Ege Üniversitesi (EÜ) 28.
Kültür Sanat ve Spor Şenliği etkinlikleri kapsamında, EÜ Hemşirelik Yüksekokulu tarafından "Başarıda Beynin Gizli Kodları ve Süper Yaşam Potansiyeli" konulu bir toplantı düzenlendi.
EÜ Hemşirelik Yüksekokulu anfisinde düzenlenen toplantıda Prof. Dr. Toygar, sağlık olmadan mutluluk, mutluluk olmadan da
yaşam potansiyeli olmayacağını vurguladı. Beyni çalıştırmanın kişinin kendi elinde olduğunu açıklayan Toygar, "Yaşamın tekdüzeliğini kırın ya da günlük alışkanlıklarınızda değişiklikler yapın. İşinize gittiğiniz yolu değiştirin. Salondaki masanın, tablonun yerini değiştirin." diye konuştu.
Her canlının yaşama belirli bir enerji kredisiyle başladığını ve yaşam boyu bu krediden harcadığını kaydeden Toygar, "Bu enerji, yaşama biçimine göre
erken ya da geç biter ve yaşam da sona erer. Buna göre uzun ve sağlıklı yaşam, bu enerjiyi akıllıca harcamaya bağlıdır. Şeker, karbonhidrat ve stres, bu kredinin hızlı harcanmasına sebep olur. Yağ ve yoğun
şekerler beynin çalışmasını yavaşlatır, hareket güçlüğü oluşturur. Oysa baklagiller, taze sebzeler ve pirinçten zengin diyetle
antioksidan özelliği olan meyveler, beynin soluma aktivitesini arttırır. Serbest radikal salınımının önlenmesi, beynin yaşlanmasını yavaşlatır. Çikolatanın vücuda salgılattığı serotonin de kişiye mutluluk verir." şeklinde konuştu.
Sağlıklı yaşlanmanın büyük ölçüde kişinin sağlıklı yaşam biçimine bağlı olduğunu belirten Toygar, "Kanser dahil her
hastalıkta doktor ve ilaç yüzde 20, kişinin yaşam isteği yüzde 80 etkilidir. İnsanın beyninden salgılanan iyileştirici hormonlar, trilyondan daha değerlidir. Üstelik böyle bir ilaç henüz keşfedilmemiştir. Mutluluğu ve mutsuzluğu
beyin sağlar. Sağlıklı ve hasta olmak kişinin kendisine bağlıdır." dedi.
Stresin beynin en güçlü düşmanı olduğunu açıklayan Nurselen Toygar, "Stres, beyinden vitamin ve mineral kaybına sebep olur. Pozitif dengeyi bozar. Öfke ve kızgınlık, kişinin sağlığını, mutluluğunu ve gençliğini ateşe atmasıdır. Sakinlik
prim yapar,
sabır olmazı oldurur ama sabretmek de bir erdemdir. Değiştiremeyeceğimiz şeyleri olduğu gibi kabul etmezsek hasta ve mutsuz oluruz. Amaç ve hedefleri olmayan insanlar, beyinlerini ve kendilerini bitmeye mahkum etmiştir." diye konuştu.
Televizyonun beyni öldüren bir
araç olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Toygar, "Televizyon seyretmeyin, çocuklarınıza da seyrettirmeyin. Bunun yerine
zihin aktivitelerine zaman ayırın." dedi.
Gülmenin ve mutlu olmanın da beynin başarısını arttırdığını açıklayan Toygar, "Güldüğümüzde beyin mutluluk hormonu salgılar. Gülmek, bağışıklık sistemini de güçlendirir." ifadesini kullandı.