“Bir Uzun Seyahati Noktalarken” başlığını taşıyan yazıda
Fethullah Gülen Hocaefendi, tasavvuf terimlerini derinlikle ele aldığı; müşahede, birikim ve yorumlarını aktardığı Kalbin Zümrüt Tepeleri dizisini sonlandıracağının işaretlerini veriyor. Yazının özellikle son bölümünde, kalbin
zümrütten tepelerine ulaşmayı hedeflemiş bir müminin vasıfları sıralanıyor. Ne var ki, orta sayfa müdavimlerinin hüzünle ve ürpererek okuyacakları “Bir Uzun Seyahati Noktalarken” başlıklı yazı, “Kalbin Zümrüt Tepeleri” üst başlıklı yazıların sonuncusu değil. Bu uzun kalb seyahatinin
vedası da birkaç yazı sürecek. Ardından da
Sızıntı okurlarını, bu sayfalarda yayımlanacak yeni sürprizler bekliyor. Kalbin Zümrüt Tepeleri’nin bitişine üzülen okuyuculara, serinin dördüncü kitabının da yakında yayımlanacağını hatırlatalım. Bu kitap, belki de Kalbin Zümrüt Tepeleri’ni yeni bir bakışla, tekrar okumaya vesile olabilir.
Nisan Sızıntı’sının başyazısı ise “Gafletle Geçen Yıllar” başlığını taşıyor. Gafletin insan için nasıl bir felaket olduğundan bahsedilen yazıda, gaflete düşmemenin yollarına da işaret ediliyor. “Bugüne dek yüz defa kefeni
gömlek yaptığımız gibi, son bir kere daha silkinip kalkmamız ve kendi ayaklarımız üzerinde durmamız neden mümkün olmasın ki?!” cümlesiyle, daha önce birçok kez olduğu gibi okuyucuya yine
ümit aşılayan yazı, Kırık Mızrap’tan dizelerle sona eriyor: “Ey mâyesi nurla yoğrulmuş millet! / Hele dişini sık, az daha sabret! / Aman sönmesin sinendeki himmet! / Son durağın ‘devlet-i ebed müddet’ / Hiç durma yürü ki yollarda gözler! / Durmuş şehit baban yolunu gözler, / Geril, koş, seni bekliyor pürüzler, / Şahlan ki sevinsin kederli yüzler...”