Diyanet İşleri Başkanı Görmez: ''
Kerbela'yı tarihte yaşanmış bir kıssaya, tarihsel bir hadiseye, bir mitolojiye, bir efsaneye dönüştürmek hiçbirimizin hakkı değildir''
-''Kerbela'yı anlamak, Kerbela'yı yaşamak, Hakk'a, hakikate, hürriyete, adalete, ahlaka, erdeme, fazilete, izzete, onura, şerefe sevdalı olmak demektir''
-''Dünyanın çeşitli yerlerinde, çevremizde, yanı başımızda Irak'ta,
Suriye'de akan kardeş kanı bizim Kerbela'yı hiç anlamadığımızı gösteriyor''
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, '''Kerbela'yı tarihte yaşanmış bir kıssaya, tarihsel bir hadiseye, bir mitolojiye, bir efsaneye dönüştürmek hiçbirimizin hakkı değildir'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve
Türkiye Diyanet Vakfınca
Hacı Bayram-ı
Veli Camisi'nde, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in kıldırdığı yatsı namazının ardından ''
Aşure Günü ve Kerbela şehitlerini
anma programı'' düzenlendi.
Anadolu Ajansı tarafından canlı olarak yayınlanan programa,
Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Görmez, burada yaptığı konuşmada, Hicri Takvim'in ilk ayı olan
Muharrem ayına girildiğini belirtti. 26 Kasım'da başlayan Hicri 1430. yılın bütün insanlığa hayırlar getirmesini temenni eden Görmez, ''Her yıl Muharrem'in 10'u, Aşura geldiğinde kalbinde iman taşıyan her kardeşimizi bir acı, bir hüzün, bir elem, bir keder kaplar'' diye konuştu.
Hicri 61. yılın Muharrem ayının 10. gününde Hz. Muhammed'in, 'benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım' dediği, '
cennet gençlerinin efendisi' olarak nitelendirdiği Hz. Hüseyin ve beraberindeki 70 kişinin Kerbela çölünde şehadete ulaştığını anımsatan Görmez, ''Yürekleri dilhun eden bu acı, bu elem, bu hüzün, bu keder, dünyanın neresinde olursa olsun, mezhebi, meşrebi, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, kalbinde iman taşıyan, Resul-i Ekrem'e, ashabına ve ehl-i beyt-i Mustafa'ya zerre kadar muhabbet besleyen her müminin ortak acısı, ortak elemi, ortak hüznü, ortak kederidir'' ifadelerini kullandı.
Türkiye'de neredeyse her evde Hasan, Hüseyin, Ali, Cafer isimli bireylerin olduğuna dikkati çeken Görmez, Kerbela çölünde yaşanan acının tarih boyunca tüm insanların ortak elem ve kederi olduğunu söyledi.
Kerbela'nın acısını hissetmenin önemli olduğunu dile getiren Görmez, şöyle devam etti:
''Bugün Kerbela şehitleri için
gözyaşı dökmek elbette takdire şayandır. Ancak sizce bu yeterli midir- Sadece hüzün, sadece keder, sadece gözyaşı yeterli midir Kerbela'yı anlamak için. Hüseyince yaşamak için Hüseyin'in güzelliğini bu güne taşımak için sadece hüzün, sadece keder yeter li midir-
Bu acılardan yeni acılar üretmek için anmıyoruz Kerbela'yı biz bugün. Bugün bize düşen Kerbela'yı doğru okumak, Kerbela'yı doğru anlamaktır. Kerbela'yı tarihte yaşanmış bir kıssaya, tarihsel bir hadiseye, bir mitolojiye, bir efsaneye dönüştürmek hiçbirimizin hakkı değildir. Kerbela'dan bugün ortak dersler çıkarmaya ihtiyacımız var.''
-''Kerbela'yı doğru anlamak...''
Kerbela olayının gücü ve iktidarı elinde bulunduranların imandan uzaklaşınca bu güçlerini nasıl zulme dönüştürdüklerinin açık bir göstergesi olduğunu anlatan Görmez, Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin uğruna canlarını verdikleri yolu bilmeden, yüce değerleri idrak etmeden Kerbela'yı anlamanın mümkün olmadığını da bildirdi.
Hz. Hüseyin gibi zulme, haksızlığa, zalime ve dayatmaya karşı çıkmadan Kerbela'yı anlamanın mümkün olmayacağını ifade eden Görmez, ''Kerbela'yı anlamak, Kerbela'yı yaşamak, hakka, hakikate, hürriyete, adalete, ahlaka, erdeme, fazilete, izzete, onura, şerefe sevdalı olmak demektir'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları kaydetti:
''Kerbela'yı doğru anlamak için bize düşen vazifelerden biri de Kerbela'dan bir
ayrılık gayrılık değil bir birlik ve beraberlik çıkarmaktır. Hz. Hüseyin'in en büyük gayesi kendisinden sonra yeni Kerbela'ların yaşanmamasıdır. Bugün 1300 küsur sene sonra hep birlikte
İslam dünyasına bakalım. İslam dünyasına baktığımız zaman Kerbela'yı anladığımızı, Kerbela'da Hz.
İmam Hüseyin'in canı ile bütün
Müslümanlara verdiği mesajı anladığımızı, ondan dersler ve ibretler çıkardığımızı söyleyebilir miyiz- Sadece ülkemizde, Anadolumuzda değil, İran'da, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Afganistan'da, Pakistan'da Şiisiyle, Sünnisiyle, Alevisiyle, Caferisiyle, Hanefisiyle, Şafiisiyle, Kadirisiyle, Mevlevisiyle mezhebi, meşrebi ne olursa olsun bütün Müslüman kardeşlerime soruyorum.
Bize düşen Kerbela'nın kerbu belasını bugüne taşımak mıdır- Bize düşen Kerbela'nın kerbu belasını devam ettirmek midir- Yoksa, Hz. Hüseyin'in canını feda ettiği o yüce değerlerin; Hakk'ı, hakikati, adaleti, ahlakı, fazileti, şerefi ve onuru bugüne taşımak mıdır- Maalesef bizim Kerbela'nın hikmetini evrenselleştirmek yerine zaman zaman Kerbela'nın kerbu belasını bu asra taşıdığımızı görüyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde, çevremizde, yanı başımızda Irak'ta, Suriye'de akan kardeş kanı bizim Kerbela'yı hiç anlamadığımızı gösteriyor. Bizim Kerbela'da canını veren Hz. Hüseyin'i ve onunla birlikte canını verenlerin mesajlarını doğru anlamadığımızı gösteriyor.''
Hz. Hüseyin'in şehadetinden önceki sözlerini de hatırlatan Görmez, konuşmasını ''Yüce Rabbimiz bizlere bir defa daha Kerbelalar yaşatmasın'' sözleriyle bitirdi.
Konuşmanın ardından Mehmet Kemiksiz
ilahi grubu mersiyeler ve muharremiyeler söylendi.
Program, Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından edilen dua ile sona erdi. Program kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfınca 5 bin kişilik aşure dağıtımı yapıldı.
-''İnşallah bu bir gelenek olarak devam edecektir''-
Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü
Yaşar Yiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Muharrem ayının İslam kültüründe önemli bir ay olduğunu belirtti.
Muharrem ayında birçok önemli olayın önemli meydana geldiğini ifade eden Yiğit, Hz. Muhammed'in çok sevdiği, 'cennet gençlerinin efendisi' olarak nitelendirdiği Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehadeti gibi elim bir olayın da gerçekleştiğini anımsattı.
Yiğit, ''Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Müslümanların ortak acısı olan bu kederi belli bir kesimin her yıl idrak etmesi yerine bütün İslam coğrafyasının bu hüzne, bu kedere ortak olduğunu ifade etmek için böyle bir program tertip ettik. Bu mevlit içinde mersiyeler, muharremiyeler, Kur'an-ı Kerim okundu. İnşallah bu bir gelenek olarak devam edecektir'' dedi.