"Milli istiklal mücadelemizin verimli olması neye bağlıdır?" İşte o günlerde verilen ilginç
yanıtlar...
Sene 1921. Milli Mücadele'nin en çetin dönemleri. Düşman tehdidinin artmasıyla
TBMM'nin Ankara'dan Kayseri'ye taşınmasına karar verilir.
Meclis'i taşımakla görevlendirilenlerden dönemin TBMM Evrak ve Tahrirat Müdürü Necmettin Sahir Bey, Meclis evrakını Kayseri'ye taşıtmak için kolları sıvar. Bu telaş sırasında Necmettin Bey kendi kendine tarihi bir karar verir; Milli Mücadele'deki kararlılığın ilk
vekillerin ağzından vurgulanması için Meclis'te tek soruluk bir anket düzenler.
Soru şudur: "Milli istiklal mücadelemizin verimli olması neye bağlıdır?"
ARŞİV TARİH VAKFI'NA BAĞIŞLANDI
Necmettin Bey, çekinceleri olan milletvekillerini ikna etmek için Milli Mücadele kazanıldıktan sonra
cevapları sır gibi saklayacağını ve günün birinde tarihe emanet edeceğini söyler. Sözünü de tutar ve anketi ömür boyu özel
arşivinde saklar. 1992'de öldükten sonra, ailesi binlerce
belge ve bilgiden oluşan arşivini
Tarih Vakfı'na bağışlar.
ANKETİN ANALİZİ YAPILDI
Çuvallardan anketin belgeleri de çıkınca Prof.
Mete Tunçay başkanlığında bir
ekip anket sonuçları üzerinde çalışır.
Yücel Demirel sonuçları yeni harflere aktarır, dilini Prof.
Tuncay sadeleştirir, Doç. Ahmet Demirel de anket sonuçlarının ayrıntılı bir analizini çıkarır. 2004'te dönemin
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın desteğiyle kitaplaştırılan ilk siyasi anket ve sonuçların analizi şimdi yeniden matbaada.
37 VEKİL ANKET YANITLAMADI
Anketi 315 milletvekili yanıtlamış. 23
Nisan 1920'de açılan TBMM'deki 437 milletvekilinden 85'inin vekilliği, anketin yapıldığı tarihe kadar
ölüm veya
istifa gibi nedenlerden dolayı düşmüş olduğundan kalan 352 milletvekilinden bu oranda bir
katılım önemli.
Mustafa Kemal Atatürk dahil 37 milletvekiliyse anketi yanıtlamamış. Yanıtlamayanlar arasında İsmet
İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım
Karabekir, Rauf Orbay ve Ali Fethi Okyar gibi önemli isimler var. "Milli istiklal mücadelemizin verimli olması neye bağlıdır" sorusuna, milletvekillerinin 136'sı
ekonomik gelişmenin sağlanması, 117'si eğitime önem verilmesi, 89'u halkın
egemen olması ve halkın
yönetimi, 75'i azim ve kararlılık, 73'ü adil yönetim ve hızlı
adliye, 72'si uzman yönetimlerin işbaşına getirilmesi şeklinde yanıt vermiş.
GÜÇLÜ ORDU TERCİHİ SON SIRADA
68 milletvekiliyse başarının, şeriata,
İslam maneviyat ve ahlakına, dini eğitime önem verilmesiyle sağlanacağını yazmış. Öne çıkan diğer konular şöyle sıralanıyor: Halkın mutluluğu, sosyal koşulların iyileştirilmesi, bilimsel ilerleme, ulusal bilinç yaratılması, nüfusun artırılması... Ülkenin geleceği için milletvekillerinin yüzde 43.2'sinin ekonomik gelişmenin önemini vurgulayıp bunu yanıtlar arasında ilk sıraya taşırken, son sırada sadece yüzde 3.5 gibi bir oranla "güçlü bir ordu" cevabının gelmesi dikkat
çekici. Sene 1921!
ATATÜRK ANKETİ NEDEN YANITLAMIYOR?
Necmettin Sahir Sılan 1968'de, Türk Tarih Kurumu'nun Atatürk Yıllık Konferansları Serisi'nde yaptığı konuşmada Atatürk'ten yanıtını alma çabalarının sonuçsuz kaldığı anı şöyle anlatır: "Kâğıdı uzattım. 'A be çocuğum, bu nedir' dedi. Onun kendine mahsus
tatlı Rumeli şivesi, tatlı okşayıcı bakışlarıyla... 'Ben böyle bir şeye tevessül ettim' dedim. 'Neden teşebbüs ettin' dedi. Evrakı arzettikten sonra, 'Efendim, vaziyet beni çok mahzun etti. Kendime bir teselli bulmak için bu suali tertipledim, verdim' dedim. 'Cevap aldın mı' dedi. 'Paşam, daha çok yeni' dedim. Paşa baktı, baktı bana. 'Yani şimdi ben ne yapacağım' dedi. 'Siz de' dedim, 'bir, iki satır lütfedeceksiniz'. 'Yok be çocuk, sen bunları toplayasın.
Eser benimdir" dedi. Bu büyük eser
Türkiye Büyük
Millet Meclisi. 'Emredersiniz Paşam' dedim."
Ankete gelen cevapların şekli de ilginç. Kimi tek kelime kimisi sayfalarca yazmış. Kimi hemen yanıtlamış kimi aylarca hazırlanmış.
İstiklal Marşı'nın yazarı Burdur Mebusu Mehmet Akif (
Ersoy) Bey ise ankete bir şiirle yanıt vermiş: "Nasıl dört
İngiliz dünyayı oynatmakta, hayrettir / Bunun elbette var bir sırrı" derler / İngiliz der ki / Eğer ırkımın alçak üyeleri cüretli şeylerse, / (Müslümanların) soylu çocukları onlardan belki elli kat daha cesurdur."
Eskişehir Mebusu Hüsrev Sami (Kızıldoğan) Bey ise yanıtında
Kürt sorununa değinmiş: "Son yüzyılda sürekli savaşlarla, geri çekilmelerle, önemli ve korkunç coğrafya kayıplarına uğradık.
Vatanın büyük sınırları daraldı. Bu küçülme eseflenmeye ve üzülmeye değer olmakla birlikte, ulusal toplanma niteliğinde sayılmalıdır. Başlıca iki öğe şimdiki vatan sınırları içinde yaşayacaktır: Türk ve Kürt! Devletin yeni yönetimi, bu iki öğeyi kardeşçe birleştirecek bir biçimi içermelidir. Bunu ancak devrimin sonucu belirleyecektir."
Habertürk