Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Hizmet hareketine yönelik iftiralara, yalanlara, çarpıtmalara kılıf olarak kullanılan “Amaca hizmet eden her yol mübahtır?” çarpık anlayışını masaya yatırdılar. “Hak ve hakikat karşısında Müminin duruşu ne olmalı? Gayeye ulaştıran vasıtaların meşrû olması gerekmez mi? Münafığın hak ve hakikate karşı yaklaşımı nasıldır?” sorularını Kur’an ve Hadisler ışığında mercek altına aldılar.
“HİÇ KİMSENİN YALAN SÖYLEME VE TOPLUMU KANDIRMA HAKKI YOKTUR. MÜSLÜMAN’IN 5-10 FARKLI YÜZÜ OLAMAZ”
Mehtap TV’de Algılar ve Gerçekler programında Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, bir insanın Müslümansa, Kur’an’a ve Sünnete inanıyorsa, İslam’a göre yaşamak istiyorsa duruşunun sağlam olması gerektiğini, bugün Allah (c.c.) ve hadiseler karşısında Peygamberâne bir duruşa ihtiyaç olduğunu söyledi. Kur’an-ı Kerim’de Müslümanın hayatının her safhasındaki, namaz kılarken, ticaret yaparken, insani münasebetlerdeki duruşunun çok net anlatıldığını belirtti. Müslüman’ın hakkı temsil etmesi gerektiği, hatta daha önce anlaşma yapılmışsa Müslüman’ın düşmanına bile ihanet edemeyeceğini, onların hak ve hukukuna tecavüz edemeyeceğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Çapan, Peygamberimizin bir hadis-i şerifinde herkesi etkileyecek bir zükkam’dan bahsettiğini, buna göre zükkam’ın kafirleri ruhen öldüreceğini, müminlerin bile nezleye kapılacağını kaydetti. Bugünlerde yalan, iftira, hak hukuku çiğneme, insanlara zulmetme, itibarını yerle bir etme, kamu malını iç etme gibi günahların çok rahat işlendiğini, toplumda bir müddet sonra sanki bunların normalmiş gibi kanıksatıldığını ifade etti. Bir müslümanın rehberinin Kur’an-ı Kerim, Sünnet-i Sahihe ve bunların ruhunu sistemleştiren alimlerin eserleri olduğunu, müminin hayatın her alanında doğruluğu, adaleti ve hukuku takip etmesi gerektiğini vurguladı. “Birilerinin zannettiği gibi filanca meslekte olanların yalan söyleme hakkı, falan meslekte olanların toplumu kandırma hakkı vardır, maslahat gereği 5-10 farklı yüzü olabilir” gibi düşüncelerin ehl-i sünnete uygun olmadığını, böyle bir Müslümanlığın olamayacağını belirtti.
“HİZMET HAREKETİNE ATTIKLARI HER İFTİRA, ATANLAR TARAFINDAN İŞLENİYOR”
Algılar ve Gerçekler’de ilahiyatçı Ömer F. Şentürk Kur’an-ı Kerim’de “Bir kavmin size karşı cürümü işlemiş olması, sizin bütünüyle onlara saldırmanızı gerektirmez, bu konuda adil olun. Bu takvaya daha yakın olandır” diye buyrulduğunu söyledi. Hizmete atılan iftiralardan birinin de “Bunlar her yolu mübah görüyorlar” şeklinde olduğunu, fakat kaderin bir cilvesi olarak attıkları her iftiranın da bunu atanlar tarafından işlendiğini her gün açık ve net olarak görüldüğünü belirtti.
“BATIL VESİLELERLE HAKKA ULAŞILAMAZ”
Mehtap Tv’de Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Bediüzzaman Hazretlerinin tespitine göre günümüzde insanların makam sevgisi, korku, tenperverlik ve rahat bir hayat düşkünlüğüyle daha çok imtihan olduklarını, bu imtihanların çoğunda Müslümanların kaybettiğini söyledi. Bu imtihanlarda müslümanın dik durmasının çok önemli olduğunu, diğer taraftan birilerinin sabah akşam yalan söylemesi, iftira atması, bühtanda bulunması, kumpas kurması bir Müslümana aynı şekilde mukabele etme yetkisi vermeyeceğini hatırlattı.
Müslüman’a düşenin her halükârda dinin emirlerine sımsıkı yapışarak dik duruşunu muhafaza etmesi olduğunu, bunu Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Kendi Dünyamıza Doğru adlı yazısında, “Allah ve hadiseler karşısında Peygamberâne duruş” diye ifade ettiğini belirtti. Çapan, Kur’an-ı Kerim’e bakıldığında peygamberlerin çok büyük zulümlere maruz kaldıkları halde, duruşlarını değiştirmediklerini, yalan söylemediklerini, hileye başvurmadıklarını, peygamberlerin çizgisinde giden insanların da tavırlarının aynı olduğunu, gerektiğinde hapse girdiklerini, dünya imkânlarından mahrum kaldıklarını, sürgün edildiklerini ama her şartta duruşlarını koruduklarını kaydetti. Kur’an’da “Ey! iman edenler! Takva dairesinde hareket edin, Allah’a giden vesileler araştırın” diye buyrulduğunu, tefsirlere bakıldığında bu ayetle ilgili Allah’a giden vesilelerin, “emirlerini yerine getirmek, yasaklarından uzak durmak, bunun dışında her davranışında Allah’ın rızasına uygun şekilde hareket etmesi” olarak yorumladıklarını nakletti. Ergün Çapan, Allah’ın rızasının çerçevesinin de Kur’an ve Sünet’te, helal-haram kriterlerinde olduğunu, bu kriterlerden vize almayan bir davranışın Allah’a giden bir vesile olamayacağını, Hakk’a batıl vesilelerle gidilemeyeceğini, gayenin vesileyi meşrûlaştıramayacağını vurguladı.