Kâinatın Efendisi, İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yeryüzünde tesis ettiği hayatın en önemli özelliği, ‘kardeşlik’ kavramını her şart ve zeminde koruma altına almasıydı. Ümmetin enerjisini koruma, insan olmanın şuurunu idrak ettirme ya da insanlık onurunu muhafaza etme… Asr-ı Saadet’te ortaya konan kardeşliği günümüze anlatmaya çalışırken hangi ifadeleri kullanırsak kullanalım hep bir şeyler yarım kalacak ya da eksik aktarılacaktır. Asr-ı Saadet’te kardeşini sevmeyi imanın gereği sayan mü’minler, Mekke’de ve Medine’de sergiledikleri kardeşlikle Efendimiz’e yakışan bir ümmet olmaya çalışıyorlardı.
Efendiler Efendisi kardeşliği sadece ümmeti arasında yaymakla kalmıyor, kendisine kötülük yapana, canına kastedene dahi kucak açıyordu. Rahmet Peygamberi olduğunu her hadisede gösterdiği adaletli ve hoşgörülü tutumu ile bir kez daha ispatlıyor, çağrısına kulak verenlerin kardeşlik halkasına katılması için gece gündüz çabalıyordu.
Dinin elmas hükümlerinin hükümsüz insanların ağzında dolandığı ve kafaların karıştığı, bakışların karardığı, kulakların tıkandığı, kalplerin nefretle dolup taştığı, herkesin birbirini cehenneme atma yarışına girdiği, din adına enelerin firavunlaştırıldığı, nefsî hesaplaşmaların din üzerinden yürütüldüğü, insan olmanın onurunun çiğnendiği, fitnenin, zulüm ve işkencenin başını alıp gittiği günümüzde O’nun dünyaya sunduğu kardeşlik tarifini yeniden gözden geçirmeye ve O’nun asrında kardeşliğin nasıl yaşandığını doğru anlamaya çok ihtiyacımız var.
Işık Yayınları tarafından hazırlanan Hilal ve Abdullah Kara imzasını taşıyan KARDEŞLİK ZAMANI isimli kitap, Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabıyla birlikte yaşadığı kardeşlikten misaller taşıyor günümüze.
Kardeşlik İlkeleri, İslâm Kardeşlik Hukuku, Kardeşlik Âdâbı ana başlıklarında üç bölüm halinde hazırlanan eser, akıllarımıza çizilen asırlık kırmızı hatları silerek Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kardeşlik anlayışını tüm orijinalliğiyle sunmaya çalışıyor.
‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’, ‘Düşmanımın dostu düşmanımdır.’, ‘Ülkenin dört bir yanı düşmanlarla çevrili’, ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’, ‘Yakınım zulmederse hak, yakınıma zulmederlerse haksızlık’, ‘Kötülüğe kötülükle karşılık vermek lazım’ gibi ırkî, cinsî ve nefsî yaklaşımların çok ötesinde dinî ve insanî kardeşliğe dair Nebevî ölçüler sunuyor KARDEŞLİK ZAMANI.
Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Medine’de bulunan ve henüz Müslüman olmamış olan Evs ve Hazreç kabileleri arasında uzun süre cereyan eden, niçin çıktığı bile unutulan savaşı sona erdirmek için günlerce dua ve niyazda bulunmasını örnek veren eser, Asr-ı Saadet’teki temsil ve tebliğ anlayışından, diğer bir tabirle insanlara huzur veren İslâm’dan günümüz Müslümanlarına önemli ipuçları veriyor.
Dün olduğu gibi bugün de insanî kardeşliğin tesis edilmediği hiçbir yerde İslâm’ın ve İslâm kardeşliğinin tesis edilmesi mümkün görünmüyor. ‘Kardeşlik’, İslâm’ın yegane zemini. “KARDEŞLİK ZAMANI”, her adımda bu gerçeği, İslâm Peygamberi’nin ve O’nun kutlu ashabının hayatından çıkardığı misallerle ve yalın bir anlatımla örneklendiriyor.