Savcılıkla anlaştığı öne sürülen Rıza Sarraf’ın duruşmalara katılıp katılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan New York Barosu avukatı Arda Beşkardeş, Rıza Sarraf’ın anlaşma yaptığı yönünde çıkan iddialar konusunda, imzaları görmeden bu konuda kesin bir kanaate varılmaması gerektiğini belirtti. Beşkardeş, Amerikan adalet sisteminde kararın yargıçlar tarafından değil jüri heyeti tarafından verildiğini belirtti. Sarraf davasında jüri heyetinin seçiminin de oldukça önemli bir etken olduğunu ifade etti.
‘Suçlu olup olmadığına yargıç değil jüri karar verecek’
Sarraf davasında seçilecek jürinin önemini vurgulayan Beşkardeş, “Amerikan adalet sistemi jüri üzerine kurulmuştur. Bir kişinin suçlu olup olmadığına karar veren mecra jüridir. Adalet sistemine göre, bir kişinin suçlu olup olmadığına yargıç karar vermiyor. Halktan oluşan jüri heyeti karar veriyor. Buradaki sisteme göre suçlanan kişilerin suçlu olup olmadığına kendisi gibi halkın arasından seçilmiş olan akranları olarak belirtilen jüri heyeti karar veriyor. Duruşmalar sırasında, jüri heyetini yargıç yönlendiriyor. Kanunları anlatıyor. Dava dosyasını anlatıyor. Bu çerçeve de jüri heyeti de iki tarafın iddialarını, ifadelerini dinliyor. Gerekirse jüri heyeti direk olarak yargıca soru sorabiliyor. Jüri kendi aralarında savcının bir kişinin suçlu olduğunu iddialarını değerlendirip kendi kendilerine bir karara varıyor” dedi.
‘Jüri seçimi mahalle maçında takım kurmak gibi’
Beşkardeş, “Jüri tamamen halkın arasından seçilmiş insanlardan oluşuyor. Federal ve eyalet sisteminde jüri seçimi aslında bir aldım verdim oyunu. Mahalle maçında takım kurmak gibi. Savcı da savunma ekibi de kendi istediği kararı verecek bir jüri heyetini oluşturmak ister. Nasıl mahalle maçında en güçlü takımı kurmak isterseniz, burada savcılık ve savunma kendi savundukları doğrular yönünde oy verecek jüri heyetini oluşturmak ister” dedi.
‘Jüri seçimine gelenler hangi davaya gireceklerini bilmeden geliyorlar’
Beşkardeş, Sarraf davasında jüri havuz sistemine dahil olan ancak ne tür bir davada heyette olacaklarını bilmeyen yüzlerce kişi olacağın belirterek, “Bu kişileri oradaki mübaşirler, kimin kim olduğunu bilmeden guruplara ayıracaklar. Orada bulunan hiç bir jüri heyeti adayı hangi tür bir davanın içerisine gireceğini bilmez. Trafik cezasıyla alakalı bir dava olabilir veya bir cinayet davası. Yargıç, savunma ve savcılık, ‘bu davdan haberin var mı?’, ‘bu konuda ne biliyorsun?’ gibi jüri adaylarını sorgulayacaklar. Amaç en ön yargısız ve halktan birinin jüri heyetine atanması. Yargıcın koordinasyonunda savunma ve savcılık tarafından uzlaşılan sorular soruluyor. 28 kişi bu çerçevede saptanıyor. Savunmanın on, savcılığında altı kişiyi gerekçesiz olarak direk olarak eleme hakkı var. 28 kişiden 16 kişi elendiği zaman jüri heyetinde 12 kişi kalıyor. Mahkemenin durumuna göre altı kişide yedek jüri seçebiliyor. Jüri seçiminde asıl amaç iki tarafında kendi lehlerinde karar verebilecek 12 kişiyi seçmesi. Gerçekten de bir aldım verdim oyunu. Her iki tarafında kendi takımını kurma oyunu bu” dedi.
‘Jüri seçimi sonrasında duruşmalara geçilecek’
Beşkardeş, Sarraf davasında duruşmaların başlamasıyla ilgili olarak da, “Sarraf davasına jüri heyetinin oluşturulmasının hemen sonrası yani aynı gün başlanabilir. Ama genelde bir gün alabilecek bir süreç. Hatta daha fazla bir süre de alabilir” ifadelerini kullandı.
‘Sarraf’ın hakime uzlaştım demesi gerekiyor’
Beşkardeş, Sarraf’ın duruşmalara katılıp katılmayacağı yönündeki iddialarla ilgili de, “Herhangi bir şekilde bir anlaşma da sağlanmış olsa şu anda mahkeme süreci başlamış durumda. Avukatın himayesinde Sarraf’ın ben uzlaştım diye hakimin suratına söylemesi gerek. Yargıcın Sarraf huzuruna çıkmadan da uzlaşmanın sağlandığını avukatları aracılığıyla kabul etme insiyatifi var. Ama normalde olması gereken şey bir uzlaşma olduğu zaman sanığın yargıcın önüne çıkıp kendisine yönelik suçlamaları kabul edip etmediğini kendi ağzından söylemesi gerekir. Dava düşmediği sürece. Bunu bazı durumlarda hapishanede bile yapabiliyorlar. Çok özel durumlarda sanık video aracılığıyla hakime beyanda bulunabiliyor. Özel durumlarda yargıç, mübaşir, avukatlar sanığın yanına gidip beyanını da alabiliyorlar” dedi.
Sarraf savcılıkla uzlaştı mı?
Beşkardeş, Sarraf’ın savcılıkla uzlaştığı yönündeki iddialarla ilgili olarak da, “Davanın başlangıcından itibaren Sarraf açısından bıçak kemiğe dayanana kadar bir şey olmadı. O noktaya kadar Sarraf bütün opsiyonları değerlendirdi. Bıçak ne zaman kemiğe dayandığı zaman Sarraf harekete geçti. Benim düşüncem bu konuda bir uzlaşma olduğu yönünde. Ancak bu tür davalarda arka tarafta devam eden pazarlıklar vardır. Hiç bir şey kağıda dökülüp imzalanmadıktan sonra geçerli değildir. Bu konuda belki uzlaşmalara varılmıştır ama her şey kağıda dökülmeden hiç bir yorum yapmak doğru değil. Nihai belge imzalanmadığı sürece iki tarafta yaptıkları uzlaşmadan cayabilir. İki tarafta farklı taleplerde bulunabilir. Sarraf’ın aklına son dakika bir şey gelirse bunu savcılardan talep edebilir veya savcılarla tekrar tartışmalar başlayabilir. Hukuki olarak ne kadar anlaşılırsa anlaşılsın her şey imzaya dökülmedikten sonra kesin değildir” dedi.