“Kafam karışık, herkes ne yapmam gerektiğini söylüyor; ama bana ne istediğimi soran yok! Kime danışsam, beni çocuk gibi görüyor, aklıma takılanları soramıyorum” diyen
genç kızlar ve delikanlılar için
Nesil Yayınları’ndan tam da onlara göre bir kitap çıktı: Artık
Çocuk Değilim!
Bu kitap, aslında,
ergenlik dönemini tereddütlerle ve endişelerle aşıp, gençliğe ilk adımlarını atmaya başlayan çocuklarımızın, hayatın daha gerçekçi ve
soğuk yüzüyle karşılaştıklarında yaşadıkları sorunları ele alıyor. Pek çok bilinmeyenin beyni kuşattığı; gerçeği
algılayışın, duygu dünyasından bedensel yapıya kadar pek çok alanda bir hayli değişime uğradığı bu dönemde yaşananları, bir de onların, yani delikanlıların ve genç kızların gözüyle okumaya, büyükleri davet ediyor.
Yine bu kitapta, bahsi geçen dönemde, anne ve babaların çocukları karşısında nasıl çaresiz kaldıklarını, onlarla ne tür
iletişim sıkıntıları çektiklerini de görmemek mümkün değil. Satır aralarında, enteresan algı farklılıkları var, büyüklerin ve gençlerin dünyalarında farklı farklı anlamlara gelen cümleler var. Bu iletişim probleminin, iki tarafın da sorunların çözümünde gayretli olmasına rağmen, meseleleri nasıl çözümsüzlüğe ittiğini okuyoruz sayfalar arasında.
Yazar İbrahim
Ünal, kendi tecrübeleri ışığında, özellikle zikredilen iletişim problemlerine dikkat çekiyor ve onların çözümünde, her yaştan ve sınıftan okurlarına daha farklı bir dil konuşmayı
teklif ediyor. Önemle şunu vurguluyor: “Nasihatin sadece doğrulardan oluşması ve iyi niyetli olması, tesirli olması için yeterli değildir; onun söyleniş şekli de, karşı taraftaki tesirini büyük oranda etkiler...”
Eserin teması, bu yönüyle de ilginç ve gençleri anlama açısından zihnimize yeni pencereler açacak gibi...
Artık Çocuk Değilim, bu yönüyle de farklı bir
gençlik kitabı. Çünkü meseleye, hep yapıldığı gibi, anne ve babaların gözüyle bakmakla yetinmiyor; gençlerin de aynı meseleler hakkında neler söylediklerini, düşündüklerini ortaya koyuyor ve hatta onlardan taraf duruyor. Bu hali, ismini bile onların en çok şikayet ettiği husustan ve en çok kullandıkları cümleden almasından belli:
“Anlayın bunu artık, ben artık çocuk değilim!”
İsterseniz, şimdi bir de, kitabın içinde incelemeye alınan bazı konu başlıklarına göz atalım:
● Gençlerin fiziksel değişimleri ve ruhsal yapılarını nasıl etkiliyor?
● Karşı cinsle arkadaşlık bu dönemde nasıl olmalı, hangi sınırlar korunmalı?
● Mahrem konularda sağlıklı bilgi edinimi nasıl sağlanmalı?
● Kuşak çatışması ve beraberinde getirdiği iletişim sorunları nasıl aşılır?
● Değer görmek veya görmemek bizi ne boyutlarda etkiler?
Şimdi bir de, gençlerin dünyasında, büyüklerin yüzüne en çok haykırılmak istenen soruları, kitabın içinde belirtildiği şekliyle inceleyelim. Bu sorular, biraz da kitabın ikinci yönünü, yani gençlerin aynı konulara nasıl baktıklarını ortaya koyuyor:
● Âşık oldum, ama ne yapacağımı şaşırdım. Şimdi ne olacak? Aileme nasıl anlatacağım? Ya olmaz derlerse?
● Özgür olmak istiyorum, özgürlüğüme niye müdahale etmeye çalışıyorlar? Onlara sınırlarını nasıl öğretebilirim? Beni anlamıyorlar.
● Çok şişmanım, sivilcelerim başıma dert. Ben hiçbir zaman güzel olamayacak mıyım? Neden kimse beni beğenmiyor? Yoksa hep böyle mi olacak?
●
Üniversiteye gitmek şart mı? Sınavlardan bıktım! Üniversite okumayan, ama para kazanan çok insan var. Eğitim neden gerekli? Bu zorlukları çekmek zorunda mıyım?
● Canım çok sıkılıyor, ne yapacağımı bilmiyorum. Biraz uyuşturucu kullansam, biraz
kumar oynasam, arkadaşlarla içsem, bir kere yapmakla ne olur?
● Bugünlerde patlayacak bir
bomba gibiyim. Öfkemi dindiremiyorum! İnsanları kırmak istemediğim halde kendimi tutamıyorum. Ne yapmalıyım? Kendimi nasıl durdurmalıyım?
Artık Çocuk Değilim, bu yönüyle sadece bir kitap değil, ailelerden benzer cümlelerle yükselen bir feryat... Bu türden çığlıkları ve şikayetleri evlerinde sık sık duyanlar için okunası bir eser. Çünkü eski meselelere alternatif bakışlar öneriyor. Belki de bu sorunlar hakkında yıllardır konuşuyor olup, hiçbir çözüme ulaşamayışımız, bu alternatifsizliğin bir neticesi...