Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, “Dinler arası diyalog İslam’a ters mi? Diyalog İslam’dan taviz vermek mi? Diyaloğun amacı karma bir din oluşturmak mı?” algılarını mercek altına aldı.
“HOCAEFENDİ’NİN TÜRKİYE’DE İLK DEFA BAŞKA DİN TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİĞİNDE KIYAMETİ KOPARANLAR, SONRA KENDİLERİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Mehtap TV’de Cuma akşamı yayınlanan Algılar ve Gerçekler programında Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Türkiye’nin son 40-50 yıllık tarihine bakıldığında Fethullah Gülen hocaefendinin yaptığı her yeniliğin, başkaları tarafından tepkiyle karşılandığını, bir müddet sonra da taklit edildiğini, diyalog meselesinin de onlardan biri olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Çapan, Hocaefendi’nin Türkiyede ilk defa değişik dinlerin temsilcileriyle bir araya geldiğinde kıyameti koparan insanların, sonra fırsat bulursa kendilerinin yapmaya çalıştıklarını belirtti.
“PEYGAMBERİMİZ, NECRAN HIRISTİYANLARINI MESCİDİNDE MİSAFİR ETMİŞ VE İBADETLERİNİ YAPMALARINA MÜSAADE ETMİŞTİR”
İlahiyatçı Ergün Çapan, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin değişik vesilelerle Hoşgörü ve Diyaloğun bizim şahsi anlayışımızın olmadığını, dinimizin özünü ve ruhunu teşkil ettiğini söylediğini ve meseleyi çok geniş alanlı temellendirdiğini ifade etti. Mesela, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) Medine’ye gelince Medine vesikası ile çok farklı din ve kültürlerdeki insanlarla anlaşma yaptığını, İslam’ı öğrenmek üzere gelen Necran Hırıstiyanlarını Mescid-i Nebevi’de misafir ettiğini, ve bazı müslümanların karşı çıkmalarına rağmen Peygamberimizin (s.a.s.) kendi ibadetlerini mescidte yapmalarına müsaade ettiğini belirtti. Ergün Çapan, yine Efendimizin (s.a.s.) kendisini yemeğe davet eden gayr-ı müslimlerin evine gittiğini, onlarla münasebetlerini devam ettirdiğini, ruhunun ufkunu yürüdüğünde de Efendimizin bir Yahudi’den aldığı zahire kaşılığında zırhının rehin olduğunu vurguladı.
“KUR’AN’DA PEK ÇOK AYETTE DİYALOG EMREDİLİYOR”
Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Kur’an’da pek çok ayette, en başta da Âli İmran Sûresi 64. Ayette (De ki: "Ey Ehl-i kitap! Bizimle sizin aramızda birleşeceğimiz, müşterek ve âdil şu sözde karar kılalım: "Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi şerik koşmayalım, kimimiz kimimizi Allah’tan başka rab edinmesin." Eğer bu dâveti reddederlerse: "Bizim, Allah’ın emirlerine itaat eden müminler olduğumuza şahid olun!" deyin) diyaloğun emredildiğini söyledi. Çapan, “bugün diyaloğa karşı çıkanlar, Selçuklu sultanlarından Melikşah’ın cenazesine katılan , Melikşah öldü diye yas tutan Hırıstiyanları görselerdi, ona da tepki gösterirlerdi, ya da Necran Hırıstiyanlarının Mescid-i Nebevi’de misafir edildiğini görselerdi onları da mescidden dışarı kovalamaya kalkarlardı dedi. Efendimizin (s.a.s.) onlara müsaade ettiğini, ve böylece kendilerini tanımalarına da fırsat verdiğini söyledi.
“DİYALOĞA KARŞI ÇIKANLAR TİCARET, SANAT, SPOR İÇİN BİR ARAYA GELMEYİ PROBLEM ETMİYOR AMA, DİNÎ DEĞERLERİ ANLATMAK İÇİN BİR ARAYA GELENLERİ GÖRÜNCE KIYAMETİ KOPARIYORLAR”
Programda ayrıca günümüzde dünyanın bir köy haline geldiği, iletişimin bu kadar yayılıp hızlandığı iç içe girdiği bir dünyada kavgayla, hakaretle, birbirini düşman olarak görerek değil, evrensel insanî ortak değerler paydasında bir araya gelip insanca yaşamak gerektiği vurgulandı. Din adına diyaloğa karşı çıktıklarını söyleyen insanların, ticaret için, spor, sanat veya değişik vesilelerle farklı din ve kültürdeki insanlarla bir araya gelmeyi problem etmediklerini ama, dini değerlerini anlatmak, İslam’ın pırıl pırıl çehresini başka insanlara da göstermek için bir araya gelenleri görünce, bazılarının kıyameti kopardığını söyledi.
“DÜNYADA İSLAM’IN KİRLETİLEN İMAJININ DÜZELTİLMESİ İÇİN DİYALOG BİR VECİBEDİR”
Programda, bugün İslâm denince akla dünyanın pek çok yerinde adam öldürme, terörizm, vahşet geliyorsa, İslâm adına hareket ettiğini söyleyen (Işid, Boko Haram gibi) bazı terör örgütlerinin yaptıkları çirkinlikler geliyorsa, bu olumsuzlukların ancak diyalog yoluyla düzeltilebileceği vurgulandı. Müslümanların son semavi din İslam’la müşerref olduğunu, Kur’an’ın ve Efendimizin hayatınının detaylı olarak bilindiği, fıkhî ve tarihî uygulamalarıyla en güçlü dinî değerlerin Müslümanlara ait olduğu, böyle bir din mensubunun diyalogtan korkmaması gerektiği belirtildi. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin de müslümanların farklı din ve kültürlerdeki insanlarla diyalog yapmalarının, İslam’ın güzelliklerini sergilemenin, pırıl pırıl çehresiyle onları tanıştırmanın, bozulan ve kirletilen imajının düzeltilmesi için diyaloğun bir vecibe olduğunu vurguladığı ifade edildi.