Allah'ın rahmeti sonsuzdur

İnsanın hayatta işlediği bütün hayr ü hasenât, Cenab-ı Hakk’ın biz kullarına vaat ettiği o güzelliklere nâil olabilmek için âdi birer sebeptir, insanlara bakan yönüyle birer bahanedir.

Allah'ın rahmeti sonsuzdur

[KÜRSÜ] Zira, hiç kimse Cennet’e ameliyle gidemez; Cennet ve ötesindeki nimetler ancak Allah’ın rahmetiyle ve lütfuyla elde edilebilir. Ne var ki, sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz, kullarının en küçük iyiliklerini dahi değerlendirir; onları birer kurbet ve vuslat vesilesi olarak kabul eder. O, kullarının günahlarını ve sevaplarını değerlendirirken de rahmet dalga boyunun bir tecellisi olarak, günahları aynıyla, sevapları ise kat kat misliyle kaydetmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bu konu ile ilgili bazı ayetler olmakla beraber, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Kur’an’daki ayetleri biraz daha açmaktadır. Bu cümleden olarak Kur’an’da konuyla alakalı şu ayeti görüyoruz: “Kim bir hasene işlerse, Allah ona on tane lütfeder, kim bir kötülük yaparsa, ona da sadece o kötülük kadarı yazılır.” (En’am Sûresi, 6/160) Başka bir yerde ise, insana Allah yolunda yaptığı hayır ve iyiliğin karşılığında ahirette yedi yüz mislinin verileceği ifade edilmektedir. (Bkz. Bakara Sûresi, 2/261) Binaenaleyh bazı kıymetli günler ve dakikalar içinde yapılan ibadete, on veya yedi yüz ya da yedi bin, hatta yedi milyon katı sevap yazılabileceği gibi nâmütenâhi ihsanlar söz konusudur. Öyle ki bazen mübarek bir günde okunan Yasin-i Şerif, insana Kur’an’ı bir kaç defa hatmetme sevabı kazandırabilir. Böyle gün ve gecelerde Allah, insanların kâmetlerine, kıymetlerine ve hatta kalblerinin katılıklarına bakmaz. Belki “sultana sultanlık yaraşır” der ve kendine yaraşan rahmetle muamelede bulunur. Allah’ın insanların durumlarına bakmadan, engin rahmetinin tezahürü olacak böyle bir muamelesinin, bir defa da mahşerde veya herkes Cehennem’e girdikten sonra cereyan edeceğini, enbiya, sıddîkîn, ulemâ-i salihin ve âmilînin şefaat edeceğini de rivayetlerde görmekteyiz. Evet, şefaat edenler şefaat edecek, yüzlerce veya binlerce insanın Cehennem’den çıkmasına ve kurtulmalarına vesile olacaklar. Hatta hesabın acele görülmesi mevzuunda Rahmet Peygamberi (aleyhissalatü vesselam)’ın şefaati imdada yetişip o ağır havayı birdenbire Allah’ın rahmetiyle yumuşatıverecektir. Ve en sonunda herkesten kat kat daha merhametli olan Cenab-ı Hak, âdeta “Herkes yaptı yapacağını. Aslında ben, kendi iznimle onlara bunları yaptırdım ve onlara şefaat imkânı verdim, şimdi sıra bende; ben de bağışlayacağımı (istediğimi) bağışlayacağım” diyecek, -lâ teşbih velâ temsil- elini ateşe daldırıverecek ve (dest-i) kudretle ateşteki topluluktan milyonları veya milyarları çıkaracaktır. Rabbim evvel ve âhir, inâyet-i sübhâniyesini bizimle beraber eylesin!. Bazı anlar vardır ki o vakitlerde Allah liyakate bakmaz Binaenaleyh, ahirette olduğu gibi dünyada da Allah’ın rahmetinin nâmütenâhi olduğu bir kısım dakikalar, saatler, günler ve haftalar vardır ki, o vakitlerde Allah liyakatlere bakmaz. İşte o zaman yapılan bir haseneye milyon sevap birden verebilir. “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır” (Kadir Sûresi, 97/3) denirken, işte onun böyle bir ulûfe günü olduğu anlatılmaktadır. (Rabbim bizleri onu idrak etmeye ve ondan tam istifadeye muvaffak eylesin!) Efendimiz bu konuda şunları söylemektedir: “Kul bir kötülüğe niyet eder de onu yapmazsa Allah ona bir hasene yazar....” Mesela “Ben harama bakayım” dese ve gözünü açıp bakacağı zaman da vazgeçip bakmasa, Cenab-ı Hak ona bir hasene yazar. Burada kul bir şey yapmamasına rağmen Allah’a karşı saygılı olduğunu göstermesiyle, Allah (celle celâluhu) da ona bir hasene yazmaktadır. Kul, bir haseneye niyet edip “Gideyim camide cemaatle bir namaz kılayım” dese, fakat camiye gidemese Allah ona da bir hasene yazar ve niyetine göre muamele eder. “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.” Mümin o haseneyi yaptığı takdirde, durumuna göre Allah ona on hasene de yazabilir. Bu haseneyi işlediği vakit iyi bir âna rastlarsa ve o da bu haseneyi iyice isterse, Allah ona yüz hasene yazar. Orada daha iyi bir zaman olursa ve yapılan kulluk tam bir samimiyet çerçevesinde gerçekleşirse, Cenab-ı Hak o zaman ona yedi yüz hasene yazabilir. Bunun da üstünde “Kadir gecesi” veya “Arefe günü” gibi fevkalâde zamanlara rastlamışsa yedi bin yazılabilir. Evet, Rabbimizin rahmeti çok geniştir. Yazmak da yazdırmak da onun elindedir. Eğer O, kullarını Cennet’e koymayı murat buyurmuşsa en küçük şeyleri değerlendirir ve o kimseleri onunla sultan yapar. Bunu yapmak Kadir-i Mutlak olan Allah’ın elindedir. Elverir ki bizler sadâkatimizi koruyalım, O’nun kapısının ebedî kulları olduğumuzu unutmayalım ve irademizin hakkını verip ahd ü peymânımızı bozmayalım! Evet, her iyiliğin bir ağırlığı ve değeri vardır. Onun için onlardan gafil olmamalı, en küçük bir iyilik fırsatı bile zayi edilmemelidir. Aynı husus kötülükler için de geçerlidir. Bazen küçük gibi görülen bir kötülük de insanın hüsrana uğramasına sebebiyet verebilir. Bu hususa da dikkat çeken ve ümmetini ikaz eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem), “Bir kadın, ölünceye kadar hapsettiği bir kedi yüzünden azâba uğradı.” buyurmuştur. O kadın, hayvanı eve hapsetmiş, ona bir şey yedirmemiş, içirmemiş, yerdeki haşereleri yemesine bile izin ve imkan vermemişti. Öyleyse, insan iyilik adına yapılan hiçbir şeyi hor görmemesi gerektiği gibi, münker (kötülük) sayılan hiçbir tavır ve davranışı da hafife almamalıdır. Göz ucuyla da olsa harama bakmayı, kulağını harama tevcih etmeyi, dudaklarından Allah’ın sevmediği bir şeyin sâdır olmasını ve iffetsizliğin en küçüğünü bile büyük bir cürüm kabul etmeli; bunlardan biri sebebiyle yuvarlanıp gitmekten korkmalıdır.
<< Önceki Haber Allah'ın rahmeti sonsuzdur Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER