Son yıllarda herkesin bütün ayrıntıları merakla takip ettiği kanser, genel olarak sessizce ilerliyor. Çağımızın hastalığı kanserle savaşta immünoterapi vücudun bağışıklık sistemini, kanserli hücrelere karşı etkili ve daha güçlü saldırılar yapacak şekilde güçlendirerek kanserli hücrelerin büyüme ve yayılmasını durduruyor.
İmmünoterapide amacın immün yani bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kanseri kendi yenmesini sağlamak olduğunu söyleyen Liv Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Onat, immünoterapi ile ilgili şu bilgileri verdi:
"İmmünoterapi kanserde ilaç tedavisinin yeni bir boyutudur. Vücudumuzda her gün milyonlarca kanser hücresi doğar. İnsanın kendi bağışıklık sisteminde kanser hücrelerini yenebilmesi için hücreler bulunur. Bağışıklık yani immün sistemi kanser hücrelerini tanıyınca hemen harekete geçip hücreyi yok eder. Bunlarla bağışıklık sisteminde yer alan T hücreleri (T lenfositleri) savaşır. T hücreleri kanser hücresine karşı şavaşır, onu yok etmeye çalışır. Ancak kanser hücreleri üzerinde bulunan alıcı sayesinde T hücrelerini alıcılarına bağlanarak, onların kendilerine karşı savaşmasını önler. İmmünoterapi ilaçları, işte T hücreleri ve kanser hücrelerinin bu alıcılar vasıtasıyla bağlanmasını önler, T hücrelerinin görevlerini yapmalarını sağlar. İmmünoterapinin amacı immün yani bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kanseri kendi yenmesini sağlamaktır.
KEMOTERAPİDEN FARKI NEDİR?
Şimdiye kadar kanserle ilgili 3 tür ilaç tedavisi uygulanıyordu. Bunlardan birincisi (kanserde streotaksik) kanser hücreleri öldüren "sitotoksik" kemoterapi tedavisi. İkincisi hormonlara bağlı olarak gelişen meme ve prostat gibi kanserlerde hormon mekanizmalarını kırmak için kullanılan hormonoterapi yöntemleri. Üçüncüsü de son 15 yıldır kullanılan ve gün geçtikçe artan hedefe yönelik tedavi, bu tedavide amaç kanser gelişiminde ve yayılmasını sağlayan mekanizmaları bloke etmekti. İmmünoterapide ise hedef immün yani bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kanseri kendi yenmesini sağlamak.
Mekanizma olarak birbirinden farklılar. Kemoterapi hücreleri öldürüyor, immünoterapi bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Yan etkileri farklı. Kemoterapide görülen saç dökülmesi, düşük kan, bulantı, kusma gibi yan etkiler immünoterapide görülmüyor. İmmünoterapi yan etkileri daha çok immün sistemin uyarılması ile oluşan yan etkilerdir.
Kemoterapiyi uygulayabilmek için hastanın performansı iyi, vücut fonksiyonlarının yerinde olması gerekir. Hem hastalığın hem de kemoterapiye bağlı problemlerin hastaya zarar vermemesi gerekir. İmmünoterapi performansı düşük hastalarda da etkilidir. Çok halsiz, yerinden kalkamayan hastalara bile uygulanabilir. Onlar da bile etkili olabilir.
NASIL YAPILIYOR?
İmmünoterapi ilaçları, kemoterapi gibi damardan serum yoluyla verilir. Fakat kemoterapiden daha rahattır. Uygularken önemli bir sorun oluşturmaz.
İmmünoterapi ilaçları şimdilik erken hastalık dönmelerinde kullanılmıyor, yayılmış, metastaz yapmış hastalarda kullanılıyor. 4. evrede hastalarda kullanılabiliyor. Ama sonuçların iyi olması için hastanın 4. evrenin erken döneminde olması gerekir.
HANGİ KANSERLERDE KULLANILIYOR?
Birçok kanser tipinde deneniyor ve ümit vaad ediyor. Ama bugün malign melonom yani ben kanserlerinin en önemli ilacı. Malign melonomda kemoterapinin hemen hemen hiç etkisi yok, buna karşın immünoterapi çok etkili. Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde birinci seçenek olarak kemoterapi sonrası ilerleyen hastalıkta kullanılıyor. Yani önce kemoterapi uygulanıyor, hastalık ilerlerse 2.seçim olarak immünoterapi ilaçları veriliyor. Üçüncü kullanım alanı böbrek kanseri. Burada da hedefe yönelik ilaçlar başarısız olduğu zaman ikinci seçimde immünoterapi kullanılıyor. Dördüncü olarak da lenf kanserlerinde (Hodgkin hastalığı) kullanılıyor.
Bağırsak, mesane, mide ve meme kanseri için ümit vaad ediyor. Araştırma aşamasında, henüz kullanılmıyor.
NE TÜR YAN ETKİLERİ VAR?
İmmünoterapi bağışıklık sistemi ile ilgili yan etkiler yapıyor. Bunlar deride birtakım belirtiler, bağırsakta ishale olabilir. Akciğerde iltihap (mikropsuz zatüre), hormon sistemi üzerinde etkileri olabilir. Örneğin tiroid bezi üstüne etki ederek yavaş ya da hızlı çalışmasına neden olabilir. Böbrek üstü bezi yetersizliği yapabilir. Hipofiz bezinin yetersizliği görülebilir. Halsizlik, iştahsızlık yapabilir. Yan etkilerin çok iyi bilinmesi, hastaların sıkı takip edilmesi gerekir. Bu yüzden immünoterapi uygulayan medikal onkologların bu yan etkiler oluştuğunda ilacın ne zaman kesileceğini, ne zaman devam edileceğini iyi bilmesi, önlemler alması gerekir. Sadece medikal onkologlar da değil, göğüs hastalıkları, endokrinoloji, gastroenteroloji gibi diğer dallardaki hekimlerin de herhangi bir yan etki görüldüğünde nasıl müdahale edilmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Örneğin yan etkiler görüldüğünde kortizon kullanmak hayat kurtarabilir. Bu yüzden hekimin kortizonu ne zaman kullanacağını bilmesi gerekir."
CİHAN