Memduh Boydak’ın feryadını duyabildiniz mi? İki gün evvel Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin huzurunda şu sözleri sarf etmişti: “Üç satır iddianame ile ben, kardeşlerim ve yeğenim tutuklandı. Yaşadığımız durum kurt-kuzu hikâyesinden başka bir şey değildir. Şirketlerimden birisi olan Bizim Menkul Değerler AŞ’de 60 ortak bulunmasına rağmen tutuklu olan sadece biziz. Yapılan uygulama ‘Boydaksa koy sepete’ şeklindedir.”
Memduh Bey işadamlarını, esnafları üç satır iddianame ile hapse atanlara üç cümleyle cevap vermiş. Talebeye burs vermek, evladının kolej eğitimi almasını istemek, TUSKON üyesi olmak ya da Bank Asya’da hesap açtırmak niye suç olsun? Bahse konu müesseselerin hepsi devletin teftiş ve uhdesinde, anayasa ve kanunlar muvacehesinde muadilleri ile aynı şartlarda faaliyet gösterdiğine göre buna benzer saiklerle geriye dönük suç ihdas edenlerin maksadı üzüm yemek olamaz.
BOYDAKLAR KAPIYA GELENİ BOŞ ÇEVİRMEZDİ
Senelik 7 milyar lira satış geliri elde eden, yedi şirketi İstanbul Sanayi Odası 500 Büyük Şirket listesinde yer alan, 15 bin kişiyi doğrudan istihdam eden, 107 ülkeye ihracat yapan ve Kayseri’de tahsil edilen 100 liralık verginin 45 lirasını tek başına ödeyen Boydak Grubu’nun CEO’suydu Memduh Bey. Tek suçu Hizmet Hareketi ile gönül bağı olmasıydı. Hayatı, filleri ve konuşmaları ile dürüstlüğün, çalışkanlığın ve cömertliğin timsaliydi. Aileden gelen bir düsturları vardı. Kapılarına gelen eli boş çevrilmiyordu. Hayır işleri yardım talep edenin cemaatine, meşrebine ve mezhebine bakmadan yapılıyordu.
Boydak ailesi, Saray’dan gelen ‘ayaklarını denk alsınlar’ tehditlerine rağmen inandıkları değerlerden taviz vermedi, oldukları gibi görünmeye devam etti. Hacı Boydak, tavassutta bulunanlara, “Babamız ırgatlık yaptı. Ben de bağlarda ırgatlık yaptım. Zenginlikse Allah’ın lütfu. İcap ederse gider yine ırgatlık yaparım. Allah’tan gelene boynumuz kıldan ince” cevabını vermişti. Devleti organize mafyaya dönüştüren devrin muktedirleri, Boydak ailesinden bu haysiyetli duruşun intikamını alıyor. Ötesi lafügüzaftır…
MUSTAFA KOÇ’UN TEŞVİKİ İLE TÜSİAD YÖNETİMİNE GİRDİ
Memduh Boydak, merhum Mustafa Koç’un teşvik ve telkinleri ile Muharrem Yılmaz’ın listesinde TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’nı ifa etmişti. Üstlendiği vazifeleri titizlikle ikmal etmiş ve TÜSİAD camiasının takdirini toplamıştı. Cansen Başaran Symes’in başkanlığında da yönetim kurulu üyesiydi.
4 Mart 2016’dan beri suçunun ne olduğunu bilmeden mahpus. Bu kadar vasıfları haiz bir iş insanı 17 aydır demir parmaklıkların ardında sevdiklerine, işine, arkadaşlarına, ailesine ve sevdiklerine hasret.
O gün bugündür üyesi olduğu TÜSİAD’ın ve Kayseri’den hemşehrileri aile dostu, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Rifat Hisarcıklıoğlu’nun (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı) vefasızlığı kadar hemşerilerinin sessizliğine hayıflanmamak ne mümkün! Boydak ailesinin Gül’e gösterdiği vefanın onda birini Gül onlara gösteremedi.
BOYDAK AİLESİ ÜZERİNDEN HERKESE GÖZDAĞI
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Hizmet Hareketi’ne matuf cadı avında Boydak ailesinin önde gelen isimleri mağdur edildi. Ağabeyi Hacı, kardeşi Bekir ve yeğeni Sami (Mustafa Boydak’ın oğlu) derdest edildi. Amcasının oğlu Şükrü Boydak (Hacı Boydak ile yaşıt) ve Şükrü beyin eşi Aliye hanım da ‘hayırseverlik’ yaptıkları için hapse atıldı. Erol (Şükrü beyin oğlu), Memduh beyin kardeşi Mustafa ve yeğeni Murat Bozdağ da adlî kontrol şartları altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.
İstanbul’da Güllüoğlu, İzmir’de Kavuk, Ankara’da Koza, Gaziantep’te Nakipoğlu ailelerinde olduğu gibi Kayseri’de de Boydaklar hedef tahtasına konuldu. Nitekim korkaklık bulaşıcı bir hastalıktı. Hizmet Hareketi’ne mensup büyük aile ve gruplara diz çöktürülebilirse gerisi çorap söküğü gibi gelecekti.
KORKAKLIK BULAŞTIKÇA ZULÜM SIRADANLAŞTI
Boydak gibi ailelere yapılan operasyonlara fısıltı gazetesinde şu başlıklar atılıyordu: “Bu kadar büyük ve zengin gruplara bunları yapabilenler bize ne yapmaz! Aman sesimizi çıkarmayalım.” Bu korkaklık kültüründe hukuksuzluklara karşı örgütlü bir muhalefet tesis edilemeyince zulüm sıradanlaştı. Silik ve sindirilmiş maşeri vicdandan mütevellit ahval-i umumî, AKP’nin inhisarı altındaki hâkim-savcılar ve kolluk kuvvetleri için bir nevi cesaret aşısı oldu.
Moğol hükümdarı Hülagu ve askerlerinin 21. asırdaki takipçilerinin Boydak ailesinde rahatsız etmediği kimse kalmadı. Yine de mütevekkil duruşlarını bozmuyorlar. Anadolu’da dişiyle tırnağıyla kazıyarak bir yerlere gelmeye muvaffak olmuş nadir ailelerden biri en ağır hukuk ihlallerine rağmen vakarını muhafaza ediyor.
Şirketleri ellerinden alındı. Annelerinin cenaze namazına elleri kelepçeli getirildiler. Kelepçeler namaza duruncaya dek çıkarılmadı. Geçmişte profesyonel sebeplerle işten çıkardıkları insanların ‘gizli tanık’ ismi altında sıraladığı iftiralara cevap vermeye çalışıyorlar. Suçlulukları ispat edilmedi, suçsuzluklarını ispat etmek için çırpınıyorlar. Erdoğan Türkiyesinde hukukun perişan hali!
EMLAKÇILARI DA HAPSE ATACAK MISINIZ?
Esasında Bizim Menkul Değerler’in (BMD) yaptığı 2 milyon TL’lik hisse işleminden Boydak ailesini mesul tutmanın elle tutulur bir tarafı yok. Borsa’da işlem gören hisselerin alıp satılmasında aracılık hizmeti veren BMD’nin ortağı olmak suç ise şirketin bütün ortaklarının hesap vermesi icap etmez miydi? Boydak ailesi haricinde kimse tutuklu değil.
İsmi üzerinde aracı kurum. Hisse ticaretinde aracılık hizmeti veriyor. Patron hangi hisse alındı, hangisi satıldı nereden bilecek? Bu hisseler Sermaye Piyasası Kurulu’nun müsaadesi ile piyasada dolaştığına göre BMD ortakları seneler sonra ‘teröre mali destek vermek’ ile nasıl itham edilebiliyor?
Borsa’da her gün milyonlarca lot el değiştiriyor. Bu hisseleri alan ya da satan birilerinin suça karışması mevzuata uygun aracılık hizmeti veren şirketi ve ortaklarını alakadar etmez. Aynı zihniyetteki savcılar, cinayet işleyen ya da hırsızlık yapan birine ev satan emlakçıları da hapse mi atacak? BMD’nin aracılık ettiği hisse o gün legal. İşlemin bütün onayları alınmış. Öyleyse bugün bu davada hukukî mesnet aramak abesle iştigaldir.
SAVCI, ORTAĞA BANKA EFT’Sİ İÇİN ‘DARBE PARASI’ DEDİ
Boydak ailesinin BMD üzerinden teröre malî destek verdiğini iddia eden savcı daha evvel de Memduh Boydak’ın darbenin finansörü olduğunu iddia etmişti. İşin aslı bambaşkaydı. Darbe delili olarak gösterilen banka EFT’sinin HES Kablo’nun ortaklarından birine hisse devrine mukabil gönderilen paradan başka bir mahiyeti yoktu.
Muhatabın (ortağın) asker olması işlemin ticarî vasfını ortadan kaldırmaz. Nitekim Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporu da Memduh Boydak’ın banka transferinde herhangi bir suç unsuru bulunmadığını teyit etmişti. Hizmet Hareketi ile irtibatlı ise at çuvala. Boydak ise koy sepete… Tevkif edilenlerin peşinen suçlu ilan edildiği mevcut iklimde adil yargılamadan bahsedilemez.
KURT ADALETİYLE NEREYE KADAR
Memduh Bey’in aynı muhakeme safahatında yaptığı şu tespitleri hassaten hukuk insanları tekrar tekrar okumalı: “Bizim Menkul Değerler, Sermaye Kurulu tarafından sürekli denetlenen bir kurumdur. Ancak üç satır iddianame ile ben, kardeşlerim ve yeğenim tutuklandı. Yaşadığımız durum kurt-kuzu hikâyesinden başka bir şey değildir. Şirketlerimden birisi olan Bizim Menkul Değerler’de 60 ortak bulunmasına rağmen tutuklu olan sadece biziz. Yapılan uygulama ‘Boydaksa koy sepete’ şeklindedir. İddianame kapsamında yargılanan Mehmet Konuk nasıl tutuksuz yargılanıyorsa ben, kardeşim ve yeğenlerim de tutuksuz yargılanmalıdır. Suçlamaları kabul etmiyoruz.”
Memduh Bey hal-i hazır davaların siyasî olduğunu haykırdı. Bütün mazlumların hissiyatına tercüman oldu. Ne vakit Memduh Boydak’ın çığlığı makes bulur ancak o gün adil yargılamadan bahsedilebilir.
O güne dek Türkiye’de adalet, kurt adaleti olarak anılacak.
Semih Ardıç / Tr724