"Avrupadaki kültür şunu getirir; hakim kürsüye çıktığı an, hakimdir. Bütün etkilere kapalıdır. Avrupa'da hakim sadece hakimliğini yapar. Bu kültür bizim ülkemizde olmadığı ve istenmediği için Avrupa ile Türkiye bu yönden mukayese götürmez. 

Avrupa'da hiç bir Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da Bakan, yargı üzerinde polemik oluşturmaz. Yargı kararlarını miting meydanlarında halka şikayet etmez. Türkiye'de maalesef hukuk kültürü yok. Avrupa'da ise yargıyı ortadan kaldıracak, yok sayacak bir kültür yok. Dolayısıyla Avrupa ve Türkiye, hukuk açısından birbirine mukayese götürmeyecek kadar zıttır. Bir negatif olarak, diğeri pozitif olarak birbirinden oldukça uzaktır."

"Yargı kurumlarının temsilcileri, politik şahsiyetlere yaranacağım diye, takla atmaktan vazgeçsinler. Hukuk hava gibidir, su gibidir. Bir toplumu hukuksuz bırakırsanız, ölüme mahkum edersiniz. Bizim yargıdan beklentimiz, adaletin taahhuk etmesidir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olduğumuz ve Avrupa İnsan Hakları kararlarını tanımayı kabul ettiğimiz unutulmamalıdır.

Ülkemizde şu anda yargı can çekişmektedir demek bile, iyimser bir değerlendirme olacaktır. Türkiye'de Yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği bitmiştir. Yargı mensuplarının katkısı ve siyasetçilerin müdahalesi ile bu nüve bozulmuştur. Ülkemiz bu yaşananları hak etmemektedir. Hakim ve savcıların görevlerini yaparken kendilerini bağımsız hissetmeleri gerekmektedir. Hakim ve savcılar bugün maalesef korkuyla mesleklerini icra etmektedirler. Üzerlerinde HSYK'nın cidii bir baskısı söz konusudur.

Sadece kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda değil, neredeyse bütün davalarda hakimler rahatça karar verememektedirler. Ben bir hukukçu olarak, hakim ve savcı meslektaşlarımıza bir kez daha şunu söylemek istiyorum; "adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun."

BaroTürk