Hayatın sıkıntıları ve nefislerin tazyiki karşısında istikameti muhafazada bitkin düşen ruhlarımızı ihya edecek
mübarek bir zaman dilimine girmiş bulunuyoruz. Birbiri ardına gelecek mübarek gün ve geceleri ganimet bilmeli, geride kalan hayatımızın muhasebesini ciddi anlamda yapabilmeliyiz. Her gün yapabilsek ne iyi; ancak Recep,
Şaban ve Ramazan’da Cenab-ı Hakk’ın kulluk kapısını daha heyecanla çalabilmeli ve yeniden tazelenebilmeliyiz. Çünkü Cenab-ı Hak, insana takvasına göre değer verecektir. (“Habibim, de ki: Eğer duanız ve ibadetiniz olmasa, Rabb’iniz size ne diye değer versin?” Furkan 25/77)
Üç aylar bir yarıştır ve biz bu yarışı kazanmaya çalışmalıyız. Bu aylarda hissedilen manevî esintiler, müminlerin
Allah’a yaklaşma ve onun rızasını kazanmakta daha dikkatli olmaları öyle bir hava meydana getirir ki, o havadan inanmayanlar da faydalanır. Böylece onlar da hisselerini almış olurlar. Bu aylarda ibadetleri artırmalı. Zikir ve fikirde derinleşmeli. İnsanlarla diyaloglarımızda daha dikkatli olmalı. İncitmemeye, üzmemeye, kırmamaya çalışmalıyız.
Üç aylar bizim için muhasebe vesilesidir
Ben neyim? Niçin bu âleme gönderildim? Yaratılışımdaki sırlar nedir? Günah nedir? Sevap nedir? Kur’an bizlere neler emrediyor? Okunduğu zaman bile insanın gönlüne inşirah veren bu ses nedir? Alem nereden gelmiş, nereye gidiyor. Bu ölmeler, kalmaların hikmeti nedir? Nasıl
hesap vereceğiz? Bu gibi sorular zihnimizi
3 aylarda daha çok kurcalamalı. Üç aylar, kendimizi
denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir. Kendimize sormamız gereken çok soru var: Rabb’im Allah’tır deyip başkalarına mı bilip bilmeden tapınıp duruyorum? Resulüm Hz. Muhammed’dir (sas) deyip başkalarının sünnetlerini mi harfiyyen uyguluyorum? Kitab’ım Kur’an’dır deyip, başka kitapları mı kendime
rehber edinmişim? Şeytan düşmanımdır deyip de sonra sürekli onun isteklerini mi yerine getiriyorum? Allah en güzel vekilimdir deyip, sürekli O’nu üzüyor muyum? Bugüne kadar kaç kişinin hidayetine vesile ya da engel oldum? Kaç yetimin başını okşadım ya da aldığım kararlarla kaç kişiyi yetim bıraktım? Evet,
üç aylar bütün bunları kendimize sorup bir durum değerlendirmesi yapmak, bu mübarek günlerin, gecelerin ve ayların şuuruna varmak demektir.
Aile içinde neler yapabiliriz?
Aile içi eğitimi olarak muteber kaynaklardan mübarek günlerin önemi çeşitli kıssalar eşliğinde anlatılabilir.
Mübarek geceler
ailecek kısa da olsa bir merasimle ihya edilebilir. Ailecek sırayla dua edilebilir.
Evin büyükleri, özellikle
küçüklere alınacak yeni şeyleri,
hediyeleri o gecenin adına verebilir. Mübarek geceler hürmetine eşlere alınacak küçük de olsa bir hediye, bir
çiçek karşılıklı bağları kuvvetlendirecek,
gecenin bereketi ve ruhaniyeti herkesin üzerine inecektir.
Mübarek geceler ve bayramlar küskünlerin barışabilmesi için de en güzel fırsattır. Normal zamanda gidip de, “Ben seninle barışmaya geldim!” desek, “Nereden çıktı şimdi bu!” denebilecekken, “Şu mübarek günün hürmetine gel barışalım. Sen de ben de sevaba girelim!” demek iyi bir çözüm olabilir.
Mübarek gün ve geceler vesilesiyle bizzat ziyaret edemiyorsak
tebrik kartı
postalamak,
telefon etmek, sms
mesaj/
elektronik posta göndermek de bir yoldur. Aslolan sevdiklerimizi unutmamaktır.
Camiler kandillerde mü’minlerle dolar
Milletimizin büyük çoğunluğu dinî gün ve gecelerimizi sevinçle karşılarlar, tebrikleşirler, camilere dolarlar. Sevap ve fazilet bakımından hasat mevsimi olan bu üç aylara erişmenin manevî hazzını duymuşlar ve hatta birçok kardeşlerimiz bu mübarek ayları oruçlu geçireceklerdir. Enes b. Mâlik’ten (ra) bir rivayete göre Peygamber’imiz (sas) Recep ayı girdiğinde şöyle dua ederdi:
“Ey Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Kenzü’l-Ummâl, 1/79, No: 18049)