Yusuf İslam'ın Soma şehitleri için yayınladığı taziye mesajı Yeni Asya Gazetesi'nin manşetinden yayınlandı.
İslam, mesajına “Türkiye'de meydana gelen korkunç maden kazası çoğumuzu, kazada ölenler ve geride bıraktıkları hakkında üzüntüye gark etti” diyerek başladı.
Ruhları için dua eder, ailelerine sabır dileriz
“O biçare ruhları, madenin o kara tünelinde, hiç beklemedikleri bir anda habersizce yakalayan ölümün karanlık çehresi inanılmaz derecede korkunç geliyor insana. Onlar bu dünyadan ayrıldılar; her zaman ümit kaynağımız olan Allah'ın rahmetine ve Cennet bahçelerine geçiş yaptılar. Ruhları için dua eder, geride kalan ailelerine sabır dileriz.”
KARANLIK TÜNELDEN CENNET BAHÇESİNE
İngiliz Müslüman sanatçı Yusuf İslam, Soma’daki maden kazasında vefat eden madenciler için bir taziye mektubu gönderdi. Prof. Dr. Aziz Akgül aracılığıyla ulaşan mektubunda İslam, korkunç maden kazasının çoğumuzu, kazada vefat edenler ve geride bıraktıkları hakkında düşünce ve üzüntüye garkettiğini belirtiyor. İslam, kaza ile ilgili “O biçare ruhları, madenin o kara tünelinde, hiç beklemedikleri bir anda/habersizce yakalayan ölümün karanlık çehresi inanılmaz derecede korkunç geliyor insana... Fakat şunu bilmeliyiz ki, eğer bu korkunç trajedinin bir aydınlık yanı varsa -ki mutlaka olmalı; bu kazada vefat edenler kesinlikle İlâhî gerçekliğe ulaştılar. Mahz-ı hakikat olan ahiret hayatına geçiş yaptılar. Allah hepsine rahmet eylesin” ifadelerini kullandı.
PLATO’NUN MAĞARA TEMSİLİ
“Onların bu şekilde vefat etmeleri, bana Plato’nun mağara temsilini hatırlattı” diyen İslam şöyle devam ediyor; “Plato bu temsilinde, hayatları boyunca bir mağaranın içindeki duvarın önünde ayaklarından zincirlenmiş bir şekilde oturan ve hapis hayatı yaşayan insanları tasvir eder. Yüzleri duvara dönük olan bu esirlerin gördükleri tek şey arkalarındaki mağara kapısının önünden geçen varlıkların mağara duvarına yansıyan ve gelip geçen gölgeleridir. Bu esirlerin hayatları boyunca gerçekliğe dair müşahede ettikleri tek şey o gölgelerdir. İşte Plato, bu temsilden yola çıkarak hikmete ve hakikate müştak bir felsefecinin -ki keza o da bir esirdir- kendini zincirlerden nasıl özgür kılacağını ve kurtulacağını tarif eder. O esir, sonunda, karanlık tünelin dışına doğru yürür ve mağaranın karanlığının ötesinde, muhteşem bir dünyanın üzerinde parıldayan güzel güneşi seyreder. O, o vakit anlar ki, mağaranın duvarındaki gölgeler ve cehalet içinde harcanan bir hayat sadece bir ilüzyondan, aldatmacadan ibarettir.”
ÖLÜM, EN BÜYÜK HAKİKAT
Ölümün en zahir ve en güçlü hakikatlerden birisi olduğunu kaydeden İslam, mektubunu; “Bu gerçek, yüzünü insanlara her zaman her yerde gösterir. Ama genellikle insanlar ona dikkat sarfetmekten kaçınırlar. İşte bu yüzden Sahabelerden Hz. Ali (ra), “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar” der ve ikaz eder. Bu felaketin mahiyeti ve detayları ne olursa olsun, iman edenler resmin büyük halini görürler. Onlar bu dünyadan ayrıldılar; her zaman ümit kaynağımız olan Allah’ın rahmetine ve Cennet bahçelerine geçiş yaptılar. Bu kazada vefat eden madencilerin ruhları için dua eder, geride kalan ailelerine büyük sabırlar dileriz” sözleriyle tamamlıyor.
YENİ ASYA