İki küçük kızını, babasını ve kayınvalidesini cezaevi ziyareti dönüşü meydana gelen kazada kaybeden ve eşi cezaevinde olan Hatice Civelek (33), kamuoyuna açık mektup yazdı. Eşi ile en son geçen hafta Perşembe günü görüşebildiğini ve sinir sisteminin tamamen çöktüğünü belirten Civelek, “Artık bir hastaneye alınıp tedavi edilmesini istiyorum” dedi. “Ben evlatlarını, babasını, işini, sağlığını kaybetmiş bir insan olarak sizden yardım istiyorum” sözleriyle Türkiye ve dünya kamuoyuna seslenen Hatice Civelek, “Hayattaki tek dayanağım olan (ki eşim için de aynısı söz konusu) eşime çok ihtiyacım var. Eşim ağır seyreden psikolojik rahatsızlıkları yüzünden aklını kaybetmek üzere. Ruhi problemlerin de zirveye çıkardığı fizyolojik problemleri de (şeker, kolesterol vb) eşimi çok zorluyor.” ifadelerini kullandı.
İşte Hatice Civelek’in o mektubu:
“Ben 1986 doğumlu Hatice Civelek. 15 Temmuz'dan sonra 672 sayılı KHK ile ihraç olmuş olan bir sınıf öğretmeniyim. Eşim Evren Civelek ise 5 Nisan 2017 tarihinde İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde bir devlet lisesinde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği yaparken gözaltına alındı. 7 Nisan günü ise tutuklanarak Ankara Sincan T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na (CİK) gönderildi. Oradan yaklaşık 40 gün sonra biz ikametemiz olan Düzce’ye sevk istemiş olmamıza rağmen Keskin Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildi. Burada yaklaşık 3 ay kaldıktan sonra mahkemesi oldu. Mahkemede öğrendik ki koğuş içinden de bir şikayet olmuş. Daha sonra bu şikayetten de bir mahkeme açıldı ve mevcut mahkeme ile birleştirildi.
Eşim ilk mahkemeden sonra tekli odaya alındı. Belli aralıklarla 6 duruşma görüldü. Hiçbir delil olmadan sadece itirafçıların ifadeleri ile mahkemeler ertelendi. Bu süreç boyunca da eşim sürekli Düzce’ye sevk istedi.
7 Aralık 2018 tarihinde ben, babam (Emin Balıkçı), kayınvalidem (Havva Civelek), kızların (Naime Berra ve Betül Civelek) Keskin’e eşimi görmeye açık görüşe gittik. Görüşten Düzce’ye dönerken Ankara Mamak’ta trafik kazası geçirdik. Kazada babam, kayınvalidem ve kızlarım hayatlarını kaybettiler. Ben ise çeşitli kırıklarla kurtuldum. Sırtımdaki omurga kırığından ameliyat olarak hastaneden taburcu oldum. İnsanlar anne babasını kaybetme, evladını kaybetme, sevdiklerinin yaralanması, işini kaybetme, özgürlüğünü kaybetme gibi olayların sadece birini yaşadığında bile ağır psikolojik sorunlar yaşarken eşim bunların hepsini aynı anda yaşadı. Bunun sonucu olarak hem psikolojik hem de fizyolojik çöküş kaçınılmaz oldu. Eşim zaten şeker hastası idi. Yaşadıklarından sonra bu hastalığı çok daha ağır seyretmeye başladı.
Kazadan yaklaşık bir buçuk ay sonra 28 Ocak 2019 tarihinde Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasından 12 yıl ve 13 yıl 6 ay olmak üzere 25 yıl 6 ay ceza aldı. Gerekçeli karar okunduğunda tüm yargı mensuplarını hayrete düşüren bu karar yetmezmiş gibi 17 Ocak tarihinde birleştirilen ikinci dava ile aynı konu ve iddianameye sahip üçüncü bir dava Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı. Bu mahkeme de hala devam etmekte.
Ben evlatlarını, babasını, işini, sağlığını kaybetmiş bir insan olarak sizden yardım istiyorum. Hayattaki tek dayanağım olan (ki eşim için de aynısı söz konusu) eşime çok ihtiyacım var. Eşim ağır seyreden psikolojik rahatsızlıkları yüzünden aklını kaybetmek üzere. Ruhi problemlerin de zirveye çıkardığı fizyolojik problemleri de (şeker, kolesterol vb) eşimi çok zorluyor.
Evlatlarının cenazelerinde bir arada olamayan, birbirine sarılıp ağlayamayan bizler gerçek manada zor günler geçiriyoruz. Eşimin cezaevinden çıkmasını ve bir an önce psikolojik tedavisinin olmasını istiyorum. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum.”