Batı Anadolu'da MÖ 1050-300'lü yıllarda hüküm süren İon Medeniyeti'nin on iki
kenti arasında bulunan
İzmir'in
Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti'nde 30 yıldır süren
kazı çalışmaları kapsamında, kentin merkezi konumunda bulunan
Karantina Adası'nda 26 yüzyıl öncesinin tarihi kalıntılarının ortaya çıkarılması için ilk kez kazı başlatıldı.
Felsefe ve
mimari alanda ileri olan, Thales, Anaximandras ve Anaximanes gibi filozoflar yetiştiren Batı Anadolu'da M. Ö. 1050-300'lü yıllarda hüküm süren İon Medeniyeti'nin oniki İon kenti arasında anılan İzmir'in Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti'de,
Kültür ve
Turizm Bakanlığı ile İzmir Valiliğinin desteğiyle 1981 yılından bu yana süren kazı çalışmalarına yeniden başlandı.
Hitit Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Yaşar Ersoy'un başkanlığında, Hitit, Ege,
Ankara,
Mersin, Dokuz
Eylül ve
Orta Doğu Teknik üniversitelerindeki 20 akademisyen, 30 da bölgedeki işçilerden oluşan 50 kişilik kazı ekibiyle yürütülen çalışmalarda, İon Medeniyeti'nin bölgedeki kalıntılarının aranmasına devam edilecek.
Ekim ayına kadar devam edecek çalışmalar kapsamında bu yıl ilk kez, Klazomenai Antik Kenti'nin merkez yerleşimi konumunda bulunan, günümüzde de Karantina Adası olarak adlandırılan 30 hektarlık yarım adada kazılara başlandı.
Pers Savaşları sonrasında İskender'in hükümdarlığındaki yerleşimi yansıtan tarihi kalıntılar ve belgelere göre, Milattan Önceki dönemde ticari taşımacılık gibi çeşitli nedenlerle seferden dönenlerin salgın hastalıklara karşı sağlık kontrolleriyle tedavilerinin yapıldığı kabul edilen, bu nedenle günümüzde haritada yerini Karantina Adası adıyla alan yarım adada, yüzeyde kalıntılarla antik tiyatro, mabed ve teras bölümlerinin ortaya çıkarılması sağlanacak.
-26 YÜZYIL ÖNCESİNİN İZLERİ-
Urla-Klazomenai Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy, AA muhabirine yürütülen çalışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, Karantina Adası'nın, arkeolojik ve antik kaynak verilerine göre Klazomenai Antik Kenti'nin Klasik Dönem ve sonrasında merkezinin konumlandığı ada olduğunu, bölgenin eldeki bilgilerle MÖ 500'lü yıllardan, Geç Roma Dönemi'ne kadar iskanın bulunduğu yeri oluşturduğunu söyledi.
Antik kaynaklarla, İskender'in Perslerle yürüttüğü askeri seferlerin ardından adayı ana karaya yığma ve suni yolla birleştirdiğini bildiklerini anlatan Ersoy, Klazomenai'nin 30-35 hektarlık bölümünün Karantina Adası'nda bulunduğunu, adanın ticari taşımacılık ve tarım alanı olarak da kullanıldığını bildirdi.
Kazının, adanın yamaç bölümünde yüzeyde bulunan tiyatro kalıntılarının arkeologlar ile işçilerin temizleme ve açma çalışmalarıyla başladığını dile getiren Ersoy, şu bilgileri verdi:
''Buradaki çalışmalarımız kapsamlı olarak ilk kez bu yıl başlıyor. Bu seneki çalışmalarda, artık Klasik Dönem sonrası Urla'daki bu antik kentin tarihsel sürecini ve mimari izlerini daha anlaşılır kılmak hedefimiz olacak. Daha önce bir dizi
test açmalarıyla buradaki iskanın tarihini anlamaya yönelik çalışmalar yürüttük. Bir Roma villasının belli bölümlerinin açığa çıkarmıştık. Bu yıl ki çalışmalarla da adadaki mimari izlerin plana işlenmesine, birbirleriyle olaran konumlarını anlamaya çalışacağız. Buradaki tarihin izlerinin ne kadarının bize, günümüze ulaştığını anlamaya çalışacağız.''
Tarihi sterilizasyon ünitesi gibi halen ayakta bulunan kalıntılar nedeniyle Karantina Adası'nda, İzmir'in güçlü bir ticari bir kent ve körfez girişi olması konumu itibariyle antik dönemde gemilerle ticari taşımacılık ve savaşlar için çıkılan seferlerden dönenlere hastalık ve salgın kontrolü yapıldığını yineleyen Ersoy, bölgenin özellikleri ve kazılarla hedeflediklerini şöyle anlattı:
''Adada sterilizasyon üniteleri var. Bütün
sistem hala ayakta. Karantina adı buradan geliyor. Adadaki iskan, bildiğimiz kadarıyla yaklaşık 2 bin 600 seneye öncesine gidiyor. Buranın 2 bin 600 senelik geçmişi var. Adanın açığındaki diğer
küçük adalarda da tarım yapılmış. Klazomenai Antik Kenti, karadaki ve adalarında kırsal alanlarıyla ilginç ve İzmir körfezinde stratejik bir konuma sahip. Kazılarda, yamaçtaki oyuntunun içine yapıldığı muhtemel olan tiyatronun ne şekilde, hangi izleriyle günümüze ulaştığını görmek olacak. İzlerin hangi durumda, ne şekilde korunduğunu bilmiyoruz ama bu seneki kazılar bunu açıklayacaktır. Kentin en ucundaki yamaçtaki yükseltide de Athena Mabedi bulunuyor. Onun izlerini biliyoruz. Adanın Doğu sahilinde rüzgardan uzakta görkemli,
sivil yapıların bulunduğunu da biliyoruz. Onların da tespitini yapacağız. Yapacağımız çalışmalarla belgeleri verileri toplamak mümkün olacak.''
Binlerce yüzyıl öncesine ait medeniyetlerin yaşadığı dönemleri ve antik tarihi gün yüzüne çıkarmak için sürdürülen Urla-Klazomenai Antik Kenti'ndeki kazılara bu yıl
Kültür ve Turizm Bakanlığınca artırılan ödenekle 150 bin lira ayrıldığı da belirtildi.