Yaklaşık bir yıl önce Özgecan Arslan cinayetiyle sarsıldı Türkiye. Vahşi bir şekilde öldürülen üniversiteli genç kız, yediden yetmişe vicdanı olan herkesi derinden etkiledi. Bu acı olay, öyle bir öfke seline yol açtı ki, yurdun dört bir tarafında protesto gösterileri düzenlendi. Eylemler gerçekleşti. Dolmabahçe’de düzenlenen protesto yürüyüşüne katılmış, o öfkenin bir kısmına yakından tanık olmuştum.
Özgecan Arslan’ın ailesi dün gece özel bir televizyon kanalında yayınlanan programa konuk oldu. Babası yeni bir beste yapmış ve bunun üzerine bir yorum yapılıyordu. Stüdyoda duygusal anlar da yaşandı. Bu vesileyle o acı olay bir kez daha hatırlanmış oldu. Bir ara Özgecan’ın babası stüdyoda izleyici koltuklarında oturan genç kızlara dönerek, “Sizler benim kızımın yaşındasınız, sizleri kendi çocuğuma benzetiyorum” diyordu.
Aslında o genç kızlara sorulması gereken önemli bir soru vardı: “Sokağa çıktığınızda, okula giderken, okuldan dönerken kendinizi güvende hissediyor musunuz?”
Bu soru ısrarla sorulmalıydı. Neden ısrarla diyorum; sebebini de size yeni yaşanmış acı bir olay üzerinden anlatayım. Bağdat Caddesi İstanbul’un en işlek caddelerinden biri. Bu caddede sık sık trafik uygulaması yapılır. Kural ihlali yapan sürücüler uyarılır, cezalar kesilir. Peki yol düzenini sağlamak için gösterilen bu hassasiyet, kaldırım üstü ve ötesinden neden esirgenir? Mesela yol düzenine azami dikkat gösterilen Bağdat Ceddesi'nde Özgecan olayını hatırlatan bir hadise yaşandı. 19 yaşındaki üniversiteli kız, dolmuştan inip kaldırımda evine doğru yürürken eli bıçaklı bir saldırganın hedefi oldu. Genç kız tecavüze uğradı, gasp edildi.
Olayın yaşandığı yer şehir dışında ıpıssız bir yol kenarın, hiç kimsenin yaşamadığı bir dağ başı değil. Bağdat Caddesi, İstanbul’un göbeği, en hareketli bölgelerinden biri. Genç kız için duyduğumuz üzüntü bir yana, bu haberi okuduktan sonra sokakta güven içinde kim dolaşabilir ki sizce? Kim bilir haber olmayan, internet sitelerinde yer bulmayan ne acı olaylar yaşanıyor bu ülkede.
Ciddi bir asayiş problemi var. Özellikle büyük şehirlerde hırsızlık, gasp, taciz, yaralama olaylarında belirgin bir artış söz konusu. Ve bu artış geçmişte yaşanan acı olaylardan ders çıkarılamadığının çok açık bir göstergesidir. Özgecan olayından sonra o vahşi cinayeti işleyen sanıklara ağır cezalar verildi. Ama belli ki bu ağır yaptırımlar suça yönelenleri ürkütmüş değil. Hakkını yemeyelim eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, bu konuda başarılı çalışmalara imza atmış bir isimdi. Onun başlattığı güven timi projesi sayesinde bu tip asayiş olayları önemli ölçüde azaltılmıştı. Önleyici hizmetlerde önemli mesafe alınmıştı. Ne yazık ki asayiş sorunları son dönemde İstanbulluları endişelendiren olaylar sıralamasında zirveye tırmandı.
Bu toplumda yaşayan herkes sokağa çıktığında güven içinde evine dönebilmeli. Güvenlik endişesiyle yaşamayı bu ülkenin hiçbir ferdi hak etmiyor. Hepimizin ailesi sevdikleri var. Kimse böyle acılar yaşamak istemez. Ama şu soruyu tekrar tekrar soralım; "Kendinizi güvende hissediyor musunuz?"
e-mail: [email protected]
twitter: aydin_huseyin_