Dicle nehri üzerinde
Hasankeyf'te planlanan Ilısu Barajı ve Hidroelekrik Santralı (HES)
Projesi'nin etüt çalışmalarına 1954 yılında başlandı. 1982'de de GAP projesi (
Güneydoğu Anadolu Projesi) çerçevesinde kabul edildi. Ilısu Barajı, uzun süredir tartışılsa da, asıl olarak 1996-1997 yılında yatırım programına alındıktan sonra gündeme geldi. Ilısu Barajı’nın yapılabilmesi için uluslararası
kredi konsorsiyumu oluşturuldu.
Aralık 2008'de
Türkiye'nin istenilen koşulları sağlamadığı gerekçesiyle kredisi askıya alınarak, Türkiye'ye 180 günlük süre tanındı. Türkiye’ye verilen süre 6 temmuzda doldu ve konsorsiyumun
Almanya,
İsviçre ve
Avusturyalı ortakları Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle projeden çekildiklerini açıkladı.
Çevre ve
Orman Bakanı
Veysel Eroğlu da, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada "Projeyi yapmak için hiçbir
ülkeye, paraya ihtiyacımız yok" diyerek, hükümetin barajı hayata geçirmekte kararlılığını ortaya koymuştu.
Yeşiller Partisi Eş başkanları
Claudia Roth ve Cem
Özdemir, üç ülkenin kararını değerlendirirken, tepkilerini “Türkiye’nin Almanya, Avusturya ve İsviçre kredi vermeden de barajın yapılacağı açıklaması endişe verici” sözleriyle dile getirdi.
Dünya Tarihî Mirası olabilir
Ilısu Barajı'nın yapımıyla büyük bir bölümü sular altında kalacak olan Batman'a bağlı Hasankeyf ilçesin tarihi 10 bin yıl öncesine uzanıyor. Yalnız son yapılan kazılarda ortaya çıkan ilginç buluntular bu tarihi 15 bin yıl öncesine çekti. Öte yandan, Dünya Anıtlar ve Siteler Konseyi Türkiye Temsilci Prof. Dr. Zeynep Ahunbay'ın hazırladığı bilimsel rapora göre, bir yerin UNESCO'nun Dünya Tarihî Mirası Listesi'ne girebilmesi için belirlediği 10 kriterden birkaçına sahip olması gerekiyor. Hasankeyf ise bunların dokuzunu karşılıyor. Adını
Arapça "hıssın" ve "keyfa" (Kaya Kalesi) sözcüklerinin birleşiminden alan tarihî ilçe pek çok uygarlığa baş
kentlik etti. Hasankeyf'i Artuklulardan 1232 yılında alan Eyyubiler, henüz bölgeye tam olarak hâkim olamadan Moğol istilası ve yıkımla karşılaştı. Eyyubiler Moğol şokunu atlattıktan hemen sonra, 14. yüzyılın başında kenti yeniden inşa etmeye başladı. Özellikle bugün Hasankeyf'te yer alan birçok eserde, Eyyubilerin imzası bulunuyor. Eyyubilerden Sultan Süleyman zamanında imar faaliyetleri zirveye ulaştı. Hasankeyf ilçesinde sürdürülen kazı çalışmalarında ilk kez geçen hafta 15 bin yıl öncesine ait kalıntılar bulundu. Bazı uzmanların karşı çıkmasına karşın hükümet, Ilısu Baraj’ndan etkilenen ve hâlihazırda Aşağı Şehir ve Karşı Şehir Alanı'nda bulunan El Rızk Camii, Koç Camii, Sultan Süleyman Camii, Kızlar Camii, Küçük Camii, Zeynel Bey Türbesi,
İmam Abdullah Zaviyesi, Artuklu Köprüsü gibi kültürel varlıkları, hâlihazırdaki konumlarına yakın bir yerleşim yerine taşıyarak, burayı müze haline getireceğini öne sürüyor.
Çevre Bakanlığı: Yaparız mesele yok
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu geçtiğimiz günlerde düzenlediği toplantıda, İhracatçı Kredi Kuruluşları'nın kredi vermekten vazgeçsede projeyi hayata geçireceklerini söylemişti. Eroğlu, şunları kaydetmişti: ''Bizim projeyi yapmak için hiçbir ülkeye, paraya da ihtiyacımız yok. Bizden önceki hükümetler
protokol imzalamış,
Bakanlar Kurulu kararı çıkmış. Ama bir devamlılık var. İşler uzayınca, ben DSİ Genel Müdürüyken, 'Artık bu defter kapanacak, kendi öz kaynaklarımızla yapacağız' diye karar aldık. Ama o tarihteki Almanya, Avusturya ve İsviçre'nin Türkiye büyükelçileri, 'Biz bu projeyi yapacağız, iki ülke arasında iyi ilişkiler var, devam ettirelim' diye bana rica ettiler. Bunun üzerine iyi münasebetleri dikkate alarak, yapılmasını uygun gördük.
Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür, daha böyle yüzlerce barajı yapacak gücü vardır. Hem
teknik olarak, hem mali olarak, hem de kapasite olarak. Biz bunu yaparız, mesele yok.”
Artık projeden vazgeçilsin
Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi Sözcüsü Diren Özkan, Ilısu Barajı'nın yapımının kültürel, tarihî, sosyal ve çevresel birçok olumsuz etkisi olduğunu vurguladı. Projenin 12000 yıllık
antik kent Hasankeyf'in ve 300'e yakın tescilli höyüğün yok olmasına, tarihsel köklerin yerinden koparılmasına yol açacağını belirten Özkan, yaklaşık 80 bin insanın göç edip yoksullaşmasına ve binlerce bitki ve
hayvan türünün yaşadığı Dicle vadisi ekosisteminin bozulmasına da neden olacağını söyledi. Özkan, şunları söyledi: "GAP kapsamında yapılmış Ilısu Barajından daha büyük barajların bölgeyi kalkındırmadığı ortada iken, Ilısu Barajı'nın bölgesel kalkınmayı sağlayacağı iddiası gerçekçi değildir. Girişimimiz ve çok sayıda duyarlı çevre tarafından yapılan eleştirilerle birlikte kredi kuruluşlarının oluşturduğu uzmanlar komitesi tarafından da 2008 yılında iki defa yapılan yerinde incelemelerde şartların hiçbirinin Türkiye tarafından yerine getirilmediği tespit edildi. Bu barajın yapımı üç ülkenin desteklerini çekmesiyle uzun veya kısa vadede imkânsız.”
Özkan, bu projeden vazgeçilerek, tarihî kültürel mirasın korunması için hükümeti kalıcı bir proje hazırlamaya davet etti.
TARAF