Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İncirlik Üssü'nü IŞİD ile mücadele kapsamında Suudi Arabistan uçaklarına açtıklarını belirterek, "Dolayısıyla hâlâ birilerinin 'Türkiye DAEŞ'e karşı yeteri kadar mücadele etmiyor, sınırlarını kapatmıyor' gibi ifadelerin ne kadar anlamsız, boş olduğunu da somut bir şekilde gösteren örneklerden birisidir." dedi. Kalın, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü olarak tanımlayan ABD'deki yasa tasarısını ise "Mısır'da seçimlere katılıp Cumhurbaşkanlığı seçimin kazanmış bir örgütü terör örgütü ilan ederseniz bu sadece DAEŞ gibi, El-Kaide gibi radikal şiddet yanlısı örgütleri sevindirir." diye eleştirdi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda basın toplantısı düzenleyen İbrahim Kalın, gazetecilerin sorularını cevapladı. Kalın, Suudi Arabistan uçaklarının İncirlik üssünü kullanması ile ilgili gelişmeler üzerine, "DAEŞ'le mücadele kapsamında bildiğiniz gibi İncirlik Üssü'nü koalisyon uçaklarına açtık. Bu mücadelenin son bir aşaması olarak da Suudi Arabistan uçakları da İncirlik Üssünden kalkarak DAEŞ hedeflerini vurmak üzere dün itibariyle (birkaç gün içerisinde de diğerleri tamamlanacak) İncirlik Üssü'ne gelmeye başladılar. Bu bizim DAEŞ'le mücadelede uluslararası ortak koalisyona verdiğimiz desteğin, oradaki konumumuzun somut ifadelerinden biridir. Dolayısıyla, hâlâ birilerinin 'Türkiye DAEŞ'e karşı yeteri kadar mücadele etmiyor, sınırlarını kapatmıyor' gibi ifadelerin ne kadar anlamsız, boş olduğunu da somut bir şekilde gösteren örneklerden birisidir." izahını yaptı.
Sözcü Kalın'a, ABD'nin terör örgütlerine bakışının tartışıldığı bu günlerde özellikle YPG ve PYD noktasında Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu'nun çok dikkat çekici bir karar aldığını, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü olarak tanımlayan yasa tasarısını 17 oyla kabul etmesine yönelik düşünceleri soruldu. Bu yasa tasarısının bir alt komisyonda, Adalet Komisyonu'nda kabul edildiğini hatırlatan Kalın, şöyle devam etti: "Bunun Amerika Birleşik Devletleri nezdinde yasalaşması için daha 3-4 kademeden daha geçmesi gerekiyor. Fakat o komisyonda kabul ediliyor olması bile oldukça düşündürücü. Hele böyle bir dönemde Müslüman Kardeşler örgütünün en azından son 30-40 yılda hiçbir terör eylemine karışmadığını bildiğimiz halde böyle bir tasarının gündeme getirilmesi demek ki başka gündemlerin izlendiğini ispat ediyor. Tabii siz bu tür örgütleri, yani terörle, şiddetle ilişkisini koparmış, arasına mesafe koymuş, hatta Mısır'da seçimlere katılıp Cumhurbaşkanlığı seçimin kazanmış bir örgütü terör örgütü ilan ederseniz bu sadece DAEŞ gibi El-Kaide gibi radikal şiddet yanlısı örgütleri sevindirir. Çünkü onlar dönüp derler ki, 'Bakın sizin izlediğiniz demokratik, barışçıl siyaset yolu yol değil.' Dolayısıyla, onlara bir malzeme verilmiş olur. Yani bizim açımızdan dediğim gibi süreci takip edeceğiz, daha henüz birkaç aşamadan daha geçmesi gerekiyor. Ama belki bu vesileyle İslam ülkelerinde ve özellikle de Arap dünyasında demokratikleşme süreciyle ilgili olarak Batılı ülkelerin verdiği son derece kötü sınavı tekrar tartışma imkânı doğar diye düşünüyorum. Mısır'da darbeye darbe diyemeyenler ve şimdi o darbenin devamı olan rejimle her türlü işi yapanlar bir tarafta da demokrasiden, insan haklarından, basın özgürlüğünden bahsediyorlar. Bu çelişkiler öyle kolay izah edilebilir çelişkiler değil."
"SURİYE'YE KARA OPERASYONU HAZIRLIĞI SÖZ KONUSU DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 'Suriye'ye kara operasyonu olabilir mi' sorusu üzerine şu açıklamayı yaptı: "Biz Suriye'ye bir kara operasyonu konusunda herhangi bir bağlayıcı açıklamada yapmadık, böyle bir hazırlığımız da söz konusu değil. Hep üzerinde durduğumuz konu uluslararası koalisyonla beraber hareket edeceğimiz yönündedir. Dolayısıyla, bizim o yönde ne tek taraflı olarak, ne de -bazen Suudi Arabistan'la deniyor- başka ülkelerle böyle bir planımız söz konusu değil. Bizim dediğimiz, DAEŞ'le mücadelede sadece havadan yapılan bombardımanların yeterli olmadığı, saha hâkimiyetini sağlamak üzere hür Suriye ordusu gibi sahada bulunan muhaliflerin desteklenmesi gerektiği konusudur. Ne Türk askerinin, ne Suud askerinin, ne Amerikan askerinin bu manada Suriye topraklarına girmesini gerektiren bir durum yok. Ama oradaki muhaliflere destek verilmediği müddetçe bu hava operasyonları ki işte 1,5, 2 yıldır devam ediyor netice alınıp alınmadığını hep birlikte görüyoruz. Bunların neticeye götüren adımlar olmadığını, yeterli olmadığını ifade ettik, bu konudaki görüşümüz de değişmedi."
"DDK'NIN ANKARA GARINDAKİ PATLAMAYLA İLGİLİ ÇALIŞMASI DEVAM EDİYOR"
Terör saldırıları konusunda araştırma için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) görevlendirmesinde çalışmalarda gelinen son aşama hakkında ise Kalın, "DDK o çalışmasını devam ettiriyor. Bildiğiniz gibi DDK'nın görevi kamu kurumların, devlet kurumlarının bu konuda yaptığı çalışmaları incelemek, denetlemek ve bir rapor halinde de Sayın Cumhurbaşkanımıza arz etmek… Bu konudaki çalışması devam ediyor. Tabii hem Ankara Gar saldırısı, hem 17 Şubat saldırısı, hem de diğer İstanbul saldırıları bağlamında da güvenlik konseptimizle ilgili çok kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Yeni tedbirler, ilave tedbirler gündeme getirildi ve bunların neticelerini de en kısa zamanda göreceğimizi tabi ki bekliyoruz, umut ediyoruz. Bu konuda güvenlik birimlerimiz, istihbarat birimlerimiz son derece yoğun ve koordineli bir şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Bu tür olaylar yaşandıktan sonra tabii ki bunları tekrar gözden geçiriyoruz; bir zaaf var mı, bir yerde bir boşluk var mı diye. Biliyorsunuz bu çerçevede İçişleri Bakanlığı'nın da yürüttüğü bir çalışma var. Müfettişler görevlendirildi, özellikle son 17 Şubat saldırısıyla ilgili. Tabii bir de bunun yanında önlenen, engellenen birçok saldırılar var, saldırı hazırlıkları var diyelim. Belki bunların hepsi basına yansımıyor, hepsi kamuoyuyla paylaşılmıyor, ama bu konuda Türkiye'nin güvenliği noktasında, güvenlik birimlerimizin, polis, asker, jandarma, istihbarat birimlerimizin, Milli İstihbarat Teşkilatımızın ilgili bütün birimlerin yoğun bir şekilde çalıştığını ifade etmek isterim." değerlendirmesini yaptı.
"TERÖR KÜRESEL BİR SORUN VE ONUNLA MÜCADELE DE KÜRESEL İŞ BİRLİĞİNİ GEREKTİRİYOR"
Sözcü Kalın, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun söz ettiği yeni güvenlik konsepti dahilinde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresinde güvenlik önlemi alınıp alınmadığı hakkında şöyle dedi: "Çok spesifik olarak yeni güvenlik tedbirleri gündeme gelmedi, zaten bizim Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'yle ilgili uygulanan son derece etkili bir güvenlik protokolü var. Yani giriş, çıkışlar, çevre, geçişler vesaire bütün bunlarla ilgili, bu güvenlik tedbirleri uygulanmaya da devam edecek. Tabii bizim arzumuz bu tür sıkıntıların ülkemizin hiçbir köşesinde yaşanmamasıdır, yani ister Ankara'da olsun, ister Sur'da olsun, ister Antalya'da olsun, ister İstanbul'da olsun. Hatta daha da ileriye gidelim Suriye'de olsun, Irak'ta olsun. Ama şu da bir gerçek ki arkadaşlar, terör küresel bir sorun ve onunla mücadele de küresel iş birliğini gerektiriyor. Dünyanın hiçbir ülkesi hangi ölçekte olursa olsun 'Ben terörden tamamen masunum, beni etkilemez, terör saldırıları bize ulaşmaz.' Diyemez, bunun örneklerini gördük. Daha geçtiğimiz Kasım ayında biz G-20 Zirvesi'ne başlamadan bir gün önce Paris'in göbeğinde terör saldırıları oldu, Amerika'da oldu. Dolayısıyla, burada terörle mücadelede bölgesel ve küresel işbirliği çok büyük önem arz ediyor. Umarız terörden tamamen arındırılmış daha güzel, daha aydınlık günleri hep birlikte görürüz."
TERÖRLE MÜCADELE OPERASYONLARI DEVAM EDECEK
Terörle mücadele meselesine de değinen İbrahim Kalın, "Bu konuda aslında uzun uzun izahat yapmaya gerek yok, çözüm sürecini kimin sabote ettiği ve silah bırakma çağrılarına rağmen, bırakınız silah bırakmayı terörü ve şiddeti daha fazla azdıran tarafın kim olduğu bellidir. PKK terör örgütü çözüm sürecini de sabote ederek, suiistimal ederek, istismar ederek silah bırakmayacağını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Buna karşı her demokratik hukuk devletinin yaptığı şeyi yapmaktadır Türkiye Cumhuriyeti. Kamu düzenini korumak, vatandaşlarını korumak için terörle mücadele etmektedir. Operasyonlar bu bağlamda da devam edecektir. Özellikle 17 Şubat Ankara saldırısından sonra da, gerek başkentimize, gerek diğer şehirlerimize yönelik olabilecek muhtemel saldırılara karşı da ilave tedbirler alınmıştır, en üst düzeyde de bu konu ilgili makamlarımız tarafından takip edilmektedir." şeklinde konuştu.
CİHAN