Beklentisiz ve fedakarane yaşanmış bir hayat düşünün ki bütün maddi fakirliklerine rağmen mana aleminin sultanı haline gelmiş ve mümin gönülleri kendisine taht yapmış.
İman onun gönlünde öyle bir kora dönüşmüştü ki; "biz iman ve
İslamiyet hizmeti uğrunda zalimlerin zulmüne maruz kaldığımız
vakit,
hapishane köşelerinde veya darağaçlarında ölmeyi, istirahat döşeğindeki ölüme
tercih ederiz" diyordu Zübeyir Gündüzalp.
O, ellerini Allah'a açtığında kollarını ciddiyet içinde kaldıran bir örnek kuldu.
İnsanlığın yeteri kadar tanıyamadığı Zübeyir Gündüzalp'i anlatırken
Fethullah Gülen; "Bir dirilişin ilk mimarlarındandı" diyor. Tıpkı
Bediüzzaman Said Nursi'nin diğer talebeleri gibi. Zaten onu, Üstad'ın Yaver-i Azam'ı yapan da bu duyarlılık ve teslimiyetti.
"Bir iman abidesi Zübeyir Gündüzalp" isimli kitap bu hak dostunu layıkıyla anlamayı ve tanıtmayı amaçlıyor.
1920'de Konya'da doğan ve 51 sene süren ömründe, daha çocuk yaştan itibaren kendi halinde tefekküre başlayan Gündüzalp için Bediüzzaman sonraki yıllarda, "ben seni daha bir çocukken manevi himayeme aldım" demişti.
O,
gençlik yıllarında tanıştığı Risale-i Nur'ların ardından 26 yaşındayken de
üstadını ilk defa ziyaret etme imkanı buldu.
İman hizmetine verdiği gönül sebebiyle 28 yaşındayken ilk hapishane macerası başladı. Afyon'da yaşanan bu tevkiften sonra Zübeyir Gündüzalp, Üstad'ın yanından bir daha ayrılmadı. Ve Üstad'ın aleyhinde yazılar yazan basın kuruluşlarına karşı,
cevap yazma işlerini yürüttü.
Üstad'ın vefatından sonra nur talebelerinin birlik ve beraberliklerini korumasında onun rolü büyük oldu.
Hizmetle geçen bir hayatta binlerce gönülde iz barakan, davası uğruna gösterdiği ihlas, feragat, fedakarlık ve sadakati pek çok gönüllerde bu duyguların parlamasına vesile olan Gündüzalp, dünyaya meyletmeyen bir bahtiyar insandı.
Ruhunu yoluna feda ettiği “Üstad”ıyla yaşadığı günlerin ardından onsuzluk ona çok zor geldi. Bu davanın bir kara sevdalısı olarak sürdürdü ve tamamladı ömrünü.
Üstad Bediüzzaman'ın "kahraman" olarak bahsettiği Zübeyir Gündüzalp'ın hayatı, konferansları, müdafaaları, kendi diliyle üstadı anlatımı ve bugünlere uzanan hizmetleri şimdi müthiş bir akıcılıkla sunuluyor okuyucuya.