'Ne zaman döneceksin
Türkiye'ye?' Cevap, kanını âdeta dondurdu hocanın: 'Hocam biz dönmeye değil, ölmeye geldik.' Bittiğim andı, tüylerim diken diken oldu, derken baktım hoca ağlıyordu. ... Doktor, çare olmaktan çıkmıştır artık o
tatlı insana. Derken dudaklar kıpırdıyor: 'Beni bu topraklara gömün.'
Belli ki hep öğrencilerinin sesini duymak, kardelenleriyle birlikte olmak istiyordu."
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı
Harun Tokak, Türkiye'ye dönmeyen, dönemeyen Adem öğretmenin hikayesini böyle anlatıyor Önden Giden Atlılar'da (
Ufuk Kitaplar). Kitapta, Adem öğretmeninkiyle birlikte yirmi bir hikaye yer alıyor.
Ahlakın tecessüm etmiş hali İsmet öğretmenin,
Bosna Savaşı'nın ortasında eğitim mücadelesi veren Ali ve Mehmet öğretmenlerin hikayeleri... Özlem'in Kenya'daki Türk okulunda
öğretmenlik yapan ağabeyine yazdığı
mektup... Kitapta yer alan hikâyelerin hepsi gerçek olayları anlatıyor. Çoğunun kahramanları, valizine birkaç parça eşyasını koyup, sorsanız haritada yerini gösteremeyeceği ülkelere, nelerle karşılacağını bilmeden giden Türkiye sevdalıları. Kitapta, olayların birçoğu olduğu gibi aktarılmış. Birkaç tanesinde bir-iki olay birleştirilerek tek hikâye haline getirilmiş. Bazılarında ise insanları rencide etmemek için kişi ve yer adları farklı kullanılmış.
Harun Tokak, 'Önden Giden Atlılar'daki hikâyelerin tamamına yakınını bizzat kahramanlarının ağzından dinlediğini söylüyor: "Bunlar yıllardan beri şifahi olarak duyduğumuz hayat sahneleri. Bu hikâyeleri duyduğunuz andan itibaren peşine düşüyorsunuz. Ayrıntılarını araştırıyorsunuz. Yüzlercesi yaşanmış hadiseden bir tanesine, sizi en etkileyenine odaklanıp yazıyorsunuz. Yıllardır dinlediğimiz olayları, geçen sene eylül ayında Yeni
Şafak gazetesinde köşe yazılarıma başladıktan sonra kaleme aldım. Yılların birikimi, bir yıl gibi bir sürede bu kitaba dönüştü."
'Ben de varım' deyip yola çıktılar
Harun Tokak, yurtdışına giden öğretmenlerin hayatın gerçekleriyle karşılaştıklarını, bazen bir savaşın ortasında kaldıklarını, bazen tahmin edemeyecekleri zorluklarla mücadele ettiklerini söylüyor. 'Önden giden atlıların' hikâyelerini yazmaya devam edeceğini; çünkü bu olayların yüzlerce benzerinin yaşandığını, yaşanmaya devam ettiğini ifade ediyor.
Fethullah Gülen de kitaba yazdığı önsözde bu hikâyelerin, adanmış ruhların dâsitânî hayatlarından birkaç damla olduğuna dikkat çekiyor. Gülen, "Aslında bu
kitapçık gençliğin,
gençlik ruhundaki dünyevî arzu ve emellerin karşı konulmaz câzibe ile herkesi kendine çektiği, cismâniyetin insanî duygu ve düşünceleri
baskı altına aldığı, hayatın o en mavimtırak demlerinde, değişik istek ve dürtüleri bastıran, bir başka vuslat iştiyakıyla uçup gidenlerin ve birkaç asırlık hasretimizi dindirme adına 'ben de varım' diye yollara düşenlerin, yollara düşüp geriye dönmeyenlerin sergüzeştlerinden sadece birkaç kare." diyor.
'Önden Giden Atlılar'daki hikâyelerin hepsi birer destan gibi. Geçmiş zaman destanlarından farkları ise tamamıyla yaşanmış olmaları. Tokak da, "Bunlara gerçek destansı hikâyeler de denilebilir." diyor ve ekliyor: "Ancak destanlar bazen efsanelerle karışmış olabiliyor. Bunlar ise tamamen gerçek. Eski destanlardan bir farkları daha var. Mesela
Ergenekon Destanı'nda insanların sulak arazilere kavuşmak için yaptıkları göç anlatılır. Buradaki kahramanlar ise
İstanbul,
Antalya gibi şehirlerden, soğuğun -60 derece olduğu Sibirya'ya hiçbir menfaat gözetmeden gidiyorlar."
Devamı gelecek
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak, dünyanın dört bir yanındaki Türk okullarında çalışan fedakâr öğretmenlerin hayat hikâyelerinden bir demeti 'Önden Giden Atlılar' adıyla kitaplaştırdı. Tokak, kitapta anlatılan olayların yüzlerce benzerinin yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini söylüyor.