İşte konuşmanın tamamı:
Solidarity with Others adına Coşkun Yorulmaz
Türk hükümetinin rakamlarına göre, bu yılın Temmuz ayı itibariyle, yedi yüz binden fazla kişi ülkenin terörle mücadele mevzuatı kapsamında soruşturulmuştur. Üç yüz binden fazla kişi polis tarafından gözaltına alınmış ve en az yüz bin kişi hapse atılmıştır.
Öte yandan, 2015-2021 yılları arasında 18 yaşın altındaki on beş binden fazla çocuk terörle ilgili suçlardan yargılanmıştır.
Kitlesel tutuklamalar halen devam etmektedir. Bu yılın başlarında 14 Mayıs'ta, ülke çapında düzenlenen bir polis operasyonunun parçası olarak bir günde beş yüzden fazla kişi tutuklandı.
Türkiye'nin terörle mücadele yasalarını kötüye kullanmasının boyutları, uluslararası insan hakları organlarının tepkisini çekmeye devam ediyor. BM Keyfi Gözaltılar Çalışma Grubu, Hizmet Hareketi ile bağlantılı oldukları iddiasıyla bireylerin yaygın ve sistematik bir şekilde hedef alınmasının insanlığa karşı suç teşkil edebileceğine dair derin endişelerini dile getirmiştir.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin terörle mücadele yasalarını aşırı geniş bir şekilde uyguladığını ve herhangi bir silahlı eylemle bağlantılı olduklarına dair kanıt bulunmayan kişilerin keyfi olarak kovuşturulmasına izin verdiğini sürekli olarak tespit etmiştir.
İnsan hakları avukatları olarak, ne yazık ki Türkiye'de, daha önce terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanmış kişilerin çocuklarının da hedef alındığı bir eğilimin ortaya çıktığını gözlemliyoruz.
Bu yılın Mayıs ayında, İstanbul Polisi ayrı operasyonlarda, yaşları on üç ile on yedi arasında değişen on beş çocuğun da aralarında bulunduğu kırk kişiyi silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına almıştır.
Çocuklar daha sonra avukatları veya psikologları olmadan sorgulandıklarından, sorgu sırasında sürekli tehdit edildiklerinden ve sözlü tacize uğradıklarından, yaklaşık 24 saat gözaltında tutulmalarına rağmen kendilerine yemek verilmediğinden şikayetçi oldular. Ayrıca kendi ebeveynleri aleyhinde tanıklık etmeleri için baskı gördüklerini de belirtmişlerdir.
Davaları geçen hafta İstanbul'da bir ağır ceza mahkemesi tarafından görüldü. Çocuklar aleyhindeki deliller, birlikte ders çalışmak için birbirlerinin evlerinde buluşmak, birlikte alışveriş merkezlerine gitmek ve garip bir şekilde birlikte bowling oynamak gibi sosyal davranışlardan başka bir şey içermiyor. Tüm bu masum sosyal davranışlar polis gözetim ekipleri tarafından kaydedildi ve mahkemeye askere alma faaliyeti olarak sunuldu.
Çocukların bir sonraki duruşması birkaç ay sonra Aralık ayında İstanbul'da yapılacak. Türk makamları belki de bunu, üyesi olduğu uluslararası kuruluşlara ve tabii ki tüm dünyaya, sınırları içerisinde hukukun üstünlüğünün hala geçerli olduğunu göstermek için bir fırsat olarak değerlendirebilir.
Öte yandan, AGİT ve üye devletlerini söz konusu yargılamayı yakından izlemeye çağırıyoruz. Ayrıca insan hakları savunucusu dostlarımızdan sanıklara ve avukatlarına desteklerini sunmalarını rica ediyoruz.
Teşekkür ederim.
Türk hükümetinin rakamlarına göre, bu yılın Temmuz ayı itibariyle, yedi yüz binden fazla kişi ülkenin terörle mücadele mevzuatı kapsamında soruşturulmuştur. Üç yüz binden fazla kişi polis tarafından gözaltına alınmış ve en az yüz bin kişi hapse atılmıştır.
Öte yandan, 2015-2021 yılları arasında 18 yaşın altındaki on beş binden fazla çocuk terörle ilgili suçlardan yargılanmıştır.
Kitlesel tutuklamalar halen devam etmektedir. Bu yılın başlarında 14 Mayıs'ta, ülke çapında düzenlenen bir polis operasyonunun parçası olarak bir günde beş yüzden fazla kişi tutuklandı.
Türkiye'nin terörle mücadele yasalarını kötüye kullanmasının boyutları, uluslararası insan hakları organlarının tepkisini çekmeye devam ediyor. BM Keyfi Gözaltılar Çalışma Grubu, Hizmet Hareketi ile bağlantılı oldukları iddiasıyla bireylerin yaygın ve sistematik bir şekilde hedef alınmasının insanlığa karşı suç teşkil edebileceğine dair derin endişelerini dile getirmiştir.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin terörle mücadele yasalarını aşırı geniş bir şekilde uyguladığını ve herhangi bir silahlı eylemle bağlantılı olduklarına dair kanıt bulunmayan kişilerin keyfi olarak kovuşturulmasına izin verdiğini sürekli olarak tespit etmiştir.
İnsan hakları avukatları olarak, ne yazık ki Türkiye'de, daha önce terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanmış kişilerin çocuklarının da hedef alındığı bir eğilimin ortaya çıktığını gözlemliyoruz.
Bu yılın Mayıs ayında, İstanbul Polisi ayrı operasyonlarda, yaşları on üç ile on yedi arasında değişen on beş çocuğun da aralarında bulunduğu kırk kişiyi silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına almıştır.
Çocuklar daha sonra avukatları veya psikologları olmadan sorgulandıklarından, sorgu sırasında sürekli tehdit edildiklerinden ve sözlü tacize uğradıklarından, yaklaşık 24 saat gözaltında tutulmalarına rağmen kendilerine yemek verilmediğinden şikayetçi oldular. Ayrıca kendi ebeveynleri aleyhinde tanıklık etmeleri için baskı gördüklerini de belirtmişlerdir.
Davaları geçen hafta İstanbul'da bir ağır ceza mahkemesi tarafından görüldü. Çocuklar aleyhindeki deliller, birlikte ders çalışmak için birbirlerinin evlerinde buluşmak, birlikte alışveriş merkezlerine gitmek ve garip bir şekilde birlikte bowling oynamak gibi sosyal davranışlardan başka bir şey içermiyor. Tüm bu masum sosyal davranışlar polis gözetim ekipleri tarafından kaydedildi ve mahkemeye askere alma faaliyeti olarak sunuldu.
Çocukların bir sonraki duruşması birkaç ay sonra Aralık ayında İstanbul'da yapılacak. Türk makamları belki de bunu, üyesi olduğu uluslararası kuruluşlara ve tabii ki tüm dünyaya, sınırları içerisinde hukukun üstünlüğünün hala geçerli olduğunu göstermek için bir fırsat olarak değerlendirebilir.
Öte yandan, AGİT ve üye devletlerini söz konusu yargılamayı yakından izlemeye çağırıyoruz. Ayrıca insan hakları savunucusu dostlarımızdan sanıklara ve avukatlarına desteklerini sunmalarını rica ediyoruz.
Teşekkür ederim.
Konuşmanın İngilizce haline ulaşmak için tıklayın