Sözle başlayan hayat sözle gelişir. Sözlerin hayatı, düşünceyi, fikirleri inşâ eden bir özelliği vardır. Etrafımızda gördüğümüz her varlık, kâinat kitabının sayfalarına yazılmış bir sözdür aslında. Her biri kendi lisanıyla birçok şey anlatır. İnsan da bir sözdür ve ama ona üflenen nefes onun sözünü diğerlerinden çok daha değerli kılar. İnsan, eskilerin tabiriyle eşrefi mahlûkattır. Allah’ın halife olarak
tayin ettiği en şerefli varlıktır. Varlığın şeref âbidesi olan insanın sözü söylerken güzel söylememesi, hayata ve hadiselere tercümanlık ederken ne diyeceğini bilememesi büyük bir eksikliktir. Yüce Yaratan, insana beyân’ı öğretmiş ve insan da bu emaneti en etkili biçimde kullanmayı öğrenmelidir. Sözü en güzel şekilde söylemek ve ağızdan çıkan her söze dikkat etmek bu yüzden bizim medeniyetimizin en önemli vasfıdır.
Etkili ve güzel söz söylemeye, sahip olduğumuz değerleri kitlelere ve geleceğe aktarmada, hayatın yeniden inşâ sürecine katkıda bulunmada sözü doğru kullanmayı bilmek hepimizin görevi. İnsandan insana uzanan bir köprüdür sözler. Her fikir sözle yol bulur bir akıldan başka bir akla, kalbe ya da zamana.
Sözler sanıldığın aksine canlıdır, hareket halindedir, muhatabında silinmez izler bırakır. Kullanmasını bilenler için etkili bir araçtır. Onunla gönüller de yapılır, yıkılır da. Kılıç yarasını hekimler iyileştirebilir
ama söz yarasına ancak gönülden bir söz şifâ olur. Söz, ustasının elinde düşünceleri parlatan, kitleleri harekete geçiren bir sanat haline gelir. Sözü ustalıkla kullananlara hatip, sözü kullanma sanatına da hitâbet denir.
Kendi dünyamızın birikimlerinin, batının değerleri karşısında geri bırakılmasının en önemli nedenlerinden biri de sözü etkili ve doğru kullanmayışımızdır. Nice değerler insanlara güzel sözlerle takdim edilmediği için kabul görmemiş, nice lüzumsuz meseleler ise sözün sihriyle kitleleri etkileyecek biçimde önemli hale getirilmiştir. Dinî, içtimaî ya da kültürel alanda insana ulaşmayı gaye edinen herkes söz söylemeye ve sözün inceliklerine
vakıf olmaya adetâ mecburdur.
Prof. Dr. Abdülhakim YÜCE tarafından kaleme alınan ve
Işık Yayınları tarafından yayına hazırlanan Konuşma
Sanatı, HİTABET isimli eser, bu noktada okuruna faydalı olacak, onun kişisel gelişimine katkıda bulunacak önemli bir eser. Hitabetin tarihi gelişiminden unsurlarına, hazırlanış safhalarından
sunuş tekniklerine kadar birçok konu başlığını ihtiva eden eser,
İmam – Hatip Liseleri ve İlâhiyat Fakültelerindeki hitabet dersi müfredatı göz önüne alınarak hazırlandı.
HİTABET SANATI, kitleler karşısında konuşmak zorunda kalanlar, insanlarla birebir iletişime geçenler ya da ‘İyi bir hatip nasıl olmalıdır?’ sorusuna
cevap arayanlar için sade ve anlaşılır bir biçimde tasarlanmış bulunmaz bir kaynak.
Eser, hitabetle ilgili teorik bilgileri barındırmanın yanı sıra pratik açıdan da orijinal ipuçlarını ihtiva eden çok boyutlu bir içeriğe sahip. Herkes kendini iyi bir hatip olarak görebilir, peki gerçekte iyi bir hatip konuşurken nelere dikkat etmelidir?
Sohbet niyetiyle başlayan bir
oturum
hangi durumlarda fark edilmeden tartışmaya dönüşebilir? Sözün karşıdakine tesirini arttıran ve azaltan faktörler nelerdir? Bir mesele ele alınırken karşıdaki
hedef kitlenin hangi özelliklerine dikkat etmek gerekir? gibi birçok soruya tarihî ve dinî bilgi ve örneklerin ışığında cevap veren yazar, farklı zaman ve mekanlarda yapılacak konuşmalarla dînî hitap şekilleri ile ilgili de etraflıca bilgi veriyor.