ÖLDÜ DİYENLERİN ARKASINDAN FATİHA OKUYACAĞIM
Peygamberlerin en önemli vasıflarından biri de “İSMET” sıfatına sahip olmalarıdır. Yani onlar günahsızdır ve günah işlemeye kapalıdırlar.
Hz.Peygamber’in(SAV) beyanları içerisinde “Alimler
peygamberlerin varisleridir”.Bu veraset ilme , aksiyona, ahlaka,ibadete ve hayat-ı içtimaiyeye bakar.Gerçek bir
Allah dostuna baktığınızda onda peygamberane bir duruş görürsünüz ve Allah o kulunun,konuşan dili,
bakan gözü, tutan eli olur.Bir beşer de olsa Allah artık onu günahlardan korur ve hep hayra yönlendirir. Böyle bir insanın yalan söylemesi,insanı aldatması, günah işlemesi (Allahın izniyle) mümkün olmaz.Hep hayra ve doğruluğa açıktır.
Dürüstlük bu “mirasçıların” ortak özelliğidir,yüzüne baktığınızda size güven verirler, her hal ve tavırlarında
emniyet soluklarlar.Onların birinin yanında geçireceğiniz bir saat bir ömre değer.
Sohbetleri cana can katar, eserleri ruhunuzun heykelinizi dikmeye yarar. Hiç yalanlarına şahit olmazsınız, huzurda olduğunuz zaman kendi yalanlarınızdan utanır, sıkılır, yerin dibine geçersiniz. Şefkat ve merhametin abideleşmiş şekilleridirler. Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdır.
Peygamberler nasıl Allahın korumasındaysa Mirasçıları da öyledir. Aynı hassasiyeti gösterdikleri için benzer bir korunmayla da mükâfatlandırılırlar. Düşmanları bile onları kişisel ayıp ve menfaatlerini gerekçe göstererek suçlayamazlar, sadece vehimlerinin gurultularını seslendirirler ve hakikat ortaya çıkınca (eğer vicdanları varsa) mahcup olurlar.Mirasçılar sadece hakikati konuşurlar veya konuşan yalnız hakikattir.
Son haftalarda basında yer alan
Fethullah Gülen Hocaefendinin hastalığı ile ilgili yazıları takip ediyorum. Son olarak
Fatih Altaylı diyor ki: “Geçtiğimiz hafta cemaatten olmayan ama cemaati iyi tanıyan biriyle sohbet ettik”. Ve ihtimaller üzerinde
kalem oynatıyor. Yazısını sohbet ettiği bu kişinin kanımızı donduracak bir cümlesiyle bitiriyor. “Gülen’in
sağlık durumu denildiği kadar kötüyse önümüzdeki günlerde sıkıntı çıkar. Düşünsene Gülen’in cenazesi
Türkiye’ye getirilirken kopacak kıyameti. Hele bir de cenaze törenini düşün. Düşündükçe içim sıkılıyor” dedi.“Şöyle bir düşündüm. Benim de içim sıkıldı” diye yazı tamamlanıyor.
Sağlığı ile ilgili yapılan haberleri okuyunca yıllar önce benzer iddiaların ardından 15.07.2004
Perşembe günü STV Ana Haberde Hocaefendi ile yaptığım
telefon röportajını hatırladım.
Bu röportajdan bazı notları paylaşmak istiyorum.
*Böyle komplo teorilerine girmek istemiyorum. Haziran fırtınasında da böyle komplo oldu. O dönemde devletin ileri gelenlerinden bazıları ‘bu bir komplodur’ dedi. Bazıları da ‘devlet komplo yapmaz’ dedi. Ne kastediyordu, bilemem. Daha sonra bazılarının söylediklerine göre, o gün için böyle bir hadisenin çıkarılmasına ihtiyaç varmış, ‘bir takım hortumlamaların tamamlanması ve bunların kamufle edilmesine ihtiyaç varmış’ dediler bana. Bilemiyorum ben bunlara çok itimat etmiyorum. Öyle olduğunu da kabul etmek istemiyorum, ama öyle dediler.
*Hastalıkların etkisine çok takılıp kalmıyorum. Yapmam gerekli olan şeyleri yapıyorum.
Kitap okuyorum, not alıyorum, bazı şeyler yazmaya çalışıyorum
*Böyle bir haberin çıkarılması suretiyle de bugün bazıları bir yerlere varmak istiyordur. Emellerine muvaffak olamazlar. Öyle diliyorum. Aklıma bazı ihtimaller geliyor. İşte
şeker komasına girdi. İşte Türkiye’ye gelecek gelmeyecek falan diyecekler orada. Heyecan uyaracaklar. İhtimal. Bununla birileri bir yerlere varmak istiyordu.
toprak var, onları gül gibi kokluyorum. Onları camekâna koydum. O toprak parçalarında Türkiye’yi seyrediyorum. Türkiye sevdam, Türkiye’de bulunan ve Türkiye’yi seviyor gibi görünen insanların çok üstünde. Bende mecnunca, delicedir.
*Oraya geldiğim zaman kimsenin nümayiş yapmasını istemem. Böyle bir şey yapan olursa Allah huzurunda hakkımı
helal etmem. Bunu da bütün dünya duysun.
Not: Elli yıldır tanıyanlarına sordum dediler ki “Hocaefendi söylüyorsa” öyledir.
KEMAL GÜLEN - SAMANYOLUHABER.COM