Sarıkamış Harekatı ve
Kafkas Cephesi'nde Ruslar'a
esir düşerek Sibirya'daki çeşitli esir kamplarına götürülen Türk askerlerinin, esir kamplarındaki esaret yılları ''Cehennem Adası Nargin'' adlı
belgesele konu oldu.
Belgeselin yönetmeni
Haluk Ölçekçi'den alınan bilgiye göre,
Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen belgeselin çalışmaları 14 ay sürdü. Belgesel, Sarıkamış Harekatı'nda esir düşerek Sibirya'daki esir kamplarına götürülen ve 5 yıl boyunca çeşitli kamplarda esir kalan
Tuğgeneral Ziya Yergök'ün 1850 sayfalık üç ciltten oluşan el yazması anılarından yola çıkılarak hazırlandı.
Belgeselde, Nargin ile diğer esir kamplarında kalan ve Anadolu'ya tekrar dönmeyi başaran 11 askerin anılarına, birinci derecedeki yakınlarıyla yapılan röportajlara ve döneme ait
Türkiye,
İngiltere ve
Rusya devlet arşivlerindeki belge, fotoğraflar ve görüntülere yer verildi.
Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr.
Birgün Sönmez, eski milletvekili
Turhan Çömez, Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, Yrd. Doç. Dr. Cemil Kutlu, Yrd. Doç. Dr. Celal Metin, Dr. Umur
Işık ile esaret yaşayan Tuğgeneral Ziya Yergök'ün oğlu Nurullah Yergök, İrfanoğlu İsmail Efendi'nin oğlu Ahmet Rıza İrfanoğlu ile Ahmet Göze'nin oğlu
Gazeteci-yazar
Ergun Göze'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda akademisyen ve düşünürün de katıldığı çalışmada ayrıca Prof. Dr. Birgün Sönmez'in özel arşivinden de görüntüler yer alıyor.
Tarih Arşivi (RDATA) ve
İngiliz Devlet Arşivine de girildi. Ayrıca, arşivlerdeki binlerce belge ve döneme ait Türk ve Rus askerlerinin anıları da incelendi.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nce 1914-1919 yılları arasında çekilen ve ilk kez Türk araştırmacılar tarafından kullanılan görüntülerin de bulunduğu belgesel için Türk esirlerinin
mektup ve hatıraları da incelemeye alındı.
Belgeselin ilk b
ölümünde, Doğu Cephesi'nde Ruslar'a ve
Ermeni çetelerine esir düşen ve yaya olarak Tiflis'e, oradan da yük vagonlarıyla Sibirya'da bulunan esir kamplarına götürülen Türkler'in bu yolculuklar sırasında yaşadıkları resmi belgeler ve hatıratlara dayanılarak aktarıldı. İkinci bölümde ise Nargin Esir Kampı ile Sibirya'daki diğer esir kamplarındakilerin yaşamları,
Osmanlı Üsera Temsilcisi Yusuf Akçura'nın raporu ışığında tarihi belgeler ve döneme ait tarihi görüntülerle desteklenerek hazırlandı.
Son bölümde de kamplardan kaçarak Türkiye'ye dönmeyi başaran esirlerin hatıraları ve birinci derecede yakınlarının ifadelerine yer verildi. Çalışma için
Balıkesir,
Manisa,
İstanbul,
Ankara,
Erzurum,
Trabzon ve Adana'da çekimler yapıldı. Toplam 39 bin 657 sayfa
Türkçe, 2 bin 67 sayfa
İngilizce ve Rusça kaynak tarandı. Belgesel için Türkiye ve
Azerbaycan'dan 78 kişiyle görüşüldü, bunlardan 16'sıyla çekim yapıldı. Belgeselde, Nargin Adası'ndaki esir kampında tutsak Türk esirlerinin görüntülerine yer verildi.
bölge hakkında Ruslar için istihbarat topladığı, bazı Ermeni köylerinin ise harekat sırasında Türk birliklerine
lojistik sağlanmaması için Ermeniler tarafından yakıldığı gibi konulara tarihi belgeler ışığında yer veriliyor.
Belgeselin çekiminde 7 kişilik
ekip görev alırken, ikinci bölüm çalışmaları için İngiltere, Azerbaycan,
Mısır ile
yurt dışındaki Türk şehitliklerinin bulunduğu merkezlerde de çekimler yapılacak. Belgesel, yurt dışı festivallere de katılacak.
SOĞUK VE AÇLIĞA YENİLDİLER
Sarıkamış Harekatı'na ilişkin anılarını aktaran Tuğgeneral Ziya Yergök, Rus esaretindeki yıllarını ilerlemiş yaşına rağmen belgesele bütün detaylarıyla aktardı.
Belgeseldeki bilgilere göre, Nurullah Yergök, Sarıkamış Harekatı'na 83.
Alay Komutanı olarak katılan babasının askerlerin ne bulursa onu yediğini,
soğuktan korunmak için girdikleri ahırlarda da hayatını kaybedenlerin olduğunu, sefalet yüzünden taburların mevcudunun da 300'e düştüğünü aktardığını dile getirdi.
Babasının düşman karşısında son gücüne kadar çarpıştığını anlatan Yergök, ayağında çarıkla eksi 25 derecede kara bata çıka yürüyen askerlerin öylece donup kaldığını da ifade etti. Çocukluğunda, babasının bunları anlatırken gözyaşlarını tutamadığını aktaran Yergök, savaşın sonlarına doğru kafasına isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanan babasının kaldırıldığı sahra hastanesinde Ruslar'a esir düştüğünü belirtti.
yönetici olarak görev aldıklarını babasından duyduğunu da anlatan Yergök, babasının anlatımıyla yaşananları şöyle aktarıyor:
''
Savaş yetmiyormuş gibi birçok Mehmetçiği de bu yolculuklarda kaybettik. Babam bunları anlatırken çok duygulanırdı. Esarete daha fazla dayanamamış ve özellikle Azerbaycan'da kurulu bulunan Türk derneklerinden de
yardım alarak esir kampından kaçmıştır. Kaçışı sırasında yakalanmış, Ruslar tarafından aylarca hapiste tutulmuş ve bitler nedeniyle yakalandıkları tifo gibi bulaşıcı hastalıklarla, ölümle pençeleşmiştir. Bunlar yakın tarih çalışmalarında çok anlatılmadı, konuşulmadı.''
ESİR TÜRKLERİN ÇEKTİĞİ ACILAR
Prof. Dr. Taşkıran ise Çarlığın harekat öncesi
toprak vaadiyle
örgütün önde gelenlerine Rus birliklerinde üst düzeyde görevler verdiğini, bazı örgüt üyelerinin ise gizlice Osmanlı topraklarına sızarak erzak teminini engellemek için Ermeni ve Türk köylerini ateşe verdiğini ifade etti.
Rus birliklerindeki Ermeni komutanların esir Türkler'e tarihin en büyük acılarını yaşattığını belirten Taşkıran, belgeselde bunu şu sözlerle anlatıyor:
''Ermenilerin, Türk esirlerine çok kötü davrandıklarını, esirlerimizin hemen hemen hepsi söylemektedir. Bolşevik ihtilalini destekleyen, buna katılan Ermeniler de var. Bu Ermeniler yönetici konumuna geldiler, kamplarda oldular.
Şubat 1915 tarihinde Rus
Dışişleri Bakanlığına gönderilen belgenin Ermeni çetelerinin
sivil katliamlar yaptığını kanıtladığını belirten Ölçekçi, Ermeni çetelerinin bazı
doğu illerinde sivil katliamlara başlamalarının Rus generalleri de rahatsız ettiğini, harekattan 38 gün sonra bir Rus komutanının çektiği telgrafın çetelerin doğu illerindeki faaliyetlerini ve belgeselde anlatılan katliamı özetlediğini kaydetti.