Hocam, yolun ortasında bir saat buldum. Altın değil, ama değeri nedir bilmiyorum. Almasaydım arabalar ezerdi. Şimdi ne yapacağım ben bunu? Sahibini bulmak imkansız. (Fatma)
Kayıp eşyayı almakta asıl amaç, yitik sahibinin haklarını korumaktır. Çünkü burada, kaybedilen malın korunması söz konusudur. Kayıp eşya konusunda nasıl hareket edileceği bir prensip olarak şöyle belirtilir: "Kayıp eşyayı bulan kimse 'Asıl mal sahibini bulup, ona vereceğim' niyetiyle o eşyayı yerinden kaldırabilir, koruma
altına alabilir. Yoksa kullanmak ve sahiplenmek için kaldıramaz."1
Bulunan bir eşyanın yerinden kaldırılması ve korunması hakkında hüküm, o eşyanın yerine ve durumuna göre değişir. Bu konudaki hükümler birkaç maddede toplanıyor:
1. Bulunan bir eşya alınmayıp bırakıldığı takdirde ziyan olma ihtimali varsa, o eşyayı sahibi adına alıp saklamak menduptur.
2. Zayi olacağından korkulan bir yitik malı alıp saklamak vaciptir. 3. Kaybedenin bulma ihtimali yüksek olan yitik bir malı alıp sahiplemek haramdır.2
Yitik mal iki kısma ayrılır. Birinci kısım; önemli ve kıymetli olan mallar; önemsiz ve kıymetsiz olan mallar. Sahipleri tarafından aranılması âdet olmayan mallar. Mesela, normal bir tarak gibi. Bu konuda hüküm şöyledir:
"Kırlarda, tarlalarda, bahçelerde farklı şekillerde bırakılmış, sahipleri tarafından aranılması beklenmeyen tahıl başakları, meyveler, kabuklar, çekirdekler önemsiz olan yitik mal sınıfına girer.
"Bazı âlimlere göre bu tür yitikleri ilan edip duyurmaya ihtiyaç yoktur. Böyle şeyleri bulan kimse ondan istifade edebilir. Ancak daha sonra hak talep ederse iade etmek zorundadır." Ayrıca değerli bir eşyayı bulan kimsenin ilk yapacağı iş, bulduğuna dair görgü şahidi tutmak, malın özelliklerini bütün ayrıntılarıyla tespit etmektir. Böyle bir tespitin gereği Peygamberimizin şu hadisinden çıkarılıyor.
Ubey bin Kâ'b anlatıyor: Bir defasında ben bir kese buldum. İçinde yüz dinar vardı. Onu Peygamber
Efendimiz'e götürdüm. Efendimiz, bu malı bir sene boyunca ilan etmemi istedi. Ben de bir sene ilan ettim. Sahibine rastlamadım. "Tekrar Resulullah'a (a.s.m.) geldim. Resulullah tekrar bir sene daha ilan etmemi istedi. Sahibini bulamadığımdan üçüncü defa gelişimde Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu: "Bu paranın kesesini, sayısını,
ağız bağını iyice aklında tut. Sahibi çıkarsa ona iade et. Gelmezse sen kendin için harca."3
Yitik bir mal hakkında "Ben bir yitik mal buldum" veya "Bende bulunmuş bir şey var. Arayan kimseye rastlarsanız, haber veriniz. Bana gelsinler" gibi sözlerle bir başkası da şahit gösterilebilir. Bundan sonra sıra ilan meselesine gelir. Fıkıh kitaplarımızda ilan süresi bir yıl olarak kabul edilir.
Bu bir yıl içinde imkân nispetinde sokaklarda, çarşılarda, cami kapılarında, insanların topluca bulundukları yerlerde değişik aralıklarla ilan edilir.4
İlan etmesine rağmen sahibi çıkmazsa, o malı fakirlere, sahibi adına dağıtır. Fakan bulan kişinin kendisi fakirse, bulduğu eşyayı kullanabilir. Fakat daha sonra sahibi çıkarsa, bedelini ödemesi gerekir. Bu açıklamalardan sonra, siz bulduğunuz saati, bir yıl gibi belli bir süre bekletirsiniz. Sahibi çıkarsa ona verirsiniz, çıkmazsa muhtaç birine verebildiğiniz gibi, sizin ihtiyacınız varsa kendiniz de kullanabilirsiniz.MEHMET PAKSU/BUGÜN
1. Ö. N. Bilmen, Büyük
İslam İlmihali, s. 452.
2. Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, 7: 244.
3. Buharî, Lukata: 1.
4. Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, 7: 248.