Bu, zengin ülkelerin daha önce sera gazlarını sınırlandırmaya gideceği anlamına geliyordu.
Ancak 1992'den bu yana aslında geriye gidildi.
Amerika Birleşik Devletleri, Kyoto Protokolü'ne riayet etmedi.
İklim değişikliği konusundaki araştırmalara kuşkuyla yaklaştı.
Çin ve
Hindistan da bunun üzerine, Amerika sera gazları salımlarını sınırlandırmıyorsa, o zaman kendilerinin de
anlaşmaya uymayabileceklerini açıkladılar.
Şimdi Washington'da yapılan konferansta, aslında 1992'de üzerinde uzlaşmaya varılan noktaların aynısı kabul edildi, ama bu kez daha güçlü bir irade var gibi görünüyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde bariz bir tutum değişikliği var.
Özellikle Kyoto Protokolü'nün 2012 yılında süresinin dolması ardından onun yerini alacak uluslararası anlaşma için acilen bir takvim oluşturulması gerektiği belirtildi.
Ayrıca, sera gazlarının salımı konusunda gelişmekte olan ülkelerin de zengin ülkeler gibi hedeflere tabi tutulması gerektiği konusunda uzlaşmaya varıldı.
Bu, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne verilen önemli bir siyasi taviz olarak görülüyor.
Ayrıca, karbon emisyonlarının milyonda 550 partikülle sınırlandırılması gerektiğine de işaret edildi.
Bu, bilimadamlarının beklentilerini karşılamaktan çok uzak bir rakam ama böylece karbon emisyonlarına en azından ilk kez bir sınırlandırma getirilmiş oluyor.
Konferans, Almanya'da Haziran ayında yapılacak olan ve Çin, Hindistan,
Brezilya ve
Güney Afrika'nın da katılacağı G-8 zirvesi öncesinde iklim değişikliği üzerine bir uzlaşmaya varılmasını amaçlıyordu.
Konferans sonucunda yapılan bildirinin yasal bir bağlayıcılığı yok, ancak en azından görüş açılarının ne kadar değiştiğinin bir göstergesi.
BBC