Acayip pozitif bir karakter Levent
Yüksel. Sürekli gülüyor, güldürüyor. Belki de bunun yakalandığı hastalıktan sonra öbür tarafa şöyle bir gidip gelmesiyle ilintisi var, hiçbir şeye kafayı takmıyor o yüzden.
Kadın Şarkıları
albümünüzden sonra dört yıl gibi uzuuun bir süre geçti. Niye gecikti albüm?
Ne sen sor, ne ben söyleyeyim o dört senenin nasıl geçtiğini! (Gülüyor)
Ve 4 yılın sonunda 'Aşk Mümkün müdür Hâlâ?' sorusuyla mı çıktınız? Şarkı yapabilir miyim hâlâ sorusuna bir
cevap mı albüm?
Hı hı! (Gülüşmeler) Şarkı bulmak o kadar zor bir şey ki, dört yılımı
şarkı arayarak geçirdim. Yedi şarkım hazır durumda, ikisi bu albümde yer alıyor. Kasım'da farklı isimle çıkacak albüm, Sezen
Aksu prodüktörlüğünde, 7 şarkı olacak. Soner Sarıkabadayı'dan da 'Herkes alıyor, benim neyim eksik' deyip aldım. (Gülüşmeler) Bunları seçme nedenim, genelde iki şarkıya
klip çekiliyor. Bunun için klip çekeceklerime albüm çıkardım. Bir de dört sene uzun bir zaman, dinleyicilerimle tekrar hemen bir arada olmak istedim. Çünkü dört sene uzun bir zaman, ben pop
müzik sanatçısıyım. Popüler müzik kültürü içinde hit olsanız da ömrü altı aydır. İnsanlar hemen 'Yeni albüm nerede?' diye sormaya başlar. Aslında bir single daha çıkarabilirdim ama
ayrılık uzun olduğu için bir single'a daha izin yok.
Bazı sanatçılar single yapmayı
dolandırıcılık olarak görüyorlar ama...
Ne alakası var ki, ABD'de yapılan şey bu. Önce kliple beraber single çıkarıyorlar, üç ayda bir. Dokuz single ve yanına bir şarkı koyup albüm yapıyorlar. Böylece hepsine klip çekilmiş oluyor. Biz de az bile yani!
İki şarkıdan da single olmaz aslında?
Evet ama biz de maksi, midi, single filan yapılıyor. (Gülüşmeler)
1997'de 'Bi daha' single'nız 300 bin sattı. Bi daha yakalamak mümkün mü bunu?
Artık mümkün değil. Albüm satışları çok düştü, internet ortamında e-maille gönderiliyor şarkılar. İnsanlar para vermek yerine, 'Hay
Allah bana gelmemiş şarkı' diyorlar. (Gülüşmeler) Şu an 30 bin satana plaket veriyorlar.
Her şey mümkün müdür 40'ından sonra?
40'ından sonra değil, bilincin yerine geldikten sonra ölene kadar her daim mümkün.
Sizin bilinç ne zaman yerine geldi?
4 yaşında mıydım, 5 yaşında mıydım ne yani? Freudisyen bir yaklaşım ama 6 yaşında annene
aşık oluyorsun yani. (Gülüşmeler)
Türkiye'nin en iyi basçılarından birisiniz ve dinleyiciler yıllarca bas bas bağırdı, bas albüm diye... Niye yapmadınız? (Gülüşmeler)
Ben de hep yapacağım dedim de yapmadım.
Sıfır KM tamamen ben bas çalayım diye kurulmuş bir grup. O kadar güzel şeyler ürettik ki, beş sene sonra albüm yaptık onlarla, biz önce konser verdik sonra albüm çıkardık. Albüm tuttu ama benim dinleyici kesimim ayrı, onun dinleyicisi başka. Sıfır KM ile çıktığım metale benzer konserlerde insanlar 'Karaağaç, Tuana' diye bağırıyorlar, onlara cevap vermem gerekiyordu. Yıllar geçtikçe o konserlerde böyle şarkılar söylemediğimi gördüler. Kendi konserimde 9 şarkı söylüyorum ilk albümümden.
Bu da sanki
Levent Yüksel ilk albümü Medcezir'den sonra iyi bir albüm yapamamış
algısına yol açmıyor mu? Yani hep med, cezir yok! (Gülüşmeler)
9 şarkı ile konser bitmiyor ama. Ben 26 şarkı söylüyorum konserde. Üstelik Tuana, Yas, Zalim şarkıları birinci albümden değil, onu birinci albümden sananlar çok. Yaptığım işlerde hit olan çok parça oldu. Böyle bir algı sadece bizim ülkede var. Kabul ediyorum Medcezir ile ilk albümümde best of yapmışım. 'Hadi Levent Bey hadi, Medcezir gibi albüm bekliyoruz' beklentisi içindeler. Bunun matematiği yok ki? Benzerini yapsan 'Çok benzememiş', farklı yapsan 'niye tarzını değiştirdin' diyorlar. Üstüme üstüme geliyor, böyle şeyler istemiyorum artık. Pop müzikte klasikleşmiş eser bulmak zordur. Hala benden isteniyorsa bu klasikleşmiştir.
Medcezir aslında popun en alternatifi olan bir albümdü. Bu tarzı koruyor musunuz?
Tabii, çünkü mantığım tıpatıp aynı. Öyle topraklar üzerinde yaşıyoruz ki her yerden etkileniyoruz. Kendimi kategorize etmek istemem.
Neyin alternatifisiniz?
Kendi kendimin alternatifiyim ben.
Ruhunuzdaki medcezirler neler?
Bir sürü medcezirler oluyor. 'Ne güzel işler yapmışım' diye düşünüyorum, sonra 'Ben hiçbir şey yapmamışım, daha çok şey yapmalıyım' diyorum. İnişli çıkışlı yaşamaya devam ediyorum hayatı.
Hayat bir
hediye...
Bunun hediye olduğunu hastalıktan, gidip geldikten sonra öğrendiniz?
Evet. Kimseye
tavsiye etmem ama bir şekilde yaşamalarını da isterim. Çünkü onu yaşayınca dünya malı dünyada kalıyor. Çırılçıplak vaziyette çıkıyorsunuz. Kimler ağlamış arkandan filan hiç öyle bir şey yok.
Döndükten sonra ne değişti?
İnanılmaz değişti. Yapıcı olmaya başladım. İnsanların ne söylediğine dikkat eder oldum. Sinirlenmemeye çalışıyorum. Gülüp geçmeyi biliyorum artık. Söylediklerime dikkat ediyorum.
Söz yazmayı niye düşünmüyorsunuz?
Ben söz yazamıyorum ama istiyorum. Bugüne kadar yapamadım olmadı niyeyse. Şarkı sözü yazmanın kurallarını biliyorum ama bakalım.
Bir yanda romantik pop, bir yanda Sıfır KM ile sert müzik. Terazi burcu dengesizliği mi var sizde? (Gülüşmeler)
Ben söyleyebileceğim her şeyi yaparım. Senin yaptığından çok izleyicinin güzel demesi lazım. Sıfır KM ile çıktığımda ayrı, tek başıma çıktığımda ayrı, düet yaptığımda ayrı zevk alıyorum. Sahnede olduğum her an ben mutluyum. Sahne insanı gaza getiren bir şey, adrenalin... Öyle bir tat yok yani.
Siz pilotsunuz da! Uçmaktan daha mı iyi?
Uçmak da aynı şeydi aşağı yukarı ama onu bıraktım. Çünkü işi öğrendikçe sorumluluk biniyor. 'Şuradan geçme, orada bekle' filan deniyor. Bu soğutuyor sizi. Onno Tunç'un kazasından üç ay önce Gökçeada'dan dönerken 'Bu son uçuşum' demiştim. Sonrasında tarifeli uçakla Ankara'ya giderken bir türbülansa girdik ve çok korktum orada. O
hostes Ankara'ya inince 'Ben işi bırakıyorum' demişti. Şimdi buluta girince 'eyvah' diyorum. (Gülüşmeler) Kokpitte olursam korkmam ama yolcu bölümünde isem dünyalar değişiyor yani.
'Açılın pilotum' diyeceğiniz bir durum olursa?
Öyle durum sadece filmlerde olur. (Gülüşmeler) Ama öyle bir durum olursa indiririm uçağı.
Gözünüz hep yükseklerde miydi?
Tam tersine, yukarıdan bakmayı sevmiyorum. Mümkünse tek başına olmayı
tercih ederim. Deniz kenarında oturmayı çok severim. İki üç kişi bir arada muhabbet etmeyi istemiyorum.
9 yaşında anne dediğinizin anneanne,
baba dediğinizin
dede, abla dediğinizin anne olduğunu öğrenmişsiniz. Bu ne karışık bir şey ya?
Çok enteresan bir durum o. Geçen babalar gününde 'baba' dediğim dedemi kaybettim ve ablam (annesi)
telefon açıp söylediğinde hüngür şakır ağladım. O kadar dokundu ki! Öz babadan çok daha öz babalık yaptı bana. Babam da öldü ama bir şey ifade etmedi, zaten babam olduğunu 35 yaşında öğrenmiştim.
Annenize 'anne' demiyorsunuz herhalde?
Yok ona 'Hülya' diyorum, o da 'Levent' diyor tabii, bazen oğlum diyor. (Gülüşmeler)
Orhan Gencebay'ın 'Yarabbim' parçasını söylemiştiniz.
Fazıl Say '
Arabesk yavşaklığından utanıyorum' deyince ne hissettiniz?
Çok feci bir açıklama ya! Çok talihsiz! Onun yaptığı müziğe ve konserlerine büyük bir saygım var ama 'yavşak' bulması çok itici. Ben gözümü direkt Türk
halk müziği ile açtım. 70'lerden sonra arabesk müzikle büyüdüm. Bana 'Seni Yakacaklar' parçası geldiğinde 'Bunu zevkle söylerim' demiştim. Şimdi bende mi yavşağım yani? (Gülüşmeler) Klasik müzik yapıyor olmak her şeyi söyleyeceksin anlamına gelmez. Orada 'Hoppa, bir dakika dur' denir. Ne kadar dinlediysem o kadar kulağımdadır, hala da keyifle dinlerim.
Kendi sesinizi dinler misiniz?
Dinlemem. Kendi sesimden nefret etmiyorum ama bir parçayı albüm çıkana kadar binlerce kez söylediğiniz için bıkıyorsunuz. Bir yerde duyunca 'Nolur kapatın' diyorum. (Gülüşmeler)
***
Küçük Emrah'ın üç-beş misli acı barındırıyorum
Levent Yüksel'in üzerinde sanki küskün gibi hal var piyasaya karşı?
Değil, değil. Tam tersine kazanmışlıktan kaynaklanan bir şımarıklık söz konusu. Dört sene albüm yapmamak kaç kişiye kısmet ki?
Sezen Aksu + Levent Yüksel =?
Mükemmel şeyler çıkar. Sezen Aksu inanılmaz bir kadın. İki laf edersin, 'pardon' der mıymıyıy beste yapar, söz yazar. Ona tek aranjör yetmiyor, iki-üç aranjör gerekiyor. 'Hep Sezen Aksu'nun kanatları altında mı kalacaksın?' diyorlar ya, ondan daha iyi şarkı yapan birini bulursam tabii ki gideceğim ama onun gibi birine daha rastlamadım ve ölene kadar da ondan faydalanmak istiyorum.
Sezen Aksu, insanın kendi müziğini yapmasına engel mi?
Hayır. Ondan körü körüne 'Sezen Aksu' diye yaptığı şarkıları alan var, şarkıyı dinlemeden onca para yatıranlar var. Aldığın şarkıyı üstlenmek, sırtlanmak gerekir. Ben söyleyemeyeceğim cümle olursa, değiştirmelerini isterim. Değiştirmezlerse okumam. Bu başıma geldi, Sezen Aksu'da bile. Sezen 'Olmaz, bu laf önemli, söylemeni istiyorum' dedi. Ben de 'hayır' dedim ve söylemedim.
Şarkıda söylüyorsunuz ya 'yaşadıklarınız mı acıtır canınızı yaşayamadıklarınız mı?'
Yaşadıklarım acıtmaz canımı, yaşayamadıklarım acıtabilir. Süper, dolu dolu bir hayat geçirdim. Türk filminden daha Türk filmi bir hayatım var, ama ben bunu gülerek anlatıyorum.
Küçük Emrah sendromu yani? (Gülüşmeler)
Küçük Emrah'ın üç-beş mislini barındırıyorum. Acıların çocuğu durumu var ama çok güzel buluyorum geçmişimi.
Bundan sonra gelecek nasıl olacak?
Müzikten başka bir şey yapamam. Bir tane bas sattım. 30 liraya aldığım şeyi 3 liraya verdim, orada öğrendim bana göre değil ticaret.
Sürümden kazanırdınız belki? (Gülüşmeler)
Para pul işlerine kafam basmıyor. Ben dürüst, hayatını bu işte kazanan ve kendini bu işe adamış bir adamım. Bu şekilde devam...