Gülen, 'www.
herkul.org' adlı internet sitesinde stadyumlarda yaşanan şiddeti, bir kısım odakların ve
tahrik unsurlarının tetiklediğine vurgu yaptı. Gülen, "Tarihi çok eskilere dayanan ve geçmişte bizim kültürümüzde de, güreş,
koşu, cirit gibi değişik dallarıyla icra edilen
spor müsabakaları, ne acıdır ki, günümüzde kin ve nefrete, şiddet ve
kavgaya açık bir zeminde gerçekleştirilmektedir. Evet, günümüzde oyuncular arasında olduğu gibi, taraftarlar arasında da çok üzücü hâdiselere sebebiyet veriliyor; stadyumlarda bir kısım odaklar, tahrik unsuru olarak harekete geçip seyircileri provoke edebiliyorlar." açıklamasını yaptı.
Futbolda yaşanan şiddetin kalıcı ve köklü çözümü için kendi değerlerimize yönelmemiz gerektiğine işaret eden Gülen, şu sözleri dile getirdi: "Bağırıp çağıran, küfürlü laflar eden insanların bizim
terbiye anlayışımızdan fersah fersah uzak kaldıkları açıktır ve bu durum aynı zamanda umumi mânâda toplumun çok ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacı olduğunu, iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğini gösterir. Eskiden mektepler, medreseler hem talim hem de terbiye yerleriydi. O mekânlarda talebelere bir şeyler öğretmenin yanı başında, onlara kendi kültürümüz, kendi geleneklerimiz ve atalarımızdan tevarüs ettiğimiz değerler de öğretilirdi. Centilmenlik, insana saygı, nezaket ve rakibi dahi olsa karşısındakine kibarca muamelede bulunma da işte bu değerlerimiz arasındaydı."
Kendi değerlerinden mahrum nesillerin cadde ve sokaklarda
saldırgan ve azgın bir hâle geldiğini belirten Gülen, provokasyona gelen insanların tahrik olup polis ve askere saldırarak menfur bir hâdisenin içinde yer aldığını vurguladı. Konu hakkında kalıcı ve köklü önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Gülen, şöyle devam etti: "Bu camiada bulunan insanımızı, dinimizin yüce ve yüksek insanî değerlerinden haberdâr etmek, onları kötülüğü iyilikle savma ahlâkına çağırmak, insana saygıyı bir
ibadet şeklinde kendilerine benimsetmek, Peygamber Efendimiz'in bir hadis-i şeriflerinde ifade buyurduğu gibi bir insanın yüzüne gülmenin bile ibadet olduğunu onlara hatırlatmak, hâsılı onları potansiyel insan olma seviyesinden hakikî insan olma ufkuna yükseltmektir. Böylece onları, birilerini kasten, iradî olarak inciten, rencide eden, yaralayan kişiler olmaktan çıkarıp, yoldan geçen kimselerin ayaklarına batmasın diye yürüdüğü yoldaki dikeni bertaraf eden, yolcuları rahatsız etmesin diye yoldaki taşı kaldırıp bir kenara atan kimseler durumuna getirmeye çalışmaktır. Bütün bunlar ahlâk-ı âliye-i İslâmiyede yer alan dinamiklerdir."
İşin başında bulunan kimselere de büyük sorumluluk düştüğüne değinen Gülen, spordan sorumlu devlet yetkilileri ve bu işle meşgul olan kulüp yöneticilerinin mutlaka tedbirler alması gerektiğini ifade etti. Gülen, "Mesela, spordan sorumlu
bakan, genel müdür, onların müsteşar ve danışmanları, ayrıca spor kulüpleri ve onların
yönetim kurulları bu işi sahiplenmeli, bir araya gelip aralarında mutabakata varmalı ve demeliler ki: Biz nasıl ki sporculara belli yerler tahsis edip
antrenman yaptırıyoruz. Aynı şekilde bunların eğitimi için de bir zaman ayırmalı, bir yer tahsis etmeliyiz. Orada bunlara centilmenlik dersi vermeli, gerçek insan olma ufkunu göstermeli ve sporda kendi inceliğimizi, nezaket ve nezahetimizi temsil ettirmeliyiz. Spor müsabakalarını organize edenlerl
e devlet yetkilileri bir araya gelerek bu huysuz ruhları tespit edip stadyumlardan uzak tutmak suretiyle halkı tahrik edip galeyana getirecek bir kısım olumsuzlukların ta baştan önüne geçebilirler." dedi.
Gülen sporda şiddetle ilgili sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Meseleyi temelde çözecek husus kendi değerlerimizin hayata hayat kılınmasıdır. Bu yapılabildiği takdirde öyle inanıyorum ki, sporcularımız, bir spor müsabakası centilmence nasıl icra edilir, insana yakışır bir efendilikle
futbol veya
voleybol nasıl oynanır bu konuda dünyaya hüsn-ü misal olacak bir seviyeye ulaşacaklardır."
TAM METİN İÇİN LÜTFEN TIKLATIN