Türkiye Cumhuriyet’inin yeni kurulduğu yıllarda, İngiliz İstihbarat raporlarından çıkarılarak hazırlanan, Sultan Vahdeddin’den, Mustafa Kemal Atatürk’e, İsmet İnönü’den, Adnan Menderes’e, Nazım Hikmet’ten, Şükrü Saraçoğlu’na kadar birçok ünlü komutanın, diplomatın ve edebiyatçının, kişiliği, karakteristik ve fiziksel özelliklerini, geçmişini, başarılarını, “Fişlenen Cumhuriyet” kitabında bulabilirsiniz.
İngiltere’nin süper güç olduğu yıllarda, İngiliz istihbaratının tuttuğu gizli kayıtların yer aldığı “Fişlenen Cumhuriyet” kitabında, fişlenen şahısların kısa geçmişi, başarıları, başarısızlıkları, İngiltere hakkındaki düşünceleri, eşleri, zaafları ve fişleyenlerin şahsi yorumlarına yer veriliyor. İngiliz istihbaratı, Mustafa Kemal Atatürk’ü şu şekilde kayıt altına alıyor;“…Arnavut bir baba ve Türk bir anneden 1880’de dünyaya geldi. 1,75 boyunda, solgun bir cilde sahip. Sabit bir yüz ifadesi ile birlikte gri gözleri var. Güçlü, düzenli özelliklere sahip... Şu sıralar şişmanlığa meyilli. Etkileyici, akıcı bir hitabeti ve biraz da kişisel cazibesi var…” İsmet İnönü’yü ise; “…Başbakan olmasından sonra 1925 Ağustos’unda Latife Hanım’dan boşanmasına karşı çıkması sebebiyle Gazi ile ilişkilerinin gerildiği söylendi. Bu söylenti asılsız çıktı ve mevkisi eskiden olduğu gibi güçlü kaldı. Lozan’da, kendisinin inatçı ama yetenekli bir delege olduğunu gösterdi. Kibar ve kızgınlığını hiç göstermez. Ama yenilgiden hoşnut olmaz…”
Sıcağı Sıcağına Tarih
“Fişlenen Cumhuriyet”, olayların üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra kaleme alınan hatıratların kullanıldığı çalışmalardan ayrı olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulduğu yıllarda tutulan, tâbir câizse ‘sıcağı sıcağına’ oluşturulan, istihbarat raporlarından yola çıkılarak hazırlanıyor. ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kurulduğu yıllar’ olarak belirtilen zaman aralığı, İngiltere’nin dünya siyasetini yönlendirdiği ve şekillendirdiği bir zaman aralığına denk geliyor.
Dolayısıyla dünya siyasetinin bu baş aktörünün, Türkiye Cumhuriyeti’nin önde gelen şahsiyetleri hakkında raporlar hazırlaması, bu raporlar ışığında Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik politika ve stratejilerini belirlemesi de kitabı, dönemi anlamak açısından sadece tarihçiler için değil, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanlarında çalışanlar için, de önemli bir kaynak haline getiriyor. Kitabın giriş bölümünde, ana hatlarıyla Türk-İngiliz ilişkilerinin tarihi seyri ortaya koyuluyor. Akabinde 1930 ve 1947-1950 olmak üzere iki dönem halinde Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli şahsiyetleriyle ilgili yapılan fişlemeler paylaşılıyor. Raporları hazırlayan İngiliz görevlilerinin, raporlarda yalnızca bir durum tespiti yapmakla yetinmeyip, raporların son kısımlarına kısaca şahsî görüşlerini ve şahıslarla ilgili kişilik tahlillerini de eklediğini görüyoruz ki, bu ayrıntı belgeleri ve onlar aracılığıyla ulaşılacak bilgileri zenginleştiren, önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Fakat istihbarat raporlarındaki her bilginin mutlak doğru olarak kabul edilmemesi gerçeğinden hareketle bu çalışmada isimleri geçen tarihî şahsiyetlerin bazıları hakkındaki ithamların, tamamen İngiliz belgelerinde yer alan o döneme ait değerlendirmeler olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Fişlenen ünlüler arasında kimler yok ki!
Sultan Vahdeddin, Damat Ferit Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Falih Rıfkı Atay, Fevzi Çakmak, Hüseyin Cahit Yalçın, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Mustafa Kemal, Şükrü Saraçoğlu, Halide Edip Adıvar, Saffet Arıkan, Celal Bayar, Refet Bele, Osman Bölükbaşı, ZiyadEbüzziya, Nihat Eğriboz, Nihat Erim, Mahmut Şevket Esendal, Hüsrev Gerede, Kasım Gülek, Nazım Hikmet, Tevfik İleri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Lütfi Kırdar, Adnan Menderes, Nadir Nadi, Sedat Simavi, Kazım Taşkent, Behçet Uz, Fatin Rüştü Zorlu… Bu isimler, kitabın içeriğinde yer alan fişlenmiş onlarca kişiden en meşhurları olarak dikkat çekiyor.
İngilizlerin Fişlediği Bazı İsimler…
Sultan Vahdeddin
Savaştan önce Avrupa çevrelerinde pek de bilinmiyordu.Türkiye’de ise İttihat ve Terakki Partisi’nin muhalifi olarak tanındı, ama siyaset sahnesinde etkin bir rol oynamadı. Büyük ölçüde bilgi peşinde koşan bir adamdır, cana yakın bir yapısı ve yapmacıksız tavırları var. Nadiren hırs gösterir. Anlaşılan o ki istediği yalnızca ülkesine hizmet etmek, hanedanını korumak ve ülkedeki farklı öğelerin tümünün adalet ve huzur içinde olduğunu görmekti. Tahta çıktığından beri sultan ve halife olarak kişisel nüfuzu ve otoritesi içeride büyük saygı uyandırıyordu ve o bunları nasıl kullanması gerektiğine dair belirli fikirler edinmişti. Ama zayıflığı, korkaklığı ve ihtiyatı onu daha büyük bir adamın yapabileceğinden farklı olarak tahtını baskın bir güç merkezi yapmaktan alıkoydu. İşte onun azametini engelleyen yegâne unsur budur.
Damad Ferid Paşa
Ona biraz umut verin, tamamıyla havaya girecektir. Çalışırken veya dışarıda her zaman, çok güvendiği ve samimi olduğu kayın biraderi Sultan’la olmaktan zevk duyar. İngiliz düşüncesinin ve kurumlarının gerçek bir hayranıdır. Türkiye’nin tek kurtuluş umudunun Büyük Britanya ile iyi ilişkilerde yattığına belki en üst kademedeki devlet adamlarının hepsinden fazla inanır. Ulusalcılarla o kadar ters ki yakın zamanda göreve tekrar geleceğini beklemek hatta ummak neredeyse imkânsızdır. Ne var ki ileride sırası gelse bile bunu gerçekleştirmek için çok yaşlı ve sağlığı bozuk. Yine de dağınık anti-Kemalist güçlerin başlıca toparlayıcısı olma konumunu sürdürüyor.
İsmet İnönü
İsmet Paşa’nın, ordudaki dönemlerinde olağanüstü yetenekli bir subay, yorulmak bilmez bir işçi ve 1922’de Yunanlılara karşı kazanılan ulusal zaferde büyük oranda pay sahibi olduğu kabul edilir. Lozan’da kendisinin inatçı ama yetenekli bir delege olduğunu gösterdi. Kibar ve kızgınlığını hiç göstermez. Ama yenilgiden hoşnut olmaz. Mustafa Kemal’in güvenini kazanan ilk ünlü milliyetçi liderlerden sadece birisidir ve öyle kaldı. Son altı yılda Mustafa Kemal’in sağ kolu oldu. Halide Hanım’a göre (Temmuz 1926) “ O tamamen Gazi’nin emrinde oldu ve sadece herkesi ipe çekmekle uğraştı.”
Mustafa Kemal
Mustafa Kemal Paşa 1,75 boyunda, solgun bir cilde sahip.Sabit bir yüz ifadesi ile birlikte gri gözleri var. Güçlü, düzenli özelliklere sahip... Şu sıralar şişmanlığa meyilli. Etkileyici, akıcı bir hitabeti ve biraz da kişisel cazibesi var. Hayatına ait kayıtlar, liderlikten öte sert bir yönetici olduğunu, süper beyinleri kıskandığını ve muhalefete katlanamadığını gösterir. İlk zamanlardan beri içki ile arası iyidir ancak güçlü bir irade ve yapıya sahiptir. Konuşmaları – öyle görünüyor ki kendi tarafından hazırlanmaktadır- insanları ve olayları yönlendirmede büyük ölçüde etkili olmaktadır. Çarpıcı ve otoriterdir, ama onu vatansever veya dürüst olmamakla suçlamak doğru olmaz.
Şükrü Saraçoğlu
Şükrü Bey görünüşte duyarlı ve muhtemelen ılımlı biridir.Kendisinin çok yetenekli olduğuna inanılır, enerjiktir, popülerdir ve nüfus değişimi meselesinde Yunan mevkidaşıyla üst düzey bir uyum içerisindeydi. Tevfik Rüştü Bey’in çok sayıdaki yurtdışı gezilerinden birinde Dışişleri Bakanı’nın yerini almıştır. Sağlığı izin verdiği zaman muhtemelen Polonya büyükelçisi veya yeni Devlet Bankası’nın başkanı olarak görev verilmesi düşünülüyor.
Nazım Hikmet
Türk Marksistlerin önde gelenlerinden. Bağımsız (Troçkist)eğilimleri olduğu söylenir. Elli yaşlarında. Gelenekçi ekolü temsil eden Yahya Kemal’den sonra en seçkin çağdaş Türk şairidir. General Fuat Cebesoy’un anne tarafından yeğenidir, dolayısıyla Alman ve Polonyalı kanına sahiptir. Türkiye’de büyük hayranlık uyandıran ve komünist olmayan birçok kişinin de gizlice ellerinde dolaşan çok sayıda şiir ve bir-iki roman yazmıştır. Nazım Hikmet’in 29 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldığı 1937 yılında başbakan olan Celal Bayar, Nazım Hikmet’in şiirlerini her zaman başucunda bulundurduğunu söylemiştir. Nazım Hikmet 1937’de askerî mahkeme tarafından komünist propagandayı askerler arasında yaymakla suçlu bulundu ve bu sıralarda bir grup genç asker arasında çatışma çıktı. Cezasının ilk kısmını çekmek üzere Yavuz Selim savaş gemisinde tutuldu. Burada tüberküloza yakalandı ve önde gelen dostlarının aracılığıyla Bursa Cezaevi’ne nakledildi. Özellikle General Cebesoy ve Bay Yalman tarafından serbest bırakılmasını sağlamak için bazı girişimlerde bulunuldu. Sonunda 1950 genel affı kapsamında serbest bırakıldı. Hapiste olduğu süre içinde bir başka uzun epik yazmıştır.
Adnan Menderes
Çalışkan ve etkileyici ama çoğu zaman aceleci, kışkırtıcı bir konuşmacı. Bay Menderes, Bay Bayar’ın güvenini kazanmanın keyfini sürer. Diğer taraftan takipçileri arasında sorumsuz ve hırslı olanları kontrol etmekte zorlanmaktadır. Giyimine dikkat eder, evli ve bir çocuğu var.
Kazım Taşkent
1886’da doğdu. Türk Mühendislik Okulu ve Hannover Mühendislik Okulu’nda eğitim gördü. Türkiye’nin en girişimci iş adamlarından birisidir. Türkiye’deki bütün şeker fabrikalarının idaresi için 1935’te kurulan Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi eski genel müdürü ve aynı zamanda birkaç vilayetin şeker fabrikalarının müdürü. Zonguldak’taki İş Bankası Kömür İdaresi’nin müdürü ve ilk cam ve kağıt fabrikalarının oluşmasında etkili oldu. Halk eksenli makul fiyatlı evler inşasıyla meşgul olduğundan 1944 yazında şeker fabrikalarından ayrıldı. Bu amaçla iki önemli anonim şirketi kurdu. 1950’de Demokrat Parti’den milletvekili seçildi. Büyük hayal gücüne ve dürtülere sahip. Dünyadaki ünü, endüstri ve finans alanında iyi olmasından kaynaklanmaktadır.
Hüsrev Gerede
1884’te doğduğu öngörülmektedir. Kariyerli bir asker.Büyük Savaş’ın şafağında Atina’da askerî ateşeydi, sonra Kafkas ordusunda istihbarat subayı olarak hizmet verdi. Milli Mücadele’nin ilk dönemlerinde Mustafa Kemal Paşa’nın özel sekreteriydi. Şubat 1921’de Paris, Londra ve Roma’ya giden Bekir Sami Bey heyetinin bir üyesiydi. Temmuz 1923’te Urfa milletvekili seçildi. Mayıs 1924’te Budapeşte orta elçisi oldu ve milletvekilliğinden istifa etti. Ağustos 1926’da Sofya büyükelçisi olarak atandı. Temmuz 1930’da Varşova büyükelçiliğine tayin edildi, ancak sürdüremedi ve ertesi ay Tahran büyükelçisi oldu. Burada İranlılar hakkında tüm konularda duyduğu nefreti gizlemeyerek artan biçimde sevilmez oldu. 1931’de İran’daki yeni yıl törenleri onun diplomat sınıfının kıdemli üyesi olarak bir konuşma yapmasını önlemek amacıyla değiştirildi. Haziran 1934’te görünürde sağlıkla ilgili sebeplerden dolayı istifa etti. Ocak 1936’da Tokyo büyük elçisi oldu. Ağustos 1939’da Berlin’e nakledildi ancak Temmuz 1942’de anlaşıldığı kadarıyla temelde aşırı Alman yanlısı eğilimleri sebebiyle geri çağrıldı. 1946’da Rio de Janeiro’ya büyükelçi olarak atandı.
…
İngiliz istihbaratının fişlemelerle Cumhuriyet nesli hakkında tuttuğu kayıtlardan oluşan “Fişlenen Cumhuriyet”, yakın tarihimize aykırı bir bakış sunarken, ayrıca okura, dönemin meşhuru pek çok kişi hakkında da ilginç bilgiler veriyor.
Yazarlar Hakkında…
Prof. Dr. Bülent ÖZDEMİR
1970 yılında Gönen’de doğdu. 1991’de Marmara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Tarih Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını 1997 yılında California SateUniversity, LongBeach, ABD’de, Doktorasını 2000 yılında TheUniversity of Birmingham, İngiltere’de tamamladı. 2004 yılında Doçent unvanını aldı. Osmanlı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel tarihi üzerine çeşitli makaleler yayınladı. Ottoman Reformsand Social Life: ReflectionsfromSalonica, 1830-1850 başlıklı kitabı 2003 yılında TheIsisPress tarafından basıldı. İngiliz İstihbarat Raporları’nda Fişlenen Türkiye başlıklı kitabı 2008 yılında Yeditepe yayınlarından çıktı. 2009 yılında profesör unvanını aldı. Süryanilerin Dünü Bugünü: I. Dünya Savaşı’nda Süryaniler başlıklı kitabı 2008 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlandı. 2012 yılında yayınlanan Assyrian Identity andthe Great Warbaşlıklı çalışması İngiltere’de Whittles Publishing tarafından basıldı. Halen Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve Necatibey Eğitim Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır.
Prof. Dr. Cihat GÖKTEPE
1967 Nevşehir-Kozaklı doğumlu olan yazar Lisans ve Yüksek Lisans Eğitimini Selçuk Üniversitesinde (1986-1993), doktorasını ise, 1998 yılında İngiltere’de Birmingham Üniversitesi’nde tamamladı. 1998-2007 yıllarında Kafkas Ünv. Tarih Bölümünde Öğretim Üyesi ve Bölüm Başkanı olarak görev yapan Göktepe, 2007-2011 arası TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde Bölüm Başkanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevlerini yürüttü. Halen Uluslararası Antalya Üniversitesi rektörü olarak görev yapmaktadır. Yakın dönem Türk Siyasi Tarihi uzmanı olan Göktepe, Türkçe ve İngilizce yayınlanmış Türk Siyasi Tarihi, Türk-İngiliz İlişkileri, Ortadoğu, Kıbrıs, Ermeni Meselesi, Birinci Dünya Harbi ve Milli Mücadele’de Şehitlerle ilgili yirmi beş makalesi ile üç kitabı (Türkiye’ye Karşı İngiliz Dış Politikası 1959-1965, Türkiye’nin Politik Tarihi, Unutulmasınlar Diye Balkan Harbi) bulunmaktadır. Çeşitli TV’lerde tarih programı sunuculuğu ve konsept danışmanlığı yaptı. Evli ve üç çocuk babasıdır.