Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması nedeniyle Cumhuriyet gazetesini ziyarette bulundu. Kılıçdaroğlu, "İki gazeteci arkadaşımızın tutuklanıp hapse atılmaları, basın tarihimiz açısından da demokrasi tarihi açısından da kara bir lekedir." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün MİT TIR'ları soruşturması kapsamında tutuklanması nedeniyle Cumhuriyet gazetesini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu'na CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ve CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de eşlik etti.
Gazete binası önünde Cumhuriyet'in önemine dikkat çekerek açıklama yapan Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet gazetesi Türk basının çınarıdır. Onun haberleri, onun yorumları sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada ses getirmektedir." ifadelerini kullandı.
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "İki gazeteci arkadaşımızın tutuklanıp hapse atılmaları, basın tarihimiz açısından da demokrasi tarihi açısından da kara bir lekedir. Haber yaptı diye bir gazetecinin tutuklandığı bir süreci malesef yaşadık. Gazetecinin görevi zaten haber yapmaktır. Haber yaptı diye tutuklanan gazeteci mi olur? Haberin yanlış olduğunu söylemiyorlar, haberin doğru olduğunu kabul ediyorlar. 'Neden doğru haber yaptın' diye gazetecileri tutuklayıp hapse atıyorlar. Kabul edebileceğimiz bir olay değildir." şeklinde konuştu.
'HANGİ KIRMIZI ÇİZGİDEN SÖZ EDİYORSUNUZ?'
"Herkes ayakta, herkes huzursuz ve bütün bunlar ileri demokrasi söylemleri altında gerçekleşiyor." diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sözlerine atıfta bulunarak, şöyle devam etti: "'Medya özgürlüğü bizim için kırmızı bir çizgidir' deniliyor. Hangi çizgiden söz ediyorsunuz? Çağ dışı bir anlayıştan kırmızı bir çizgi mi olur? O haber olmasaydı biz gerçekleri nereden ve nasıl öğrenecektik? Baskıyla susturmaya çalışıyorlar. Hepimizin ortak bir görevi var, demokrasimize sahip çıkacağız. Medyaya sahip çıkacağız, hukukun üstünlüğüne sahip çıkacağız."
'SİYASAL İKTİDARIN TALEPLERİNİ YERİNİ GETİREN KİŞİYE SAVCI DENMEZ'
Türkiye'deki adalet ve hukuk anlayışına da değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Adalet sarayı yaptırmakla adalet dağıtılmaz. Adalet, hukukun üstünlüğüne dayanılarak dağıtılır. Saray yapacaksınız, adalet dağıtacak! İçine hakim, savcı koyacaksınız, hukuk fakültelerinin arka kapısından mezun olanlara, siyasal iktidarın taleplerini yerine getiren kişiye savcı ve hakim denmez. Hukukun üstünlüğüne göre karar veren kişiye savcı ve hakim denir. O rütbeleri, o giysileri giyip adalet dağıttığını sananlar, çocuklarına en kötü mirası bırakanlardır. O hakimler ve savcılara sesleniyorum, 'yargının itibarını korumak istiyorsanız, adaletle karar vereceksiniz.' Adalet, soylu bir kavramdır. Adalet kavramını koruması gereken önce yargıcın, savcının kendisidir. O kavramı ayaklar altına alan yargıç, yargıç değildir. Hepimizin üzerinde düşünmesi gereken temel kavramları ayaklar altına almamalıyız. Buraya onun için geldim. Cumhuriyet sıradan bir gazete değildir. Sözlerime başlarken Türk medyasının çınarıdır demiştim."
"Bir gazeteyi, hukuku, düşünceyi açıklama özgürlüğünü savunmayacaksak, neyi savunacağız?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Biz bunların olmadığı yerde demokrasiden mi söz edeceğiz.? Çok üzgünüm. 21. yüzyılın Türkiye'sinde başka şeylerden bahsetmeliydik. 21. yüzyılın Türkiye'sinde bana medyanın ayaklar altına alındığını söylüyorsanız, Türkiye'nin geldiği durumu hep birlikte düşünmemiz gerekir. Bu arkadaşlarımızın hakkını sonuna kadar savunacağız." ifadelerini kullandı.
CİHAN