Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Orhan
Okay, bugün ilahiyat fakültelerimizde
İslami edebiyatın, dini-tasavvufi konuları ihtiva eden edebi eserler olarak kabul ve öyle tedris edildiğini ifade ederek, böyle bir programda da haliyle çoğu divan şiirine ait tevhit, münacat, na't, mevlit, miraciye, hilye gibi eserlerle Tanzimat'tan bugüne yine bu mahiyette olmak üzere çoğu şiir türünde eserler bulunduğunu belirtti.
Prof. Dr. Okay, "Bunların dışında kalan edebi eserlerin adı veya vasfı nedir?" sorusunun akla geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bir millet, bir
toplum, bir insan
Müslümansa, o çevrede ortaya çıkan sanat eseri de İslamidir. Bir açıdan baktığımızda din, dışımızda bir vakadır. Boyutları, kategorileri, araştırma alanları, kuralları ve müeyyideleri olan alem-şümul bir
sistem. Fakat sanat ve edebiyat
bahis konusu olunca, o zaman din, bu husustaki ilgimiz, inancımız, amelimiz ne derecede olursa olsun bizi kucaklayan, etrafımızı saran bir haldir. Dedi.
Millet olarak İslamiyetin kabul edilmesinden bugüne kadar her sanat eserinin, dolayısıyla her edebi eserin İslami olduğunu söyleyebileceklerini ifade eden Okay, şöyle devam etti:
Doğrudan doğruya dini sanat eserleri olduğu gibi, edebi eserlerde de dini temaları, dini bir tezi yahut mesajı konu alan eserler bulunduğunu kaydeden Okay, "Ama böyle bir konusu olmayan ve bugün İslami edebiyat programlarında rastlayamadığım
Ziya Paşa'nın,
Namık Kemal'in, Abdülhak Hamid'in, Recaizade Ekrem'in, İsmail Safa'nın daha yakınlarda
Necip Fazıl'ın, Faruk Nafiz'in, Halide Edip'in, Peyami Safa'nın, Samiha Ayverdi'nin, Ahmet
Hamdi Tanpınar'ın şiir,
roman ve tiyatroları neden bu çerçevenin dışında tutulsun?" dedi.
Orhan Okay, sempozyumun ilk
oturumunu “İslami
Edebiyat Kavramı ve Bunun İçlemi-Kaplamı, eski deyimiyle tazammunu ve şümulü nedir?” sorusuyla açtı.
Bu sorunun cevabının tartışıldığı ilk oturumda farklı yaklaşımlar ve görüşler öne sürüldü. Bu
tartışma ekseninde Prof. Dr. Bilal Kemikli İslami Türk Edebiyatı tabirinin hem Türk hem Müslüman olan edibin ortaya koyduğu ürünleri konu edinen edebiyat alanı olduğunu ifade ettikten sonra düşüncelerini şu şekilde özetledi: İslami Türk edebiyatı isimlendirilmesi diğer isimlendirmeler kadar tartışmalı değildir. Bu isimlendirme diğer isimlendirmelerden muhteva bakımından ayrılır. İslami Türk edebiyatı tarihinin hiçbir döneminde inkıta uğramamış her dönem güncelliğini korumuştur.
Tarih içinde değişen muhteva değil form olmuştur. Aynı soruya Doç. Dr. İsmail Güleç ise farklı bir açıdan yaklaşarak İslami Türk edebiyatı isimlendirmesiyle mevzu edilen edebiyatın esasında, Klasik Türk edebiyatından farklı bir şey olmadığını, bu bakımdan Klasik Türk edebiyatı isimlendirmesinin
tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Ancak oturum başkanı Prof. Dr. Mustafa uzun bu görüşün kısmen doğru olmakla birlikte mevzuya yalnızca bir yönden yaklaşılmasının değerlendirmeyi eksik bıraktığını vurguladı. Oturumun son konuşmacısı Yrd. Doç. Dr. Durun Ali Tökel ise tartışmaya çok daha farklı açıdan iştirak ederek, İslami Türk edebiyatı kavramının içeriğini Kur'an-ı Kerim'de geçen “Ahsenü'l-Kasas ve Ahsenü'l-
Hadis” kavramları üzerinden değerlendirerek İslami Türk edebiyatının diğer alanlardan içerik ve biçim itibariyle ne şekilde ayrıştığın ifade etti.
“Kurucular ve Tesirleri”, “Az Tanınan Bazı Türler” ve “Arap ve Fars Edebiyatı Tesirleri”.başlıklı oturumların ardından ,
Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Türk-Din Mûsikîi anabilim dalı hocalarından Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, Yrd. Doç. Dr. Nuri Özcan, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Nuri Uygun ve Dr. Ayşe Başak İlhan'ın da aralarında bulunduğu bir mûsikî meclisi kuruldu. Türk tasavvuf müziğinin zirve eserlerinin icra edildiği bir musiki ziyafeti sunuldu.
Sempozyumun ilim heyetinde kültür edebiyat dünyasına yön veren birçok akademisyen yer alıyor. Aralarında, Prof. Dr. Ömer Faruk Akün, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr.
Ali Yılmaz, Prof. Dr. Azmi Bilgin, Prof. Dr. Bilâl Kemikli, Prof. Dr. Cihan Okuyucu, Prof. Dr. Hasan Aksoy, Prof. Dr. İsmail Erünsal, Prof. Dr. Kemal
Yavuz, Prof. Dr. Mehmet Akkuş, Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Prof. Dr. Mustafa Uzun gibi isimlerin yer aldığı sempozyum, “İslâmî Türk Edebiyatı” alanında yapılacak ilk sempozyum olma özelliğini taşıyor.