ARİF ASALIOĞLU
Geçen hafta sonu 27 saatlik bir tren yolculuğu ile Moskova’dan Kırım’a gittim. Kırım’a ve Rusya’nın Ukrayna sınırına yakın 10 bölgesine uçak seferleri bir yılı aşkın süredir, güvenlik nedeniyle yapılmıyor. Tren, otobüs ve özel araç ile gitmek ise serbest. Özel araçlar Kırım Köprüsü’nün her iki tarafında sıkı kontrolden geçiriliyor.
İşin açıkçası iki yıllık pandemi süreci ve Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın başlamasından sonra Kırım’da yaşanan gelişmeleri ve değişiklikleri merak ediyordum. Önceki yıllar, ya Yalta Konferansı ya değişik etkinlikler nedeniyle gitmek nasip olmuştu.
Yol boyunca Rusya’nın farklı yerlerindeki karlı arazilere nispeten Kırım’da buğday tarlaları artık yeşermişti. Ağaçlar ise bugün yarın bahar havasına dönmek üzereydi. Güzergah gereği Simferepol, Canköy ve Armiyans şehirlerini gördüm ve halktan sıradan insanlarla konuşma imkanım oldu. Tren istasyonuna yakın bir pazarda “çiğ börek” (bir çeşit gözleme) satan Kırım Tatarı olduğunu söyleyen Aygül isimli satıcı “biz çok azaldık” diyor. Tahminlere göre Kırım’ın nüfusu şimdi 2 milyon civarında ve yüzde 63’ü Rus, yüzde 22’si Ukraynalı, yüzde 9 Kırım Tatarları ve diğer halklardan oluşuyor.
Kırım’ın yerel yönetim başkenti Simferepol’e trenle ulaştıktan sonra diğer seyahatler hep otomobille oldu. Yol boylarında ve şehir merkezlerinde polis ve askerlerin birlikte güvenlik sağladığı çok noktalardan geçtik, fakat bizi hiçbir yerde durdurmadılar. Aracı kullanan Kırımlı Elmar bey, “nadir durduruyorlar” dedi. Sonrasında, “aslında Kırım geneli sakin, sadece kuzey taraflarda, Ukrayna ile adanın birleştiği yerlerde kontroller fazla. Birde askeri yoğunluğun ve donanmanın olduğu Sivastopol taraflarında dışarıdan gelen araçlara kontroller yapılıyor. Simferepol, Bahçesaray ve sahil şeridi çok sakin ve hayat eskisi gibi devam ediyor” dedi.
Bu arada onun söylemesine göre iç göçle Kırım’ın nüfusu biraz artmış. Özellikle Rusya’nın soğuk bölgelerinden gelenler çok olmuş. Ayrıca Deniz kenarı olan Yalta, Alupka, Aluşta gibi sahil kentlerine inşa edilen lüks villa tipi konutların sayısı artmış. Ayrıca devlet teşvikleriyle 4-5 yıldızlı otellerin sayısı artırılmaya çalışılmış. Bilindiği gibi bu sahil şeridinde, dağların denize paralel yükselmesi nedeniyle iklim tamamen değişmekte, Türkiye’nin Antalya’sını andırmaktadır. Sadece Karadeniz daha dalgalı ve biraz serin.
2022 yılı turizmde en kötü yıl
Simferopol’e kısa süreliğine gelişimizin bir parçası olan ve kendi iş yerleri olan Tatyana, “bütün 2022 yılı boyunca sahil şeridinde turizm en kötü yılını yaşadı. Pandemi nedeniyle 2020 yılında sektör çok zarar etti. 2021 yılı ise rekor turist sayısına ulaştı. Çünkü salgın nedeniyle, başka ülkelere halen dış seyahatler tam başlamamıştı. Bu nedenle iç turizm gelişti. Ama 2022 savaşın etkisiyle sezon düşük geçti, umarız bu yıl aynısı olmaz” şeklinde konuştu. Haliyle Kırım’ın ana geçim kaynaklarından bir tanesi turizm gelirleridir. Tabi ki bütün ülkede olduğu gibi Kırım’da da halk çoğunluk olarak (yüzde 45) devletten aldığı maaşla ve devlet desteğiyle geçiniyor.
Bu arada 2014 ile 2018 yılları arasında modernize edilen Kırım Havaalanı şimdi güvenlik nedeniyle seferlere kapalı. Etrafındaki kompleks yapılarla bir mega proje olarak inşa edilen havaalanı 2020 yılında, Rusya’nın en güzel ve en rahat havalimanı olarak seçilmiş. 2021 yılında ise gelen-giden yolcu sayısı bütün zamanların rekorunu kırmış ve 6 milyon 830 bine ulaşmış.
İçme suyu problemi
Kırım yarım adasının en kuzeyinde olan Armiyansk şehrine giderken Elmar bize Dinyeper nehrinden Kırım’a su akıtan kanalları da gösterdi. Bilindiği üzere Kırım’ın tatlı su problemi var ve bu sorun yaklaşık yüz yıldır Dinyeper nehrinden açılan suni kanallarla çözülüyor. 2014 Kırım olayları Rusya ile Ukrayna arasında krize sebep olunca Kiev yönetimi bu kanalları kapatmıştı. Geçen sene 24 şubatta, Donbass bölgesi merkezli başlayan savaşın güneye kaydırılmasının ana sebeplerinden bir tanesi Kırım’ın su sorununun çözülme ihtiyacıydı. Rusya, Kırım’a su akıtan kanalların güzergahındaki bütün şehirleri kontrolüne geçirdi.
Trenle ve karayoluyla Kırıma ulaşım yeni yapılan Kerç köprüsünden gerçekleşiyor. Hem giderken hem de gelirken vagonlardaki yolcular koridordan köprünün fotoğrafını çekiyorlar. Çünkü köprünün mimari özelliğinden ziyade Kırım’daki iktidarın sağlanması adına Ruslar için sembolik yönü var. Vagondan görüntüsü bile gösteriyor ki köprü için masraftan kaçınılmamış. İnşasında son teknolojiler kullanılan ve 18 km uzunluğu olan köprünün onlarca bağlantı yolları var. Hem kara hem de demir yolu olmak üzere çift gidiş geliş yolları bulunuyor. Resmî açılışını bizzat Devlet Başkanı Vlademir Putin’in yaptığı Kerç/Kırım köprüsü için 3.6 milyar dolar para harcandı.
Tatarlar ve Kırım
Savaşın başlamasının ardından, Türkiye ile iş birliği içinde olan çok sayıda Kırım Tatarı, İstanbul ve Bursa gibi şehirlerde yerleştiler. Ayrıca farklı kanallarla Polonya, Romanya ve diğer Avrupa ülkelerine göç ettiler. Ama yine de Kırım’da yaşamaya devam eden Kırım Tararları nüfusu elbette ki daha fazla. Söylentilere göre, seferberlik konusu Rusya’nın diğer şehirlerinde halk arasında nasıl tedirginlik oluşturduysa aynı şekilde Tatar Aileleri içinde ayrı bir endişe oluşturmakta. Gün itibarıyla Kırım’da ne kadar Tatar halkı kaldı, bunu bilmek şimdilik zor. Fakat, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanlarla işbirliği yaptıkları suçlamasıyla Rusya tarafından topluca Sibirya ve Türkistan’a sürgün edilmiş olmalarının psikolojik etkisi halen zihinsel olarak canlı.
24 Şubat'ta Ukrayna'da başlayan savaş, Kırım meselesini yeniden uluslararası toplumun gündemine getirdi. Ancak bu konuda Rusya’nın üzerinde hassas olarak durduğu kırmızı çizgileri var. Kırım yarımadası stratejik konuma ve elverişli iklime sahip olmasından dolayı her dönemde önemini korumuştur. Rusya, Sivastopol şehrinde sürekli güçlü donanma bulundurmuş ve Karadeniz’deki etkinliğini Kırım üzerinden sağlamıştır. Yarımadanın yüzölçümü 26 bin 140 kilometre. Kıyılarında doğal liman görevindeki koylar gemiler için elverişli bir sığınak vazifesi görmektedir.
Dörtte üçü düzlüklerle kaplı olan Kırım’da iklimin de elverişli olması burada tarım ve hayvancılığı verimli kılmaktadır. Dolayısıyla Kırım’ın sahip olduğu potansiyel buraya olan ilgiyi de artırmıştır. Kırım jeopolitik konumu dolayısıyla bütün kuzey bölgelerin Karadeniz’e açılan kapısı olmasının yanı sıra Kafkasya ile Avrupa’yı bağlayan bir merkez durumundadır. Bölge bu öneminden dolayı tarih boyunca birçok devletin ilgi alanına girmiştir. Bütün bunların farkında olan Kremlin Yönetimi, Karadeniz’in incisi Kırım’ı her pahasına elinde tutmaya çalışacaktır.