Ebediyete taşınan edebiyat

‘Beyanın en önemli hakkı, insanı beyanla şereflendiren Allah’ı anlatmaktır’. M. Fethullah Gülen

Ebediyete taşınan edebiyat

Medeniyet krizi dediğimiz şey genelde soyut bir kavram gibi algılansa da insana ve hayata bakan yönleriyle olabildiğince somut, elle tutulur, gözle görülür bir tutulma hâlidir. Kâidesiz ve temelsiz bir hayata, o hayatın mahsulü insana ve o insanın yapıp ettiklerinin sarmalında ilerleyen zamana ve çıkmaz sokaklarda yürüyen bir sürü yığına beşiklik eder medeniyet krizi. Parklardaki lalelere baktığımızda bir asır öncesinin insanı gibi hissedemiyorsak kendimizi, inşa ettiğimiz binalar eski evlerimizin sıcaklığını sunamıyorsa bize, resmimiz, mûsikimiz ruhumuzun elinden tutup ötelere taşımıyorsa bizi, bizim sinemamız, bizim romanımız, bizim şiirimiz, bizim alış-verişimiz, bizim insana ve hayata olan sadâkatimiz, hassasiyetimiz yoksa eğer bir medeniyet kriziyle baş başayız demektir.

Nil Yayınları’nca çıkarılan ‘Bir Medeniyet Tasavvuru Çerçevesinde Fethullah Gülen ve Edebiyat’ isimli kitapta yazar Ali Osman Dönmez, isminden de anlaşılacağı üzere medeniyetin birikimlerini bugüne ve geleceğe taşıma yolunda en önemli araçlardan bir olan Edebiyat özelinde Hocaefendi’nin beyana, sanata, estetiğe, şiire, romana ve hikâyeye ait düşüncelerini yorumlayarak anlamaya ve anlatmaya çalışmış.

Hatip, yazar ve şair yönlerine rağmen Fethullah Gülen Hocaefendi’yi medeniyetimizin yeniden inşasındaki rolüyle ele alarak değerlendiren yazar, onun kültür ve sanat hayatımızın önemli bir argümanı olan edebiyata bakışını üst bir dille, geniş ve zengin bir çerçevede ele almış. 
 
Bir asır öncesinde kökleri kemirilen bir medeniyeti yeniden var etmek için ‘evvele doğru’ bir yolculuğa çıkan Bediüzzaman’ın evvelden keşfedip ahire seslenmesinin bir sonraki açılımı, diğer bir tabirle İslâmî Türk Medeniyeti’nin fikrî varoluş mücadelesinin ünite ünite hayat bulmaya başladığı bir süreci değerlendiren yazar, Hocaefendi’nin, din ve dil arasında günümüz ve ötesi için bağ kuran bir dilin sözcüsü, uygulayıcısı ve dikkatli bir savunucusu olduğunu ortaya koymuş.

Kitabını Medeniyet, Dil-Beyan, San’at, Estetik, Edebiyat, Şiir, Roman ve Hikâye başlıklarında işleyen yazar, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce atlası içerisinde birçok soruya da cevap aramış. Sanat nedir? Bir eseri ‘sanat’ şemsiyesi altına taşıyan sır nedir? Sanatçı kimdir, onun topluma dönük hedefleri var mıdır? Sanatın kendine, topluma, ahlâka ve inanca bakan yönü nedir? Sanatta asıl maksat, estetik heyecan ve haz vermek midir, yoksa onun ‘inanca’ ve ‘topluma dönük’ bazı görevleri var mıdır? Sanat bir vakit geçirme ve zevk vasıtası mıdır, yoksa bir cemiyet açısından ‘olmazsa olmaz’lardan biri midir? Bizim sanatımızın kaynakları ve belirleyici özellikleri nelerdir? Edebiyat neden önemlidir? Estetiğin kaideleri evrensel midir? İslâm-estetik ilişkisi nasıl ele alınmalı? Mutasavvıf şairleri ‘şiirde mânâ’ ile neyi kast eder? Roman, hikâye ve sinema konusunda geri kalmamamızın nedenleri nelerdir? Gibi sorular, Fethullah Gülen’in medeniyet tasavvuru içerisinde, edebiyat ve sanata dair düşüncelerinde cevap bulmuş. 

<< Önceki Haber Ebediyete taşınan edebiyat Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER