Geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama Kenya'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Bütün dünyanın gözü Kenya'da, Obama'nın ağzından çıkacak kelimelere kulak kesildi. Konuşmasına 'Benim adım Barack Hüseyin Obama, Amerika Birleşik Devletleri Başkanıyım, Kenyalı bir babanın evladıyım...' diyerek başlayan Obama Kenya nezdinde bütün dünyaya çok anlamlı öğütler verdi. Samanyoluhaber.com yazarlarımızsan ve Ebru TV Afrika Haber Koordinatörü Nadir Kılıç, Obama'nın Kenya ziyareti izlenimlerini 'Unutma annenden Başkan doğmadın' başlıklı yazıya döktü.


İşte Kılıç'ın o yazısı:

Havuz Dünyasının Lideri değil tabii Barack Obama... Bir yeri ziyaret edecekse hazırlıklar aylar öncesinden başlıyor, güvenlik tedbirleri gözden geçiriliyor, gerekirse ABD ordusu önlemlerini kendisi alıyor. Yapacağı konuşma daha yazılmadan gazetelerin sayfalarında değerlendiriliyor, televizyonlar söylemesi muhtemel cümleler üzerinden açık oturumlar yapıyor.

Hatta Havuz Dünyasında da tecrübe edildiği gibi o “başsağlığı için” aradığında bile bazı devlet adamları muhatap alınmış olmanın verdiği öz güvenle kendini nimetten zannediyor.

Böyle bir gücün, popülaritenin, ilgi ve alakanın merkezindeki isim geçen hafta Kenya’daydı. İş dünyası, hükümet ve muhalefet liderleri, sivil toplum kuruluşları ve halkla bir araya geldi. Aşağı yukarı uyuduğu saatler dışındaki her adımı ya internet üzerinden ya da TV'ler aracılığıyla canlı yayınlandı.

Afrika üzerinde nasıl bir izlenim bıraktığını hemen söyleyeyim. Bulunduğu yerin de, oturduğu koltuğun da, sorumluluğunu, yetkisini ve gücünü iyi biliyor. Bana göre ise bütün bunların yanında belki de en önemlisi, ABD başkanı tanrı ya da bir melek olmadığını ve bir insan olduğunu unutmadan konuşuyor ve yaşıyor.

Eline Kenya bayrağı alıp sallamadı, Kenya milli takımının atkısını takmadı, İncil göstermedi, ama konuşmasına öyle bir giriş yaptı ki Kenyalılar onun söyleyeceği her şeyi onaylamaya, verdiği tavsiyeleri yerine getirmeye hazırdı. Şöyle başladı Obama:

 “Benim adım Barack Hüseyin Obama, Amerika Birleşik Devletleri Başkanıyım, Kenyalı bir babanın evladıyım. Kenya’ya ilk gelişimde beni ilk tanıyan kişi Barack Obama olduğum için değil babama benzediğim için tanıdı. Kız kardeşimin evinde koltukta yattım, Kenya sokaklarında kayboldum, aracım bozuldu yolda kaldım. Ugali ile sukuma viki bile yedim.”

“O günlerden bu yana değişen bir şey var. İlk geldiğimde havalimanında çantam kaybolmuştu. Şimdi Air Force One’la geldiğim için böyle aksilikler yaşamıyorum.”

Bu girişle Obama, başta halk olmak üzere siyasiler ve iş adamlarını daha konuşmasının başında avucunun içine aldı. O ne söylese insanlar inanmaya, yerine getirmek için çabalamaya hazırdı. O ne yaptı, en başta kendi ya da ABD için şovenizm yapmadı. Kenya özelinde de Afrika’nın genel hastalıklarına reçete olabilecek tavsiyelerde bulundu.

En çok iki konunun üzerinde durdu.

1-RÜŞVET

“Afrika denilince akla rüşvet gelmemeli, ülkelerin adı rüşvetle özdeşleşmemeli. Halkı aptal zannetmeyin, bir yöneticinin maaşıyla yaşantısı, bindiği araba, kaldığı ev birbirine uymuyorsa insanlar o kişinin rüşvet aldığı anlamaz mı? Rüşvetle mücadeleye de en tepeden başlamalısınız.”

2-ÖLÜNCEYE DEK BAŞKANLIK

“Demokrasi barış içinde yapılan seçimle başlar. Unutmayın ki anamızdan Başkan doğmadık.”

ABD Başkanı Afrika’nın genel hastalığı olduğu için bu iki meselenin altını çizdi, hemen hemen her konuşmasında tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Şimdi Kara kıta deyip geçtiğimiz, Kabile devleti ya da Muz Cumhuriyeti diyerek en kötü ihtimallerin olabileceği yerler olarak düşündüğümüz Afrika için söylenenleri tek tek alın Türkiye’ye yapıştırın. Bizde fazlası çıkacak eksiği olmayacak.

Ülkeyi rüşvet ve yolsuzlukla boğan ama her şeyi yalanla süsleyen, analarından seçilmiş olarak doğduğunu zanneden ömürlük yöneticiler bizde fazlasıyla var. Üç maymunu oynayan halkımız ile onları terörün kucağında uyutan yöneticilerimiz Afrika’dakilere tarihi fark bile atar.