‘Latife ve Fikriye İki Aşk Arasında
Atatürk’, ‘Şu Çılgın Türkler’ ve ‘
Latife Hanım’ gibi tarihi kaynak alan kitapların içeriğinin tarihi gerçeklerle uyuşup uyuşmadığı konusunu değerlendiren Türk
Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr.
Yusuf Halaçoğlu, bu tür kitaplarda ciddi bir
arşiv çalışması görmediğini söyledi. “Milletin sinesinde yer etmiş insanlar hakkında bir yazı yazılırken çok iyi araştırma yapılması gerekiyor.” diyen Halaçoğlu, kitapları çok tartışılan yazarların,
Türk Tarih Kurumu’nun arşivine bir kere bile uğramadıklarını söylüyor.
Kitaplarda resmi tarihle bağdaşan bölümlerin yanı sıra tamamen kitabı sattırmak için konulan hayali bölümlerin de olduğunu ileri süren Halaçoğlu, bir dönem padişahların saraydaki yaşantılarının, özel hayatlarının ‘
harem’ başlığı altında çokça yazılıp çizildiğini, birçok eserde özel hayatların
hakaret derecesinde abartıldığını söylüyor. Şimdi de padişahların özel hayatlarının yerini Atatürk’ün özel hayatının aldığını vurgulayan Halaçoğlu, “Kitapları fazla satılsın diye sansasyonel olayları yaşanmış gibi yazıyorlar.” diye yakınıyor.
‘Tarihî gerçekler çarpıtılmamalı’
Tarihi kaynak alan eserlerin tarihe uygun olup olmadıkları eskiden beri tartışılan bir konu. Özellikle tarihî
romanların gerçeklerle uyuşmadıkları sık sık dile getiriliyor. Tartışmalara katılanlardan bazıları, bu kitapların roman olduğunu, tarihle birebir örtüşmesi gerekmediğini söylerken kimileri de gerçek şahsiyetler üzerinden yazılan eserlerin hangi türde olursa olsun gerçekleri saptırmaması gerektiğini dile getiriyor. TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu da ikinci gruba girenlerden. Atatürk’le ilgili kitap yazarken daha hassas davranılması ve tarihi
belgelere sadık kalınması gerektiğini belirten Halaçoğlu, “Türk Tarih Kurumu’nun arşivinde Atatürk’ün evliliği,
hastalığı, hasta yattığı ve
vefat ettiği ana kadar her türlü belge, bilgi vardır. En doğru bilgiler de bu belgelerde yer alıyor. Ama nedense bu belgeleri bu romanların sahipleri incelemedi.” diyor. Bazı tarihi romanlar için ‘sırf sansasyon’ nitelendirmesini yapan Yusuf Halaçoğlu, İpek Çalışlar’ı yargı önüne çıkaracak ifadelerin de gerçeklerle uyuşmadığını belirtiyor.
İpek Çalışlar’ın geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan ‘Latife Hanım’ kitabı, tarihî gerçeklere uygun olmadığı
tartışmaları ile gündeme gelmişti. Kitapta Çalışlar,
Topal Osman’ın suikast için
Çankaya Köşkü’nü kuşattığı sırada Atatürk’ün, Latife Hanım’ın çarşafını giyerek köşkten kaçtığı iddiasına yer vermiş, bu iddianın kaynağı olarak da Latife Hanım’ın kardeşi Vecihe İlmen’i göstermişti. Hüseyin
Tuğrul Pekin isimli bir vatandaşın şikayeti üzerine söz konusu ifadelerle igili olarak İpek Çalışlar hakkında 4,5 yıla kadar
hapis istemiyle
dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması, 5
Ekim 2006’da
Bağcılar 2. Asliye
Ceza Mahkemesi’nde görülecek. YAZARLAR NE DİYOR?
Olmamışı olmuş gibi göstermek vebaldir Kendimi tarih romanı yazan bir yazardan daha çok tarihi romanlaştıran bir kişi olarak görüyorum. Bir yazar tarihi konu alıyorsa ve tarihi konulardan bahsediyorsa mutlaka gerçekleri yansıtmak zorundadır. Söylenmemiş bir şeyi söylenmiş gibi göstermek, olmamış bir şeyi olmuş gibi konu edinmek büyük bir vebaldir. Tarih bir oyun, tarihi konular da
oyuncak değildir. Bu bakımdan tarihi konu edinen kitaplarda gerçeklerin temeline inilmeli ve belirleyici gerçeklerden sapılmamalıdır.
Yavuz Bahadıroğlu
Tarih Kurumu’ndan icazet almak gerekmez Tarihi bir atmosferi kullanan romanlar tabii ki gerçekleri yansıtmalı. Bu romanlar politik olmasa bile dönemin yaşayışı hakkında bilgi edinmek zorundasınız. Fakat tarihi roman demek tarih demek değildir. Sonuçta bu bir kurgudur. Kurgusunda da romancı özgürdür. Bunun için Türk Tarih Kurumu’ndan icazet almak gerekmez. Bizler aferin almak için roman yazmıyoruz. Tarihi romanlar sayesinde insanların tarihe olan ilgileri arttı. Tarih okumaya başladılar. Bu konuda edebiyat dışı insanların önerilerini ciddiye almam. Acaba resmi tarihi yazanlar bunun dışında bir tarih olduğundan mı endişe duyuyorlar? Latife Hanım bir biyografidir. Son derece objektif yazılmış bir kitap. Tarihi bir çalışmanın bir kişiyi ya da kişileri illa övmesi ya da
propaganda yapması gerekmiyor.
Solmaz Kamuran
Ben tarihe çok sıkı çalışırım Bu konuda yazarın tarzı ve üslubu önemli.
Yazarın kitabın içinde kurduğu üst dil önemli. Bazı yazarların romanlarında tarihi gerçeklik bekleyemezsiniz. Çünkü yazar bunu romanın en başında hissettirir. Fakat Şu Çılgın Türkler, Latife Hanım gibi kitaplar gerçek tarihi olguları roman diliyle anlattığını beyan etmektedir. Bunlarda geniş tarihi arşiv araştırması beklenir. Ben, kendi romanlarımda tarihi gerçekleri çok sıkı çalışırım. Örneğin tarihi bir romanda kurufasulyenin fiyatından bahsediyorsam, kitabımda anlattığım zamandaki fiyatları söylerim.
Reha Çamuroğlu