İşte Hocaefendi'nin sohbetinden bazı notlar:
İnsan bir yandan Allah Teâlâ ile münasebetlerini daha da derinleştirme istikametinde gayret gösterirken bir yandan da insanlık hesabına hayırlı işler yapmanın peşinde olmalıdır. Fizikteki atalet kanunu bir yönüyle insan hayatı için de geçerlidir. Bu itibarla; durduğumuz zaman düşeriz; öyleyse hiç durmamalı, sürekli gayeli hareket halinde olmalıyız.
Hazreti İmam Şafi’nin dediği gibi, “Sen şayet iyi bir şeyle, kalbini ve ruhunu tatmin edecek ve dünyayı da mamur kılacak bir şeyle meşgul olmazsan, şeytan seninle meşgul olur!” Şeytanın meşguliyetinden kurtulmanın yolu Allah rızasına bağlı yüksek bir mefkûre ile meşgul olmaktan geçer.
Yeme, içme ve dinlenme gibi ihtiyaçlar zaruret olması yönleriyle insanı meşgul etmeli ve asla hayatın merkezine yerleşmemelidir. Hayatını onlara bağlayan insan kendisine hakaret etmiş olur; zira, Allah (celle celalühu) insanı ahsen-i takvim üzere yaratmıştır. İnsanın mükemmel yaratılışına ve Hak katındaki kıymetine vurguda bulunan Hazreti Ali (kerremallahu vechehu) şöyle der: “Ey insan! Kendini küçük bir cirim görüyorsun; halbuki bütün âlemler sende gizlidir. Sen bütün kâinatın bir fihristisin.”
Cenâb-ı Hak kâinata nasıl, ne denli ve ne keyfiyetle tecellî etmişse, bütün bu tecellîler insanda vardır. Bu vaziyetiyle insan, kâinatın bir nüsha-i kübrâsı, bir misal-i musağğarı mahiyetinde ve Allah’ın bütün esmâsının nokta-i mihrakiyesi şeklinde görülür. Bir yönüyle, Allah’ı tanımak için insana bakmak kâfidir.
Binaenaleyh insan, Allah’ın bir mir’âtı ve aynasıdır. Bu manayı ifade eden şöyle bir hadis-i şerif biraz farklı lafızlarla nakledilmektedir: “Allah, Âdem’i kendi sûretinde yarattı.”; “Allah, insanı Rahmân sûretinde yarattı.”; “Yüzden sakının. Zira Âdem oğlu Rahmân sûreti üzere yaratılmıştır.”; “Birine vuracağınızda yüzüne vurmayın. Muhakkak Allah Âdem’i kendi sûretinde yarattı.”
Dini/diyaneti yüceltmeye, ruhunun âbidesini ikame etmeye ve milletleri yükseltmeye matuf hareketi terk ettiğin an şeytanın hareket dümenine kendini kaptırmış olursun. Niketim biz durağanlığın kurbanı olduk; ne zaman atın üzerinden indik, bitiş vetiresine girdik.
Bir yönüyle, sizin hareket tarihiniz Söğüt’le başlamış, Topkapı’yla devam etmiş ve Yıldız Sarayı’nda, Dolmabahçe’de sönmüştür. Evet biz, Hazreti Murad Hüdavendigar’ın “Attan inmeyesüz!” sözüne muhalefet etmeye başladığımız günden itibaren bir bitişe doğru yuvarlanmaya da başlamışız.
Bırakın durağanlığı.. soluk soluğa dünyanın dört bir yanına koşun. Yirmi dört saat mesai yapmaya ve ruhunuzun ilhamlarını herkese duyurmaya çalışın. Bu aynı zamanda sizin hayatta kalmanızın en önemli esasıdır.
Alvar İmamı “Allah bizi insan eyleye!” derdi. Yavuz Sultan Selim de bir manada gerçek insanlığın yolunu göstererek şöyle buyuruyor: “Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş / Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş.”