyeti kavramıştır.
Son yıllarda ülkenin önemli problemleri arasına giren sığınmacılar meselesindeki arızalar iktidar ve Saray'a ait. Mesele, Türkiye'nin çözüm üretmek zorunda olacağı ve radikal-faşist eğilimlerin her seçim sezonunda ısıtıp oy devşirecekleri yumuşak karın olarak kalacak. Muhalefetin bu konuda marjinal taraf olarak kavgaya dahil olma yerine, Saray'ın acemi pehlivan gibi kendi oyunu ile mindere yapışmasını kolaylaştıracak espriler bulması gerekiyor. Sıradan birkaç adli vakadan yola çıkarak sığınmacı avına çıkmak, yarın bir gün karşınıza “etnik nefret!” suçu olarak çıkabilir. Sığınmacılar adına dış yardım alıp sonra da yardımları iç eden siz değilsiniz. Bunu yapan iktidar. Ne diye üzerinize alınıyorsunuz ki?
Şu an Türkiye'nin içinde bulunduğu iktidar krizi, muhalefet için eşine az rastlanır bir altın damarı. Masa etrafında toplanan altı muhalefet lideri, birbirleriyle aşık atacaklarına, her biri bir damardan yol alsa, iktidarın uykularını kaçırmaya yeter. Bütün iş, enkazın kendi taşeronları üzerine devrilmesini beklemekte bitiyor. İktidarın, yeri göğü inletip yedi bohçaya sardıkları ekonomik paket şimdiden rafa kalktı. Birkaç aydır manipüle ettikleri dolar tekrar yükselişe geçti. Yıl sonu ekonomik tahminleri kimse dile getirme cesareti gösteremiyor.
Seçim yaklaştıkça, Saray'ın kendisine rakip olabileceğini düşündüğü siyasi aktörler üzerine yoğunlaşması sürpriz olmaz. Sosyal medya hesapları yüzünden hapis cezasına çarptırılan muhalif kadına reva görülen hukuksuzluk, zamanı iyi ayarlanmış bir gözdağı. Belli ki, Saray kontrolündeki mahkemeler hukuku altüst edip, muhalifler için sallanan birer giyotin haline dönüştürecekler. Hatta, seçimler arefesinde, Putin'in yaptığı gibi, muhalefet partilerin seçime girmeleri bile yasaklanabilir. “O kadar da değil! Abartmayalım!” diye düşünüyorsanız, Saray'ın iktidar hırsını hâlâ anlamış sayılmazsınız.
Önümüzdeki bir yıl zor geçecek. Muhalefetin uzun soluklu stratejilerle dezavantajları az zararla savuşturma yolları araması şart. Son yerel seçimlerde olduğu gibi, maçın sonuna kadar ringde kalabilirlerse, büyük olasılıkla galip çıkmaları mümkün. Bu kadarcık bir dirayet gösterin ve gerisini seçmenin sağ duyusuna bırakın!