Saadet Partisi Genel Başkanı (SP) Mustafa Kamalak, hükümetin önerdiği başkanlık sisteminin sihirli bir formül değil, despotizm olduğunu söyledi. Kamalak, anayasa ve hukuka bağlı kalındığı sürece parlamento ile Cumhurbaşkanlığı arasında bir yetki çatışmasının yaşanmayacağını belirtti.
Milli İttifak liderleri Mustafa Kamalak ile Mustafa Destici, medya temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Destici ve Kamalak, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı, partilerinin görüşlerini paylaştı. SP Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, AK Parti'nin seçim beyannamesinde de yer alan başkanlık sistemine ilişkin düşüncelerini bir soru üzerine toplantıya katılanlara aktardı. Milli İttifak olarak prensip itibariyle başkanlık sistemine karşı olmadıklarını ifade eden Kamalak, "İktidar partisi, başkanlık sistemini bir sihirli formül gibi sunuyor. Biz prensip itibariyle ittifak olarak, başkanlık sistemine karşı değiliz. Ama soru şu 'nasıl bir başkanlık sistemi?' Bize diyorlar ki 'Türk usulü başkanlık sistemi' 'Açın bakalım bohçada ne var' diyoruz. Açıyorlar; Anayasa Komisyonu'na sundukları bir metin var. Seçim beyannamesinde belirttikleri prensipler var. Oradan hareket ediyoruz. Diyorlar ki 'devlet başkanını da parlamento üyelerini de doğrudan halk seçecektir' kabul, itirazımız yok. Sonra bakıyoruz diyorlar ki 'Meclis Başkanı azledemeyecektir'. O konuda metinde bir hüküm yok. Ama Başkan Meclis'i feshedebilecektir. Biz duraksıyoruz orada. Sonrasına son derece masumane bir şekilde verilen cevapta aslında kirli bir düzen çıkıyor karşımıza. Nedir o? Eğer Meclis'i feshetme için şartlar müsait değilse, 'sen otur oturduğun yerde' diyor milletvekillerine. Peki ne olacak, yasama işini kim yapacak? 'Sen otur' oturup da ama millet maaş ödeyecek. Millet kesesinden rüşvet diye düşünüyorum bunu. Başkan, başkanlık kararnamesi çıkartarak -ki o kararnameler kanun hükmünde olacak- 'ben yasa düzenlemeleri yaparım' diyor. O zaman ürperiyorum ben bir hukukçu olarak. O zaman Meclis ne işe yarayacak? Siyasi partiler ne işe yarayacak? Devam ediyor sonra; yüksek yargı üyelerinin yarısını başkan atayacak doğrudan. Tabi ki atamaya yetkili olan görevden alma yetkisine de sahip. Sonra, valileri başkan atayacak. Bakanları başkan atayacak. Diplomatları başkan atayacak. Yüksek Öğretim Kurulu üyelerinin yarısını başkan atayacak. Sayın sayabildiğiniz kadarıyla. Haliyle atama yetkisine sahip olanın görevden alma yetkisi de bulunmakta. Ben diyorum ki, karşımıza çıkan bu sistem bir başkanlık sistemi değildir. Bu benim açımdan despotizm. Sihirli formül falan yok." şeklinde konuştu.
'AK PARTİ HER SEÇİM BİR DÜŞMAN İHDAS ETTİ'
AK Parti'nin hemen her seçimde bir düşman ihdas ettiğini savunan Mustafa Kamalak, "Şu aşamada öylesine güçlü bir düşman gözükmüyor. 'Paralel yapı, falan falan..' diyor. Ama seçim öncesi iktidar partimiz, milletin yolunu tıkayan sistem olarak parlamenter sistemi görüyor. Mevcut iktidarın aziz milletimize vaat edebileceği bir şey olmadığı için kanaatimizce sihirli bir formülmüş gibi başkanlık sistemini öneriyor. Açtığımızda paketi karşımıza sihirli formül değil, bana göre bir despotizm çıkıyor. Kaldı ki başkanlık sisteminin parlamenter sistemden daha iyi olduğunu gösteren bir kriter yoktur. Mesela; eğer iyi ise Esed'in Suriye'sindeki sistem başkanlık sistemi değil mi? Saddam'ın Irak'ındaki sistem başkanlık sistemi değil miydi? Şu an uygulanan sistem, her ne kadar ismen parlamenter sistem olsa da özü itibariyle başkanlık sistemi değil mi? Mevcut iktidar hangi kanunu çıkarmak istedi de çıkaramadı. Haliyle yetki çatışmasından bahsediliyor. Hukuka uyacak olursak, anayasaya bağlı kalacak olursak ortada bir yetki çatışması diye bir şey olamaz." ifadelerini kullandı. CİHAN