Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için her hafta Taksim'de bir araya gelen Cumartesi Anneleri'ni de gündeme getiren Kılıçdaroğlu, "Bu anneler çocuklarını istemeyip de ne isteyecekler? Devlette söz sahibi olanların bu annelerin talebini yerine getirmesi gerekmiyor mu? Bu anneleri coplayanlarda vicdan var mıdır? Yahu anne bu anne , anne, anne bu. Nasıl oluyor da bu anneleri dövmek için eliniz copla havaya kalkıyor?" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'ndan engellilere: Kabahat sizde; Hâlâ gidiyorlar AK Parti’den medet umuyorsunuz
"Sevgili engelli kardeşim, onlarca yıldır size verilen sözler yerine gelmiyorsa bunu kabahati büyük ölçüde engelli kardeşlerimizde. Hâlâ gidiyorlar AK Parti’den medet umuyorlar. Bütün engellilerin birleşmesi lazım bir arada olması lazım. Biz sizin hakkınızı savunuyoruz siz karşı cepheye geçiyorsunuz sonra da ağlıyorsunuz, ağlamayacaksınız. Hakkınızı arayacaksınız. Nasıl arayacaksınız? Hakkınızı kim koruyorsa onunla beraber yürüyeceksiniz.
"Nasıl oluyor da anneleri dövmek için eliniz copla havaya kalkıyor?"
"(Cumartesi Anneleri) Bu annelerin tek isteği var oğlumuzun kemiklerini verin. Gidip başlarında bir Fatiha okuyalım istiyorlar. Galatasaray Meydanı'nda oturdular, her hafta geldiler. Çocuklarımızın yerini söyleyin bari dediler. Buna bile tahammül edilemedi. Bu anneler çocuklarını istemeyip de ne isteyecekler? Devlette söz sahibi olanların bu annelerin talebini yerine getirmesi gerekmiyor mu? Bu anneleri coplayanlarda vicdan var mıdır? Hayr sen burada bu hakkı elde edemez, oturamazsın diyorlar, ve copluyorlar. Bu anneler bizim annelerimiz değil mi? Bu anneler çocuklarını istemiyor mu? Bu anneler çocuklarının mezarı başında ağlamak istemiyor mu? Hangi vicdan bu annelerin üzerine sopayla gider. Anne bu ya anne. Bir anne evladının mezarını sormayıp da ne yapacak. Toplanıyorlar orada, faili meçhulleri aydınlatın diyorlar. Annenin kimliği, inancı, yaşam tarzı,dünyaya bakışı, siyasi bakışı olur mu? Yahu anne bu anne , anne, anne bu. Nasıl oluyor da bu anneleri dövmek için eliniz copla havaya kalkıyor? Tam 732 haftadır bu anneler toplanıyor. Erdoğan'la da görüşüldü, failleri bulacağız dendi bu annelere. Bunlar zaten yaşlı kadınlar. Bütün hayatı annesini bulmakla geçti. Oğlunu bulamadı ve öldü. Berfo Ananın vebali kimin boynunadır?
"Elli sefer dedik senin Ortadoğu'da ne işin var dedik. Gelen her bir şehidin vebali senin üzerinedir.
Prof. Dr. Haluk Savaş, barışı savundu diye KHK ile ihraç ediliyor. Mahkeme sen davayı kazandın ve seninle ilgili bütün yasakları kaldırıyorum diyor. Bu da gidip emniyete pasaport istiyor, ben kanserim, tedavi olmama gerekiyor diye. Şöyle diyor; "Bu KHK’ya karşı ne yapabiliriz?” diye sordum. “Kanser raporlarınızla birlikte CİMER’e yazın” denildi. Benim ortalama beklenen ömrüm 39 ay, bunun 30 ayı geçti “'geri kalan' 9 ayı devletin çeşitli birimleri ile 'yazışarak' geçireceğiz anlaşılan. Oysa Japonya, Kore, Küba, ABD’de tedavi olabilmem için yeni geliştirilmiş önemli tedavi teknikleri var. Mesela biri 2018’de Nobel Tıp Ödülü’nü alan Prof. Allison’un immunoterapisi. Şimdi bu tedavilere bir an önce kavuşmak ve hayatta kalabilmeyi denemek yerine devletin bana ördüğü 'ölüm duvarı'yla karşılaşıyorum. Sağ kalırsam, önce CİMER’e, başarılı olamazsam idari mahkemeye, başarılı olamazsam bölge idare mahkemesine, başarılı olamazsam Danıştay’a, başarılı olamazsam, AYM’ye, başarılı olamazsam AİHM’e başvuracağım. TR’de ceberrut devletle uğraşmak mı daha zor yoksa azraille mi bilemedim?" Bir insanı sivil ölüme terk etmek iste böyle bir şeydir. Hani neredeydi ilime, bilime önem vermek? İlim insanını ölüme terk ediyorsunuz. Adalet denilen kavramın unutulduğunu hep birlikte görüyoruz.
"YSK'daki çete mensupları, sizde ahlak, onur, haysiyet varsa istifa edersiniz"
Bir talimatınız var mı diye sorarlar. Varsa talimatını ondan sonra karar vereyim derler. Bunlar adalet dağıtmazlar, bunlar kul hakkı yeyip beslenenlerdir. Bunlar kapı kulu kesimidir. YSK, hakimlerden oluşuyor. Yüksek hakimlerden oluşuyor. Bakın şimdi, 3 ayrı olayı anlatacağım. Birinci olay, itiraz ettiler, efendim bu seçimlerde hile yapılmıştır. Bakıldı, geçersiz oylar sayıldı. Bir şey çıktı mı? Hayır. 22 ilçede sondajlama yöntemi yapacağız dediler, yaptılar. Değişmedi tablo. 41 bin 137 kısıtlı seçmen oy kullanmış dediler, bakalım dendi, 766 kısıtlı seçmen çıktı, sonuç yine değişmedi. Sonra YSK'nın bazı hakimleri Ak Parti'ye telefon ettiler, şöyle bir dilekçe verin dediler. Bunu söyleyen YSK'daki çete reisi. Oturdular bunun üzerine karar verdiler. Efendim sandıkların oluşumunda hile var dediler. Sandıkların oluşumunu kim sağladı? Siz sağladınız. Siz onayladınız. Seçmenin ne günahı var. Gitti oy kullandı, sen de saydın. Soruyorum bu 7 kişiye soruyorum; sizde ahlak, onur, haysiyet varsa siz istifa edecek misiniz? Bunlar varsa istifa edeceksiniz, yoksa koltuğunuzda oturacaksınız.