Parti Genel Başkanı Karslı, geçen yıl katıldığı bir televizyon programında AKP'nin kuruluşunu anlatmış, partinin ABD tarafından İsrail'in güvenliğinin sağlanması, İslam'ın yeniden yorumlanmasına ön ayak olunması ve Büyük Ortadoğu Projesi'ne onay verilmesi karşılığında iktidara taşındığını, Erdoğan'ın şartları kabul ettiğini belirtmişti. Abdurrahman Dilipak'ın da aynı şeyleri söylediğini ifade eden Karslı, AKP'nin proje bir parti olduğunu bu şekilde savunmuştu

Karslı şüphesiz sadece bu açıklamalarıyla değil birçok farklı konudaki eleştirileri ile içerden biri olarak Erdoğan'ın canını sıkıyordu.

Gül ve Arınç gibi siyasi figürlerin örtülü desteğiyle Erdoğan'a karşı harekete geçeceği beklentisi olan Karslı geçtiğimiz aylarda zehirlendi. Karaciğer rahatsızlığı yaşadığı şeklinde çevreye duyurulan ve hatta Türk medyasında hiç yer bulamayan zehirlenme hadisesi sonrası adli bir işlem yapılmadı. Erdoğan'a muhalif siyasi duruşu ve AKP içinden oy çalma potansiyelini zehirlenme hadisesinin sebebi olarak gösteren siyasi gözlemciler, Ankara'da çok sayıda kişinin konunun aslını bilmesine rağmen örtbas edilmesini de şüpheli buluyor.

Gül ekibinin vitrine sürdüğü ancak Erdoğan'a karşı gerekli lojistik destek vermediği Karslı uzunca bir süre yoğun bakımda kaldı ve hala nekahat devresini yaşıyor. Şimdilerde akademisyeninden gazetecisine, ev hanımından öğretmenine kadar onbinlerce kişiyi sırf şahsi kini sebebiyle tutuklatan Erdoğan'ın açtığı yeni terör örgütü torbasına Profesör Karslı da sokulmak isteniyor.

Daha önce operasyon için herhangi bir dosyası bulunamayan Karslı için darbe girişimi sonrası açılan torba elverişli gözüküyor. İsimsiz bir ihbar, Bank Asya'da açılmış bir hesap, Kimse Yok mu derneğine yapılmış bir bağış, aklınıza artık ne gelirse gözaltına alınmak, hayatınızın alt üst olması için yeterli.

Prof. Dr Karslı için verilen gözaltı kararının anlamı açık. Karslı'yı sahaya sürenlere ya daha görünür olun ya da 'tamamen yok olun, düşündüklerinizi zinhar hayata geçirmeye çalışmayın' deniyor. Çünkü siyasi hayatının en güçlü ama riskleri sebebiyle de en kırılgan dönemini yaşayan Erdoğan rüzgarı yakalamışken canını sıkan içerideki muhaliflerini ezip geçmek istiyor ve açıkça onları ringe çekmek için gel gel yapıyor.

Sizce hangisini tercih edecekler?