Euronews'te yer alan habere göre eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti'nin 5 Kasım'daki seçimlerde Başkan adayı Donald Trump, Cuma günü yaptığı bir açıklamada, Kamala Harris'in İsrail-Hamas savaşına yönelik sözlerini "Saygısızlık" diye yorumladı.
Harris'ten, "O radikal solcu bir insan. San Francisco... San Francisco'yu mahvetti," diye bahseden Trump, "O bir şeylerin nasıl yapılacağını, nasıl inşa edileceğini bilmiyor. Gerçekten yıkıcı biri," dedi.
"İsrail ile ilgili sözleri hiç hoş değildi. Saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Yahudi olan bir kişinin ona nasıl oy verebileceğini bilmiyorum ama bu onlara kalmış," diye devam etti.
Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile dört yıllık aradan sonra ilk kez Florida'daki Mar-a-Lago malikanesinde bir araya geldi.
Bu buluşmadan sadece bir gün önce Netanyahu, adaylıktan çekilen ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile Beyaz Saray'da buluşmuş, Gazze'deki ateşkes müzakerelerini ele almışlardı.
Harris, Netanyahu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, savaşın sona ermesi gerektiğini belirtip, "Gazze'deki korkunç insani durumdan endişe duyduğunu" söylemiş ve "Sessiz kalmayacağım." demişti.
Bu sözlerin devam eden ateşkes görüşmelerini etkileyip etkilemeyeceği sorusuna cevap veren Netanyahu, "Bence Hamas, İsrail ile ABD arasındaki görüşmelerde, anlaşmayı hızlandıracak bir belirti görmediği sürece ateşkesi önceleyecektir. Umarım, bu yorumlar bunu değiştirmez." dedi.
Harris, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde, Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için Demokrat Parti'nin delegelerinden yeterli desteği almıştı. Ancak bu durum önümüzdeki hafta Şikago'da yapılacak ulusal kongre ile resmiyet kazanacak.
Harris, perşembe günü yaptığı açıklamada İsrail'in varlığına olan "sarsılmaz bağlılığını" dile getirmiş ve kendilerini savunma haklarının olduğunu, ancak "bunun nasıl yapıldığının da önemine" dikkat çekmişti.
Bu sözler, olası Harris başkanlığında geleneksel İsrail-ABD ilişkilerinin ne yönde seyredeceğine dair soru işaretlerine yol açtı.
Beyaz Saray'dan yetkililer, perşembe günü yaptıkları açıklamada haftalardır "tökezleyen" ateşkes görüşmelerinin son aşamaya geldiğini, fakat hala çözülmesi gereken meselelerin bulunduğunu söylemişti.
Netanyahu ise, İsrail'in Gazze'de dokuz aydır devam eden işgalini sona erdirmede "istekli" olduğunu söylemiş, anlaşmanın yakın bir tarihte yapılıp yapılmayacağı sorusuna ise, "Sanırım bunu zaman gösterecek." demekle yetinmişti.
İsrail ile Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim'de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana Gazze'ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim'den beri İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 39.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 84.700 kişi de yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze'nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika'nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırımla suçlanıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.