Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
İstanbul'un ''2010
Avrupa Kültür Başkenti'' ilan edilmesinin son derece önemli olduğunu belirterek, ''Bu, inanıyorum ki hem İstanbul hem de
Türkiye'nin zengin kültür mirasının tanıtımına önemli katkılarda bulunacaktır'' dedi. Başbakan Erdoğan, İKÖPAB 4. Konferansı'nın düzenlendiği Conrad Oteli'nde ''İstanbul'un 2010 Avrupa
Kültür Başkenti'' ilan edilmesi dolayısıyla
basın toplantısı düzenledi. ''İstanbul 2010 Yürütme Kurulu'' üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan Erdoğan, dün Avrupa'nın önde gelen 7 kültür adamından oluşan Uluslararası Seçici Kurul'un, medeniyetler kenti,
üstadı İstanbul'u ''2010
Avrupa Kültür Başkenti'' olmaya layık bulduğunu açıkladığını söyledi.
Erdoğan, bu sürecin henüz tamamlanmadığını ifade ederek, alınan kararın AB'nin ilgili organlarının onayına sunulacağını, daha sonra
Kasım ayında kültür bakanlarından oluşacak Bakanlar Konseyi kararıyla kesinleşeceğini bildirdi. İki kıtayı birleştiren İstanbul'un 27 yüzyıllık tarihi boyunca Roma,
Bizans ve
Osmanlı Devleti'ne başkentlik yaptığını kaydeden
Erdoğan, İstanbul'da farklı din, dil ve milliyetten insanların barış içinde yaşadığını vurguladı.
Erdoğan, medeniyetler arası
ittifakın bu dönemde ön plana çıktığını de belirterek, burada ittifak kelimesini özellikle söylediğini kaydetti. Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
diyalog kelimesini özellikle kullanmadığını da ifade ederek, ''Çünkü insanlığın diyalogun ötesine
geçmesi gerekiyor. İttifakı temin etmenin gayreti içinde olmamız gerekiyor'' diye konuştu.
SON DERECE ÖNEMLİ
Erdoğan, İstanbul için alınan kararın önemini vurgulayarak, konuşmasında şunları söyledi:
''Ön plana çıktığı bu dönemde, böyle bir dünya şehrinin bu unvana layık görülmesi, son derece önemlidir. Önce
sivil bir girişim olarak başlayan bu projeye daha sonra İstanbul
Valiliği, Büyükşehir Belediyesi,
Dışişleri Bakanlığı ile Kültür ve
Turizm Bakanlığı
katılmıştır. Bu girişimde merkezi hükümet bakanlıkların dışında kurumlarıyla da katkı sağlamıştır. Özellikle kültürü zenginleştirip geleceğe taşıyan kurumlar ki, bunların başında
Vakıflar Genel Müdürlüğü geliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü birçok eseri
restore
ederek çok ciddi rol üstlenmiştir. 2010'a kadar üzerinde çok önemli görevler ve yükler olduğuna inanıyorum.'' Başbakan Erdoğan, yerel
yönetim ve STK'ların, İstanbul'un 2010
Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesinde taktire şayan bir
dayanışma ve ortak çalışma örneği gösterdiklerini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesi, inanıyorum ki hem İstanbul hem de Türkiye'nin zengin kültür mirasının tanıtımına önemli katkılarda bulunacaktır. Aynı zamanda
Avrupa Birliği ile müzakere sürecine olumlu etkileri olacak. 2010 yılında İstanbul'a bu çerçevede 10 milyon civarında turist çekmeyi planlıyoruz. İstanbul'da atılacak adımlarla ilgili bir vurgulama yapmak istiyorum. Bunu
TOKİ Toplantısı'nda da söyledim. 'İstanbul'u çirkinleştiren unsurlar var', dedim. Tarihi değerlerimizi, kültür varlıklarımızı adeta yok eden unsurlar var. Bunların ortadan kaldırılması, kalkması gerekiyor. Bunlar ciddi bir medya desteği istiyor. Eğer bunlar acınaklı hale getirilirse, adeta korunaklı hale getirilirse, bizim bu tür çalışmayı yapmamız zorlaşır.''
Perşembe Pazarı'nın durumuna ilişkin örnekler veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Mesela Perşembe Pazarı'ndan geçerken orada ne tür zenginlikler
olduğunu kimse bilmez. Deniz kısmında ayrı, iç kısmında ayrı zenginliklerimiz var. Mesela Arap Camisi'ni kimse bilmez. Arap Camii, ne Osmanlı ne
Selçuklu mimarisiyle yapılmıştır. Adeta Endülüs mimarisini yansıtır. İstanbullunun çoğu bunun farkında değil. Önündeki
beton yapılar onu yok etmiştir. Deniz tarafında hanlar, tarihi eserleri ortadan kaldırmıştır. Oraların
yıkım planları var ama bu hep engellenmektedir. Bu konuda tabii yargının da desteğini istiyoruz. Yargıdan da desteğe ihtiyacımız var. Bunlar açığa çıktığı zaman
Perşembe Pazarı inanıyorum ki çok farklı bir yapıya ve zenginliğe kavuşacak. Orada bir Sokullu Camii var. Onun arkasında tarihi bir çeşme. O çeşmenin o halde kalması kültüre bir ihanettir. O çeşmeyi kurtarmamız lazım. Bunların ortak bir mücadele ve dayanışma ile yürütülmesi gerekiyor. İstanbul'daki
Süleymaniye ve Zeyrek Evleri'nin de hızla
kurtarılması gerekiyor. Israrla söylüyorum,
Galataport'u da kesinlikle bitirip, hazırlamamız gerekiyor. Çünkü Tophane'den Dolmabahçe'ye yürüdüğünüz zaman bütün tarihi eserlerin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkması lazım. Oradaki saat kulesini kimse bilmiyor. Adeta gizlenmiş.
Bunları gelenlere gösterebilmemiz lazım.''
DEVLET-MİLLET KAYNAŞMASI
Başbakan Erdoğan, İstanbul'da yüzlerce gizlenmiş, etrafı sarılarak adeta izole edilmiş tarihi eserlerin bu süreç içerisinde kente yeniden kazandırılması gerektiğini vurgulayarak, böylece İstanbul'un ne kadar zengin bir tarihe sahip olduğunun görüleceğini söyledi. Kültürler arası diyalogdan turizme, sanatsal etkinliklerden kentseldönüşümlere kadar bu projenin birçok faydayı beraberinde getireceğini dile getiren Erdoğan, ''Bu projeyi hükümet olarak elimizdeki bütün imkanlarla
destekleyeceğiz. Devlet, millet kaynaşmasının, dayanışmasının en güzel örneğini de burada vereceğiz'' dedi. Erdoğan, İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti kabul edilmesi için devlet kurumları ve STK'lara büyük görevler düştüğünü de
belirterek, projede emeği geçen başta
İstanbul Valisi Muammer Güler olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, İstanbul
Milletvekili
Egemen Bağış ve İstanbul 2010 Yürütme Kurulu üyelerine teşekkür etti. Erdoğan, ''İnşallah 2010'daki bu sınavın dünyaya örnek teşkil edecek şekilde verilmesini temenni ediyorum'' diye konuştu.
YÜRÜTME KURULU BAŞKAN YARDIMCISI-
İstanbul 2010 Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Esra Nilgün Mirze de, 2000 yılında projeye başladıklarında pek çok bilinmezle karşı karşıya olduklarını belirterek, 13 STK'nın girişimiyle başlayan hareketin bugün çok güzel bir sonuca ulaştığını söyledi. Projenin pek çok ilke
imza attığına inandığını anlatan Mirze, ''Sayın Başbakanım, sizin STK'ların başlattığı bu hayale inançla verdiğiniz destek, inanıyoruz ki
ülkemiz adına da yeni bir çığır açıyor. Sivil
toplum ve yönetimin birlikte çalışacağı, üreteceği bir süreci siz başlatmış oldunuz. Bütün arkadaşlarım adına size teşekkür ediyorum'' dedi.
Basın toplantısına, Vali Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, İstanbul 2010 Yürütme Kurulu Başkanı Nuri Çolakoğlu, Danışma Kurulu Başkanı Egemen Bağış, Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Gürhan Ertür katıldı. Başbakan Erdoğan, bu kararın İstanbul'a neler kazandıracağının sorulması üzerine, bunun maddi, manevi bir çok boyutu bulunduğunu dile getirerek, ''Her şeyden önce İstanbulumuzu bize kazandıracak. İstanbulumuzu dünyaya kazandıracak. En önemlisi budur'' dedi. Bir gazetecinin, ''Geçen hafta
Konut Kurultayı'nda gecekonduların yıkımıyla ilgili manifesto niteliğinde çok önemli çıkış yaptınız. Bu
mesaj belediye başkanlarınca yeterince alındı mı?'' şeklindeki sözleriüzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''İstanbul'da bu başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin şu ana kadar yaptığı yıkım 5 bini buldu. Bu kadar yıkım gerçekleşti. Ama ben bunu İstanbul'da yeterli bulmuyorum. Aynı şekilde Ankara'da,
Esenboğa'dan şehir merkezine kadar olan gecekonduları yıkmış durumdayız. Mamak'ta, Altındağ'da aynı şekilde devam ediyor. Çankaya'da bir yıkım planı var, o uygulamaya girecek. Niye? Bütün bu surların temizlenmesi lazım. Bunu başarmaya mecburuz. Bunu beraber başaracağız. El ele verirsek bunu başarabiliriz. Yoksa biz bu yıkımı yaparken,
emniyet mensupları, yıkım ekipleri orayı geldiğinde, affedersiniz çatıya çıkıp oradan kiremit sallayanları acınır hale getirirsek, bu işi başaramayız. Hele hele bir de böyle acınaklı,
dokunaklı müzikle haberleri beslediğiniz zaman vatandaş da diyor ki; 'Bu ne
hain bir hükümettir'. Bu konuda desteklerinize ihtiyacımız var.'' Bir gazetecinin 2010'daki etkinlikleri gerçekleştirebilmek için ''akaryakıttan 1 YTL
vergi alınması''
önerisinin ortaya atıldığını
belirterek, ''Bu
maliyet nasıl karşılanacak? Öneri değerlendirilecek mi?'' sorusu üzerine de Erdoğan, ''
Akaryakıt olur, şu olur, bu olur. Bunların hesabı içinde değiliz'' dedi. Erdoğan, Türkiye
Hükümeti
bütçesi, bunun yanında Özel İdare, belediye ve ilgili bütün kurumların bütçeleri ile ayrıca sivil toplum kuruluşlarının vereceği destekle bunun üstesinden gelinebileceğini söyledi. Türkiye'nin bunun başarılı örneklerini geçmişte çok verdiğini
vurgulayan Erdoğan, ''Yine biz bunu veririz. Bundan hiç endişeniz olmasın'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 3 yıl içinde Türkiye çapında 500'e yakın binanın restorasyonunu başlatıp bitim aşamasına getirdiğini belirterek, bunların peyderpey açılmaya başladığını söyledi. Erdoğan, aynı şekilde İstanbul'da da buna ayrıca önem
vereceklerini bildirdi. İstanbul'un dünya mirası listesinden çıkarılacağı yönünde iddialar
bulunduğunun hatırlatılması üzerine de Erdoğan, ''Ben sizden duyuyorum. Nereden çıktı bu? Geldiler, olumlu raporlarını sundular. Yazılı olarak da hazırlanacak. Sözlü olarak olumlu bakışları var. Yazılı olarak da bu gelecek'' diye konuştu.AB sürecinde, özellikle halkların kaynaşması noktasında turizmin çok önemli olduğunu, batılı ülkelerden gelenlerin İstanbul'u
ziyaretlerinde kentte alacakları mesajların önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle dedi:
''Onların ülkelerine döndüğü zaman halklarına yansıtacağı en önemli sermayeleri zenginlikleri bu olacak. Onlara anlatıldığı resmedildiği, gösterildiği gibi bir ülke bir şehir görmeyecekler, çok ötesine geçecekler. Bunu gördükleri zaman da döndüklerinde 'anlatıldığı gibi değilmiş' diyeceklerdir. Biz buna inanıyoruz.'' Halkın STK'lar vasıtasıyla çalışmalara katılımının da önemli olduğunu belirten Erdoğan, ''Halkın katkısı olmadıktan sonra o zaten arzulanan rengi kazanmaz'' diye konuştu.
KANUN ÇIKARMAYI DÜŞÜNÜYORUZ
Erdoğan, mali noktadaki külfet ve yükün önünde sonunda devletin üzerine kalacağını ifade ederek, ''Bu bütçe zaten kimin bütçesi. Biz emanetçiyiz. Biz de millet adına burada varız'' dedi. Başbakan Erdoğan bu işin hafif olmadığını ve sorumluluklarının bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: ''Bu işle ilgili
kanun çıkarmayı düşünüyoruz. Belki de bununla
ilgili kanunu çıkaracağız. Bu kanunda bunlar daha ciddi bir noktaya oturacak. Ondan sonra da bunun yöntemi, danışma kurulu, bütün bu noktada görevlendirilecek birimler, bu çalışmaları yapacak. İdeal olan neyse gerçekleştirilecek. Önümüzdeki 4 yıl içinde bunun pazarlamasının
da en güzel şekilde yapılması temin edilecek.''
YARGIDAN DESTEK
Bir gazetecinin, ''Galataport için yeni bir
ihale mi açılacak, yargıdan istediğiniz desteği biraz açar mısınız?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Yapılacak olan yıkımların bir çoğu yargıya takılıyor. Bunları aşmamız lazım. Şimdi Perşembe Pazarı'nda Sayın
Bedrettin Dalan
döneminden bu yana hala yıkılamayan binalar var. Bir çoğu yıkılmıştır,ama yıkılmayanlar da var. Bakıyorsunuz yandaki, şusu, busu yıkılmıştır, bir tanesi arada yıkılmamıştır. Bu konuda bunun bir çözüme kavuşturulması lazım. Bunu ne yapacağız? Kuvvetler ayrılığı prensibi eyvallah... Bunun ortaklaşa bir yolunu bulmamız lazım. Ortaklaşa yolu bulmamız için de dayanışma gerekiyor. Buradaki ortak payda milletimizin, bireyin ortak paydasını korumaktır. Ama milletin buradaki hak ve hukukunu da bir kenara itmemek gerekiyor. Yani hepsi
burada yıkımına müsaade edilirken bir tanesinin ortada bırakılması pek anlaşır değil. Bu konuda adımlar atmamız gerekiyor. Kaldı ki bizler milletimiz adına yapılması gereken her türlü feragati zaten yapıyoruz.Ama burada tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmeye niyetli değiliz.''